GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:48
Tarih:15.01.2025

MUSTAFA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; grubumuz adına 5'inci maddede söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce, Grup Başkan Vekilimizin de ifade ettiği gibi, Gazze'de ateşkesin olduğuna dair haberler tabii olarak hepimizi mutlu etti. 7 Ekim 2023 gününden beri devam eden katliamın, soykırımın son bulacağına dair işaretler tabii ki Gazze'deki gözyaşlarını dindirdi, bu noktadaki sevincimizi buradan ifade etmek istiyorum ancak şunu da söyleyeyim: İsrail'in askerî ve siyasi hedeflerine ulaşamamış olması, Gazze'nin sadece Orta Doğu'da İsrail ile Filistin arasında bir sorun olmadığının anlaşılması, dünyanın dört bir tarafından vicdan sahibi insanların dini, dili, ırkı, mezhebi ne olursa olsun Gazze'de yaşanan soykırımın acısını yüreklerinde hissetmeleri, 7 Ekim 2023 tarihinden bugüne yaşanan süreçte bütün dünyada siyonizm planlarına dair bütün detayların ortaya çıkmış olması, 50 bin şehit olmasına rağmen dünya adına önemli bir kazanımdır, direniş adına önemli bir kazanımdır.

5'inci maddenin, sizlerin de takip ettiği gibi, merkezinde Adalet Akademisinin işleyişi var. 2019 yılında kurulan, 2023 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen, Cumhurbaşkanının kararnamesiyle yapıldığı hâlde şimdi Bakanın iradesine bağlanan, tekrar bir anlamda Anayasa Mahkemesinin kararının arkasından dolaşmak gibi bir hedefi olan bir madde bu ve bu kanun teklifiyle şu anda sizlerle karşı karşıyayız.

Değerli milletvekilleri, bir savaşta barut yoksa, barutun yokluğu ne anlama geliyorsa adaletsizlik bir toplum için odur. Adaletsizlik insanı nefessiz bırakan bir ortamdır. Adaletsiz yaklaşım ülkeye aidiyet hissini zayıflatır. Özellikle gençlerin adaletsiz ortamda kendilerini ifade edememeleri ve neticesinde gelecek kaygısı içerisine düşmeleri o gençlerin o ülkeyle olan bağlarını zayıflatır. Şimdi, adaletin olmadığına dair, adaletsizliklere dair onca şey söyleyebiliriz. Eminim sizlere de birçok vatandaşımız ulaşıyor, özellikle mülakat gibi farklı atamalarda yaşanan sıkıntıları özellikle dile getiriyorlar ve sizler yaşanan olağanüstü dönemin -o olağanüstü dönem sizlerin tarifiyle ancak anlaşılabilir- koşulları gereği bugün sessiz kaldığınız bu olumsuzluklar yarın mutlaka tersine rövanşist bir anlayışla sizin kapınızın önünde gelir duraklar. Şimdi, adaleti sağlayacaksak şimdi, adalet olacaksa şimdi, eğer adaleti kâmil manada yerine getiremezsek değerli arkadaşlar, bizim geleceğe güvenle bakmamız mümkün olmaz.

Bir öğrenci ulaştı bize, din kültürü öğretmeni, emin olun ben kendisini telefonda dinlerken, o gözyaşlarını, hıçkırıklarını dinlerken hiçbir şey söyleyemedim. Bütün belgeleri koymuş, mülakatta aldığı notları ortaya koymuş ve sözlü mülakatta uğradığı haksızlıkları bütün detaylarıyla yazmış ve neticesinde onun gözyaşlarının damlıyor olması hepimizin yüreğini kanatmalıdır. Böyle adaletsizliklerle hepimizin mutlaka mücadele etmesi gerekir.

Bir de değerli arkadaşlar, adalet demek sizin kendinize olan yaklaşımınızı değil ötekiyle olan ilişkinizi belirleyen bir şeydir. Eğer en zor zamanda adaleti ötekine karşı kâmil manada uygularsanız, işte siz o zaman adil bir insan vasfına sahip olabilirsiniz, ötekiyle olan ilişkiniz burada belirleyici olur. İmam-ı Azam Ebu Hanife diyor ki: "En büyük fakih kalbinizdir." Yani bütün bu toplumda dönen adaletsizliklere karşı lütfen -bırakın muhalefet partileri şunu söyledi, bunu söyledi, siz önünüze gelen kanun maddelerine de bakmayın- dönün kalbinize bakın. O kalbiniz size eğer bütün bu olumsuzluklara rağmen hâlâ "Adalet var." diyorsa ya kalbinizde problem var ya da fotoğrafı doğru çekemiyorsunuz demektir.

Değerli arkadaşlar, sözlerimi toparlarken şunu ifade etmek istiyorum: 1974 yılında bir Alman bilim adamı tarafından, bilim insanı tarafından dile getirilen "suskunluk sarmalı" diye bir tabir var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, lütfen tamamlayın.

MUSTAFA KAYA (Devamla) - Teşekkür ederim Başkanım.

İnsanlar artık endişeleri veya sıkıntıları dile getirildiğinde karşılık yok zannediyor ve neticesinde toplumdan bu duruma tepki gelmiyor diye o durumu dillendirmekten vazgeçiyorlarsa buna "suskunluk sarmalı" deniyor. Ama emin olun, suskunluk sarmalı bir susar, iki susar, üç susar ve bir gün sandık bu milletin önüne geldiğinde o sandıkta -hani demişler ya "Berber saçın ak mı, kara mı?" diye, o gün o saçlar önünüze düştüğünde- bugün bütün söylediklerimizin ne anlam ifade ettiğini belki anlarsınız ama o zaman bu sizin için çok geç olur diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)