| Konu: | Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 45 |
| Tarih: | 08.01.2025 |
SEMA SİLKİN ÜN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün konuştuğumuz kanun teklifinde, sağlık sistemimizin doğru iliklenmesi gereken ilk düğmesi birinci basamak sistemine yani aile hekimlerimize dair maddeler var. Aile hekimlerimiz beş günlük bir iş bırakma eylemindeler, kimi yerlerde ikinci, üçüncü basamak sağlık çalışanları da kendilerine destek oluyorlar; keşke gerektirmeseydi de hekimlerimiz böylesi bir eylemin parçası olmasalardı. Eylem gerekçelerinin pek çoğu bu konuştuğumuz kanun teklifiyle direkt alakalı değil ama itiraz ettikleri yönetmelik bu kanun teklifini hazırlayanların ürünü, bu düşüncenin bir parçası. Bu sistem, maalesef hasta ile doktoru karşı karşıya getiren bir sistem, bunlara karşılıklı bir hizmet-sorumluluk ilişkisi de getirmiyor, tüm sorumluluğu sağlık sistemine yüklüyor; evet, o sağlık sisteminde de en fazla aile hekimlerine ve hemşirelere bedel ödetiyor.
Mesele, maalesef parodilere konu olacak kadar trajik bir hâl aldı, o trajik hâllerden birkaç örnek verelim: Bir aile hekiminin sorumlu olduğu nüfusu yılda 2 kez mutlaka görmesi, aynı nüfusun yılda 7 kezden fazla üst basamaklara görünmemesi isteniyor, yoksa performansı düşüyor. Burada kaç kişi aile hekimine gidiyor arkadaşlar? Gitmiyoruz hiçbirimiz ama bedelini aile hekimlerine ödetmekten de geri durmuyoruz.
Mesela bir aile hekiminin aşı olması gereken çocukları takip etmesi gerekiyor, bu doğru ama aile aşı karşıtı mesela, çocuğuna aşı yaptırmak istemiyor. Aile hekiminden bu ailenin peşine düşmesi, aşıyı reddetme sebebini öğrenmesi ve reddettiğine dair de imzalı belge alması isteniyor, aile imza vermeyi de reddediyor; buyurun, hekime bedel ödettirecek, ceza kestirecek bir uygulama daha.
Bir aile hekiminden kayıtlı nüfusun içinde şeker, tansiyon, kalp rahatsızlıkları olan nüfusta hastalık riski taşıyanların profillerini çıkarmasıyla alakalı, doldurulması yirmi ile otuz dakika süren hasta bilgi formlarını hazırlaması isteniyor mesela; 3.500 nüfusa sahip bir aile hekimi için bu 500-600 kişi demek. Peki, bu sorumluluğu yerine nasıl getirecek bu aile hekimleri, bu kadar vakitleri var mı? Bu, hayatın olağan akışına da aykırı, zamanın sınırlarına da aykırı ama bu maalesef görülmek istenmiyor ya da önemsenmiyor.
Bakın, karşılıklı hizmet ve sorumluluk diyorum çünkü mesela bir hasta vatandaşımız var; sabah birinci basamağa, öğlen ikinci basamağa, akşam beşinci basamağa gidebiliyor. Bunun önüne geçiyor mu peki bu düzenleme? Maalesef, hayır. Sağlıkta -istismarı bir tarafa bırakıyorum, iyi niyetli bir yaklaşımla söylüyorum- ciddi bir ilaç, zaman ve emek israfı var. Sağlık sisteminin kullanımında her manada bir obezite var ve bunun önüne geçecek bir düzenleme asla yapılmıyor.
Aile hekimliğine getirilen düzenlemeler sağlık çalışanlarına ekonomik, mesleki ve etik anlamda ciddi bir köşeye sıkışmışlık hâli getirdi. Şimdi, aile hekimlerine "Çok kazanıyor." diyorlar mesela, ben İstanbul'da bir aile hekimine, 1'in 1'inde, o derecede bir aile hekimine -çok da iyi konumda bir yerde- sorduğumda 80 bin lira bir maaş alıyor; bu, neredeyse İstanbul şartlarında yoksulluk sınırında bir maaş; bunu diline dolamaktan da imtina etmiyor arkadaşlar. Cari ödenekler meselesine aslında hiç girmiyorum, kendi yarattığınız sistemden kendiniz şikâyet ediyorsunuz.
Şimdi, değerli milletvekilleri, ülkemizde sağlık hizmetlerinin yaklaşık yüzde 40'ı birinci basamakta ancak aile hekimleri genel hekimlerin yalnızca yüzde 15'ine karşılık geliyor. Bu denge, hatta dengesizlik diyelim, hekimlerin üzerindeki iş yükünü artırıyor. OECD ülkelerinde bir kişinin sağlık kuruluşlarına başvuru sayısı yılda ortalama 7 iken bizde 11-12. Bir aile hekiminin 3.500 hastası olduğunu düşünürsek, hizmet verdiği semtin sosyoekonomik durumuna göre 40, 50 ya da 89 hastaya bakmak zorunda kalan hekimlerimiz var. Dahası, nöbet sistemi yüzünden ertesi gün dinlenemeyen, yerine başka hekim bırakamadığı için daha fazla yük altına giren aile hekimlerinden de koruyucu sağlık hizmetlerini sürdürmesi bekleniyor.
Düzenlemedeki önemli bir sorun arkadaşlar, sevk zinciri meselesi. Deniliyor ki "Amaç, bu sevk zincirini işletmek." Birinci basamağı cazip hâle getirmek yerine, ikinci basamağın yükünü azaltmak için aile hekimlerine sevk memuru muamelesi yapılmak isteniyor bu önümüzdeki düzenlemeyle, bu da hekimler üzerindeki "Beni sevk et." baskısını artırmak demek oluyor. Bu baskı sağlıkta şiddeti körükleyecek ve sistemi daha da içinden çıkılmaz hâle getirecektir maalesef.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ün, tamamlayın lütfen.
SEMA SİLKİN ÜN (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Toplum sağlığını korumak elbette devletin görevidir bireyin sağlık hizmeti sunulurken ama sağlık hizmeti sunucularını düşünmek de aynı devletin görevidir. Aile hekimliğini güçlendirmeyi şüphesiz hepimiz istiyoruz ama bu ortak amaca giden yol asla doktorları modern araçlarla dövmekten geçmiyor diyor, düzenlemenin yeniden gözden geçirilmesini diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)