Konu: | Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 48 |
Tarih: | 15.01.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA İDRİS ŞAHİN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; YENİ YOL Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, gecenin ilerleyen vakti neyi konuşuyoruz, ne yapıyoruz; kısaca bunlardan biraz bahsetmemiz gerekiyor. Bugün burada görüşmüş olduğumuz kanun teklifi özü itibarıyla Parlamentoda düzenlenmiş olsa idi elbette ki Adalet Akademisinin kurulmasına ilişkin kimsenin herhangi bir itirazı olmayacaktı. Hepimiz, tarafsız ve bağımsız yargının paydaşı olan hâkim ve savcıların eğitimi için yapılacak olan düzenlemelerde önemli bir hassasiyet gösterilmesini arzu ederiz. Onların iyi bir eğitimden geçmesi, toplumun hakkıyla adalete erişimi için oldukça önemli bir işlev ihtiva eder.
(Uğultular)
İDRİS ŞAHİN (Devamla) - Sayın Başkan, böyle bir usul... Sayın Başkanım, siz de dâhil olmak üzere bu heyete konuşmanın bir anlamı yok.
BAŞKAN - Haklısın.
İDRİS ŞAHİN (Devamla) - Haklıyım, değil mi?
BAŞKAN - Haklısın.
İDRİS ŞAHİN (Devamla) - O zaman arkadaşlarımızı lütfen bir uyaralım.
Bakın, özü itibarıyla yasama adına çok önemli...
BAŞKAN - Sayın Şahin, bir dakika, sürenizi tutuyorum.
Değerli milletvekilleri, eğer Genel Kurulda yüksek sesle sohbet edeceksek buradaki konuşmalar anlaşılmaz. Yüksek sesle sohbet eden arkadaşlar kulislerde sohbet ederlerse daha hayırlı, daha yararlı olur. Ya oturalım ya da dışarı çıkalım; ya sohbetinizi keselim ya da dışarıda sohbet edin lütfen. Ama yani bu, saygın bir tutum değil.
İDRİS ŞAHİN (Devamla) - Sayın Başkan, bu iPad'çiler ömrübillah iPad'çiliğe devam ediyor; bakın, yine orada bu iPad'çiler geçmişte de...
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri... Sayın milletvekilleri... Sayın Sağlam... Sayın Kadak...
Ya dışarı çıkın, sohbetinizi orada yapın ya da burayı saygıyla dinleyin.
AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Bravo Başkan!
BAŞKAN - Böyle olmaz ki arkadaşlar. (YENİ YOL sıralarından alkışlar) Yani burası Genel Kurul, kahvehaneye çeviriyoruz burayı. Yapmayın ama... (YENİ YOL sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Sayın Şahin, buyurun.
İDRİS ŞAHİN (Devamla) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Bakınız, değerli arkadaşlar, şu an itibarıyla konuştuğumuz konu, sizin uhdenizde ve yetkinizde olan bir kanun düzenlemesinin Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılmış olmasını şu mevcut Anayasa'ya göre Anayasa Mahkemesinin doğru bulmamasından kaynaklı olarak döndürüp tekrar bize şurada kırk sekiz saattir mesai yaptırıyor. O yüzden, az da olsa kulağınızı bir verip dinlerseniz sizin hayrınıza bazı sözler söyleyeceğim. Ama maalesef üzülerek ifade ediyorum, dün burada Sayın Alparslan, yaklaşık yirmi yıl AK PARTİ iktidarında zahmetle, meşakkatle yargıda ne tür adımlar atıldığını, nasıl bir gelişme gerçekleştirdiklerini ifade etti. Ama gelinen süreçte, özellikle 2018 sonrasındaki Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle, o emekle masarif ederek doldurduğunuz o helkedeki sütü bir çırpıda döküp mahvettiğinizin bir göstergesidir şu anda konuşmuş olduğumuz kanun teklifi. Elbette ki Akademide çok değerli hukukçular yetişmesini arzu ederiz. Akademiyi siz Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle 2019 yılında