Konu: | Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 48 |
Tarih: | 15.01.2025 |
AYTEN KORDU (Tunceli) - Sayın Başkan, sayın vekiller; öncelikle hepinizi saygıyla selamlayarak başlamak istiyorum.
Evet, bugün Mecliste Adalet Akademisi Kanunu Teklifi'ni görüşmek üzere toplandık. 2'nci maddede söz almış bulunmaktayım fakat adaletin toplumsal sorunlara ilişkin yaklaşımı ve ele alış biçimi ciddi zihinsel ve yapısal sorunlarla doludur. Dolayısıyla bu zihinsel ve yapısal sorunlar adalet mekanizmasında da kendisini göstermektedir. Eğer adalet bir halkın vicdanına hükmetmiyorsa, vicdanına ve değerlerine göre şekillenmiyorsa o adaletten bahsetmek mümkün değildir.
Bakın, bugün, toplumsal adaletsizlik toplumun bütün kesimlerine çok ciddi olarak yayılmış durumda. Dolayısıyla bir adaletten bahsetmek mümkün değil. Dolayısıyla Adalet Akademisi gibi kanun teklifinde yapılmak istenen şey, adaletin yargının vesayeti altında hareket etmesini sağlamaktan başka bir şey değildir. Dolayısıyla adaletten bahsedeceksek daha 13 Ocakta, hemen bir iki gün önce, 81 ilde TÜİK'in ısmarlama yalan verilerine göre bir ücret zammı gerçekleştirildi kamu emekçilerine ilişkin. Bu ülkede ne kamu emekçilerinin ne asgari ücretli çalışanların ne de emeklilerin bu ücretle, bu zamla geçinebilmesi mümkün değil. Halk bas bas bağırıyor dışarıda; işçiler, emekçiler, emekliler dışarıda bağırıyor, "Geçinemiyoruz." diyorlar, "İnsanlık onurumuz ayaklar altına alındı." diyorlar, "Aşağılanıyoruz." diyorlar, "Geçinemiyoruz." diyorlar ama TÜİK'in ısmarlama verilerine göre ücret zamları gerçekleştirilerek işçileri kölelik yaşamına, kamu emekçilerini sefalet düzenine mahkûm ediyorlar. İşte, bu iktidarın ekonomik ve politik yanlış tercihlerinden dolayı emeğiyle geçinen yurttaşların aldıkları ücretler vergiler ve hayat pahalılığı nedeniyle erimekte, alım güçleri gün geçtikçe düşmektedir. Dolayısıyla yeni yılda başlayan zam ve vergi yağmurlarıyla asgari ücret şimdiden açlık sınırının altında kalmıştır. Asgari ücretin açıklanmasının yanı sıra TÜİK'in 3 Ocak 2024'te Aralık ayına ilişkin enflasyon rakamlarını açıklamasıyla birlikte kamu emekçisi memur ve memur emeklilerinin de zamları buna göre belirlenerek sefalet ücretine mahkûm edilmişlerdir. Bu miktarlarla kamu emekçilerinin, tıpkı asgari ücretli milyonlar gibi, enflasyona göre korunamayacağı çok açık bir gerçekliktir. Gerçi enflasyonun neden bu ülkede yükseldiği de ayrıca bir tartışma konusu olarak önümüzde durmaktadır. Şimdi, emekçi ve emeklilere yapılan bu düşük zamlar gerçek, hissedilen enflasyon oranından değil inandırıcılığını yitirmiş TÜİK rakamları baz alınarak gerçekleştirildiği için -özellikle zamlara ilişkin aralık ayı enflasyon rakamları da düşük açıklanmış- ve bu yanıltıcı politikalarla birlikte buna göre gerçekleştirilmiştir.
Bakın, vekillerimiz de söyledi, diğer vekiller de; otoyol, köprü geçiş ücretleri, emlak vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, ehliyet ücreti, kimlik ücreti, trafik cezaları, pasaport harçları gibi birçok kalemde yüzde 44 artış yapılırken asgari ücretliye, emekçiye, emekliye reva görülen zam yüzde 10, yüzde 15, yüzde 30 arasındaki rakamlarla seyretmiştir ve halk sefalet ücretine mahkûm edilmiştir.
Yine, bunun yanı sıra, toplumsal adaletin sağlanmadığı, adaletin inşa edilmediği bir sistemde katliamlar giderek, şiddet giderek artacaktır. Yaşanan katliamlara, adaletsizliklere ilişkin yaklaşım hukuksuzluk örnekleriyle dolu olduğu için bir adaletten bahsetmek mümkün değildir. Yine, bu ücret artışlarıyla beraber toplumsal şiddet çok daha fazla körüklenerek derinleşecektir. Bakın, kapitalist ve patriarkal yapılar arasındaki bu ilişkiyle özellikle kadınlara ilişkin, kadın yoksulluğuna ilişkin adaletsizlik ve eşitsizlik giderek derinleşecek, zengin daha fazla zengin, fakir daha fazla fakir; kadın -yoksulun da yoksulu olarak- şiddeti daha fazla toplumsal alanda derinleşecektir.
2025 bütçesinde dile getirdiğimiz üzere gelir dağılımının güvenlikçi politikalara ayrılmasının, dağılımın toplumun ihtiyaçlarına göre değil sermayenin çıkarlarına göre düzenlenmesinin bugün somut olarak sonuçlarını yaşamaktayız. Savaşa ve sermayenin çıkarlarına göre değil, toplumsal cinsiyete duyarlı ve işçinin, emekçinin, işsizin, emeklinin yaşamını önceleyen bir ücret artışının yıl içerisinde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayalım lütfen.
AYTEN KORDU (Devamla) - İşçinin, emekçinin ve asgari ücretlinin ücretinin yıl içerisinde enflasyon oranlarına göre belli aralıklarla yeniden düzenlenmesi gerektiğini bütçede bağıra bağıra söyledik; bu enflasyon oranlarının dikkate alınarak yeniden düzenlenmesi gerektiğini tekrar buradan belirtiyoruz.
İnsanca, onurlu bir yaşam için başta kadınlarla birlikte, tüm emekçilerle birlikte yoksullaşmaya karşı mücadele edeceğimizi ve bu adaletsiz, haksız, hukuksuz sisteme ilişkin zihinsel mücadelemizi devam ettireceğimizi buradan tekrar belirtmek istiyorum. Emekçilerin yanındayız, onların mücadelesini destekliyoruz; onların grevini, sokak eylemlerini destekliyoruz; onların yanındayız, onların mücadelesinin yanındayız diyorum.
Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)