Konu: | Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 48 |
Tarih: | 15.01.2025 |
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Sevgili halkımızı saygıyla selamlıyorum.
"Adalet Akademisi" diyorsunuz, adaletiniz var mı ki akademisi olsun? İster bakan olun, ister başkan olun, adalet sizin semtinize uğramıyor arkadaşlar. Bakın, yüz binlerce KHK'liyi bir gece yarısı yargısız infazla ihraç edip açlığa, susuzluğa mahkûm eden kim? Sizlersiniz.
Millî Eğitim Bakanlığının önünde bekleyen öğretmen adayları ne diyor? "Komisyonlar sınav öncesi kimin kaç puan alacağını tespit etmiş." diyor. Adalet ve adalet duygusuna güveni sıfırlayan bir iktidar Adalet Akademisi kurabilir mi? Bakın şu fotoğrafa, bir savcı adayı, Mithat Can Yalman intihar notunda "Bu satırları gözyaşları içinde yazıyorum. Aşağıda attığım cübbeyi giymek en büyük hayalimdi, Yüce Allah kısa da olsa nasip etti. Son olarak sözlerimi şair Baki'nin ünlü deyişiyle bitirmek istiyorum: 'Âvâzeyi bu âleme Dâvud gibi sal/Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş.'" demiş bu merhum hukukçu.
Siz mi Adalet Akademisi kuracaksınız? Cezaevlerinde insanlar yerlerde yatıyor, hasta mahpuslar diz boyu. Bakın, şu kişiye bakın yahu! İbrahim Güngör, şu hâldeki insanı cezaevinde tutuyor sizin sisteminiz. Alzaymır hastası, 72 yaşında; kızını bile tanıyamayan bir hasta mahpus ve onu hâlen zalimce, vicdansızca cezaevinde tutuyorsunuz.
Bitmedi, bakın, Şerif Mesutoğlu, Derik Kaymakamını öldürmekten suçlanmıştı ancak katil o değil; onun olmadığı apaçık ortada, bir kumpasla suçlandı.
ÜMMÜGÜLŞEN ÖZTÜRK (İstanbul) - Nereden biliyorsun, hem hâkim hem savcı mısın?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Muhammet Fatih Safitürk'ün babası ve ağabeyiyle Sakarya'da görüştüm -Trabzonlular- babası bana ne dedi biliyor musunuz? "Ömer Bey, Şerif Mesutoğlu'nun katil olmadığını çok iyi biliyoruz. Çok iyi araştırdık, katiller çok derinlerde ve ortaya çıkarılmıyor ancak gerçekler artık ahirette ortaya çıkacak." dedi bana kaymakamın babası ve kısa bir süre sonra vefat etti. Şerif Mesutoğlu yıllardır -dokuz yıldır- kendisini yakıyor, açlık grevleri yapıyor ve "Katil ben değilim." diye haykırıyor. Kaymakamın en sevdiği müdürdü, iyi bakın buna, vicdanınız sızlasın, 2 çocuğu ve eşi dokuz yıldır ağırlaştırılmış müebbede haksızca mahkûm edilen bu kişi için gayret ediyor. Bitmedi. Bakın, kendisini gördüm, Sincan 2 No.lu Yüksek Güvenlikli Cezaevinde şu anda açlık grevinde, çok zor durumda bu insan ve ölümünden siz sorumlu olursunuz.
Bir başka kişiyi daha gördüm. Bakın, Melek İpek, zamanında etrafında pervane gibi dönüp "Melek anne, Melek anne" deyip elini öptüğünüz Melek İpek şu anda nerede biliyor musunuz? Sincan Kadın Cezaevinde. Ziyaret ettim onu, tekerlekli sandalyeyle yanıma getirildi, 79 yaşında hasta, bir ton hastalığı olan bir kadın. Bana ne dedi biliyor musunuz? "Git şu laflarımı AK PARTİ'li vekillere bir söyle." dedi. Aynen size aktarıyorum, dikkatle dinleyin: "Bir kişi bile benim suçlu olduğumu söyleyemez, büyük dosyalar oluşturdular ama ortada suçumuz yok. Büyük iyilikler yaptık biz ama büyük cezalar yedik. 15 yaşından beri Allah rızası için uğraşan bir insanım. Bana bunlar yapılır mıydı? Bana bunlar yapılırsa Türkiye'de cezaevine girmeyen insan kalmaz. Avukat görüşünde bile kameraya çekiliyoruz. Bel fıtığım var, yürüyemiyorum. AK PARTİ'lilerin nasıl zengin olduğunu, bizim malımıza mülkümüze çökerek nasıl zengin olduklarını bir araştırın. Mallarımızı yağmaladılar. Her yaptığımız iyilik kötülükle döndü. Bizim ailemizde şehitler var, gaziler var; biz Maraş'ta işgale karşı mücadeledeki destansı kahramanlıkları dinleyerek büyüdük. Fransızlar kimsenin malına çökmemişti. Benim kadar iyilik yapan biri buraya girdiyse herkes cezaevine girer, bunu bilsinler, herkes girer. Nasıl uyuyor bu AK PARTİ'liler? Ne kadar zulüm yaptı bu AK PARTİ'liler? İmkânım olsa ben yine hapisten çıkar, insanlara yardım ederim, bir yüzüğüm bile olsa vakfederim. Nasıl insanlar bu AK PARTİ'liler, zulme sessiz kalıyorlar, anlayamıyorum. Bir inceleyin dosyamızı, ne kadar suçsuz olduğumuzu göreceksiniz.
Koğuşta 27 kadın kalıyoruz, 3 kişi yerde yatıyor. En küçüğü 2,5 yaşında çocuğu olan 6 çocuklu bir anne yanımızda kalıyor, bütün çocuklarından ayrı. 2,5 yaşındaki çocuğa kim bakıyor?"
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gergerlioğlu, lütfen tamamlayın.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - "Bir sürü öğretmen var yanımızda; 5 kişi, karı koca tutuklu, çoluk çocuk perişan durumda, biliyorum, aylardır hapishanedeyim. AK PARTİ'liler Mecliste sizin yüzünüze nasıl bakıyor Ömer Bey?
Hata yapmamaya çalışan biz İpek ailesi paramparça edildik, hedefe konduk. Kalkıp oturamıyorum, bel fıtığım var, boyun fıtığım var, kireçlenme var, astım var, beyin damarlarımda sıkıntı var, kalpte ekstrasistol, fibromiyalji, tansiyon yüksekliği, guatr, her türlü hastalığım var. Maraş işgal edildiğinde Fransızlar milletin malına mülküne, özel malına çökmediler ama bunlar gelip çöktüler. Benim hayatım cennetti, cehenneme çevirdiler Ömer Bey." dedi. "Hapishanedeki bana 'Nasılsın?' diye sorma. Buradaki insana 'Nasılsın?' diye sorulur mu şu hâlimle? Git, o AK PARTİ'lilerin yüzlerine bunları söyle, utansınlar." dedi. Bunları da çok iyi duyun ve utanın diyorum. Siz mi Adalet Akademisi kuracaksınız! (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)