düzenlediniz ve üzerinden yaklaşık altı yıl geçti. Şimdi hatayı, Anayasa Mahkemesi gözünüzün içerisine sokarcasına gösteriyor ve her seferinde Komisyonda ve Genel Kurulda diyoruz ki "mış" gibi yapmayın, gelin Anayasa Mahkemesinin uyarılarını dikkate alın ve milletin size vermiş olduğu yasama yetkisini hakkıyla kullanın. Ama milletin size vermiş olduğu yetkiyi siz kullanmak istemiyorsunuz. Burada, Adalet Bakanlığı, hakkıyla bir yasa teklifini 2019'da hazırlamamış, Cumhurbaşkanlığında bir kişinin ağzına bakarak sözüm ona hukukçu olduğunu ifade edenler, keyfî uygulamalarla, ülkeyi hatadan hataya koşturan bir uygulamayla, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bir akademi çalışma şartlarını düzenliyor. Oysa kanun son derece açık. Anayasa'mızın 140'ıncı maddesinde açıkça "Hâkimlik ve savcılık mesleğinin meslek içi eğitimleri ile diğer özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir." diyor. Açıkça "kanunla düzenlenir" yazmasına rağmen siz bunu Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlerseniz işte, gecenin saat üç buçuğunda hâlen aynı konuları konuşuruz. O yüzden, Adalet Akademisi yargı sistemimizin elbette ki en temel taşlarından biridir. Hâkim ve savcılarımızın yetiştirilmesinde, tarafsız, bağımsız, liyakat esasına dayalı bir yargı sisteminin tesis edilmesinde hayati bir rol üstlenmektedir. Adalet Akademisinin ülkemizin yargı sistemine olan katkılarını ve aynı zamanda karşı karşıya olduğu sorunları ele almak üzere bu konuşmaları gerçekleştiriyoruz. Ama yaptığınız işe verdiğiniz ciddiyet işte ortada. Parlamentoyu kendiniz ciddiye almıyorsunuz ki toplumun ciddiye almasını bekleyin. Biraz önce Sayın Başkanın uyarılarıyla dışarı çıkan arkadaşlarımız, koşa koşa tekrar geri gelip burada oylamaya katılmayı eğer bir maharet olarak görüyorsa işte, bu Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle, bir imzayla atananlar sizin başınızda daha çok boza pişirir arkadaşlar. O yüzden, milletin bize vermiş olduğu yetkinin hakkını yerine getirelim. Burada bu yasama faaliyetlerini gerçekleştirirken ne yaptığımızın farkında olalım çünkü bu milletin emaneti. Bu milletin emanetine adamakıllı sahip çıkmadığımız müddetçe emin olun, çok farklı uygulamalarla karşı karşıya kalabiliriz.
Bakınız, Montesquieu 1758 tarihinde şöyle söylüyor: "Şu üç kuvvet aynı kişinin veya önde gelenlerden, asilzadelerden yahut halktan oluşan aynı kurumun elinde toplanırsa her şey mahvolur: Yasama, yürütme ve yargı." "Bir kişiyi ikna etmek, birbirini denetleyen yapıyı ikna etmekten çok daha kolaydır." sözü kulaklarımızda çınlamalı. İşte, yasama faaliyetini eğer biz bir kişiye teslim edersek bugünkü gibi farklı uygulamaların Anayasa Mahkemesinden döndüğünü hep birlikte göreceğiz.
Değerli milletvekili arkadaşlarımız, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemeyecek olduğu açıkça beyan edilmiş olan Adalet Akademisinde bu düzenleme, inşallah, sağlıklı hâkim ve savcıların yetişmesine sebep olur. Biz bunu canıyürekten istiyoruz çünkü adalet kurumunun hakkıyla işlemesi bir devlet için olmazsa olmaz. Ancak biz şunu çok netliğiyle görüyoruz ki... Adalet Akademisinde keyfî uygulamaların olduğunu geçtiğimiz yıllar içerisinde farklı uygulamalarıyla ve farklı metotlarla gördük. Hiç olmazsa bundan sonraki süreç içerisinde çok daha dikkatli, itinalı bir süreç yaşansın istiyoruz.
Burada, gecenin bu ilerleyen saatinde çok fazla sizleri yormak istemiyorum ama nasıl bir adalet sistemiyle ülkede yaşadığımızı da kısaca hatırlatmak istiyorum. Eline oyuncak silah dahi almamış kadınların gece yarısı evine baskın yapılarak terör örgütü üyesi olma iddiasıyla gözaltına alındığı bir Türkiye'de yaşıyoruz. KHK'lilerin yaşadığı hukuksuzlukların sona erdirilmediği, AİHM kararlarının uygulanmadığı, seçilmiş milletvekilinin Anayasa Mahkemesinin kararına rağmen hürriyetinden yoksun bırakıldığı ve Parlamentoda görevinin yaptırılmadığı, belediye başkanlarının yargı kararı olmadan görevden alındığı ve yerine kayyum atandığı, lakin tüm dünyanın terör örgütü olarak kabul ettiği PKK liderinin evimizin adamı gibi muamele gördüğü günleri yaşıyoruz. Bu utanç da elbette ki bu Parlamento için çok büyük bir ayıptır. Bunu özellikle ifade etmekte fayda var. O nedenle, bir kez daha yargının sorunlarını tek tek burada dile getirmenin bir anlamı yok ama büyük bir hukuksuzluk, büyük bir adaletsizlik yaşıyoruz, bunu iliklerimize kadar hissediyoruz ve bu Parlamentodan çıkabilecek her bir neticenin, her türlü somut adımın 85 milyonun menfaatine olması gerekliliğini bir kez daha buradan vurgulamak istiyorum. O yüzden, Akademide yetişecek olanların senden benden değil, Türk milletinin evlatları olması ve onların mülakatlarında hiçbir ayrım yapılmaksızın eşitlik ilkesine göre düzenlemelerin gerçekleşmesi gerekiyor. İşte, kendi yaptığınız düzenlemelerde burada ifade ettiğiniz, Anayasa’nın 148'inci maddesindeki bireysel başvuru hakkının bir milletvekili tarafından kullanılmış olmasına rağmen, Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karar son derece açık olmasına rağmen, Can Atalay'ın hâlâ Mecliste olmamış olması bile bu Parlamento açısından son derece büyük bir ayıp.
Yine, Anayasa’nın 90'ıncı maddesi, sizin iktidarınız tarafından "Uluslararası sözleşmeler iç hukuku bağlar." hükmü çerçevesinde, 2005 yılında bu Parlamentodan geçmiş olmasına rağmen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarının bu ülkenin hukuk sisteminde uygulanmamış olması en büyük garabettir. Dolayısıyla, Komisyon Başkanımız hukuk profesörü olsa da Adalet Akademisinde seçilecek olan hâkimler beş yıllık tecrübeye sahip olsa da önce elini bir vicdanına koyacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Şahin, lütfen tamamlayın.
İDRİS ŞAHİN (Devamla) - Sayın Başkanım, vicdanından, mevzuattan ve Anayasa'dan emir ve talimat alacak; bir kişinin emriyle, talimatıyla hukuk sistemini yönetmeyecek. Yukarıda Allah'ın olduğunu unutmadan, bu düzenin sonrasında bir hesap gününün olduğunu unutmadan hareket edecek. O yüzden, Adalet Akademisinin, inşallah, bu yasayla birlikte çalışanlarına, oradaki eğitim gören hâkim ve savcılarımıza ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Her şeye rağmen, her türlü yanlışlığa rağmen burada kanunla yapılan bu düzenlemeden Türk yargı sistemine helal rızıkla helal lokma yiyecek ve vicdanının sesine kulak verecek hâkim ve savcıları yetiştirmesini diliyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)