Konu: | Kartalkaya'da yaşanan faciaya ve kurulacak olan Meclis araştırması komisyonuna, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'a, ABD Başkanı Trump'ın Gazzelilere seslenişine ve devletlerin dininin adalet olduğuna ilişkin açıklaması |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 49 |
Tarih: | 28.01.2025 |
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kartalkaya'da bir facia yaşandı, oradan bir ses şöyle sesleniyordu babasına: "Baba, ölüyoruz, atlayayım mı yanayım mı?" Başka bir ses, bir kadın ailesine şöyle diyordu: "Ölüyoruz, hayat güzeldi." Ve çocuklarını attılar. Dürüst bir siyaset sadece yetkilerini değil, sorumluluklarını da kabul eder. 79 insan öldü, büyük bir trajedi; bu ne ilk ne de son. Onlarca trajedi yaşadık; Soma'da yaşadık, diğer maden ocaklarında yaşadık; insanların gelecekleri vardı, o çocukların, o kadınların, o erkeklerin gelecekle ilgili hayalleri vardı.
Devleti yönetenler insanların ölmelerine müsaade etmez, insanların yaşamasına müsaade eder. Şimdi, burada öyle bir trajediyle karşı karşıyayız ki burada birileri hiç sorumluluk almıyorlar. Bakın, bazı yerlerde sorumluluk alanlar var: Danimarka'da bir bakan 5 euroluk çikolatayı yanlışlıkla devletin banka kartıyla aldı diye özür diliyor ve istifa ediyor veyahut da bir çocuğun babasının laptopuyla iki saat oyun oynadığını sistem tespit ediyor ve o bakan istifa ediyor. Bu ülkede istifa müessesesi hiç işlemeyecek mi? Yani Soma'da facialar olacak, ormanlar yanacak; siz hep sebeplerle ilgileneceksiniz. Niye sonuçlarla ilgilenmiyorsunuz? Sonuçlarla ilgilenmeniz gerekiyor. Sonuçlar nedir? Sonuçlar görevlerini yapmayanlardır. Sonuçlar nedir, söyleyeyim size: Liyakatsiz, ehliyetsiz ve de bu noktada yeterli olmayan insanların görevlere gelmeleridir. Ve bu liyakatsiz ve ehliyetsiz insanların görevlere gelmeleri yetmiyormuş gibi, aynı zamanda, bu insanların yargının huzuruna çıkarılmamalarıdır; aynı zamanda, yargının bu insanlarla ilgili gereğini yapmamasıdır; aynı zamanda, kamu vicdanını kanatan bu olaylarla ilgili olarak cezalandırma müessesesinin işlememesidir. Bir cezalandırma, birisi suç işlediği zaman o kişiyi cezalandırmak değildir; başkaları da o suçu işlemesin diyerek o cezanın verilmesi demektir. O nedenle, bununla ilgili olarak, biraz sonra burada araştırma önergeleri verilecek ve bu araştırma önergeleriyle beraber bir komisyon kurulacak. Burada sorumlular kimse onlar hakkında gereği yapılmalıdır. Ama araştırma komisyonları kurulduktan sonra üç ay veya bir aylık uzatmalarla dört ay çalışılıyor, ardından da buraya komisyon raporları gelmiyor, genellikle orada askıda duruyor. Deniyor ki: "Tamamlamadı görevini." Tamamlasa dahi buraya indirilmiyor, indirilse dahi burada onunla ilgili olarak kanunlar çıkarılmıyor ve de herkesin yaptığı yanına kâr olarak kalıyor. O kadar kokuşmuşluk var ki rüşvetin, iltimasın, irtikabın, görevi kötüye kullanmanın, nüfuz ticaretinin veya siyaset kurumunu alet ederek burada hak etmedikleri kazançları elde edenlerin; otellerle ilgili, madenlerle ilgili, iş yerleriyle ilgili -hangisini söyleyelim ki- her tarafta büyük bir kokuşmuşluk var. O nedenle bu Meclis araştırması komisyonu çok önemlidir ama öncelikle sorumluları, kim sorumluysa, bir gün istifa etsinler, özür dilesinler ve yargılanmayı talep etsinler.
Bir diğer taraftan ise, burada, bir ilk defa olarak, darbeler dönemi haricinde, ülke tarihinde, askerî darbeler dönemi haricinde bir genel başkan tutuklandı. Fikirlerine katılırsınız, katılmazsınız; eleştiride bulunabilirsiniz, ağır eleştirilerde bulunabilirsiniz. Zaten siyaset ağır eleştirilere tahammül etme sanatının adıdır. Burada bununla ilgili olarak, bu arkadaşla ilgili olarak yani Ümit Özdağ'la ilgili olarak, bu kişiyle ilgili... Olay yeri Antalya, buradan, Ankara'dan alınarak İstanbul'a götürülmesi ve orada, aynı zamanda, sanki bir fezlekenin önceden hazırlandığı intibasının verilerek burada gözaltına alınması, önce "Cumhurbaşkanına hakaret" şeklinde polisler tarafından bir lokantada alınması ki daha önce de söyledim bunu burada yani Türkiye'de hukuk askıya alınıyor, keyfî olarak muamele yapılıyor. Birilerini susturmak adına zaman zaman kolluk, zaman zaman yargı, zaman zaman çeteler, mafyalar devreye sokuluyor. O nedenle bir siyasi parti genel başkanının bu şekilde gözaltına alınmasını kabul etmiyorum, etmemiz de mümkün değildir. Bir defa "Hata yaptık, üzgünüz." diyerek cevap vermesi gerekiyor iktidarın. Siyasetçi rahat konuşmalıdır, korku özgürlüğün düşmanıdır. Yargıyı ele geçirebilirsiniz ama milleti ve vicdanları ele geçiremezsiniz diyorum.
Aynı zamanda, Trump bir açıklama yaptı biliyorsunuz, dedi ki... Gazze'de zaten İsrail ile Amerika Birleşik Devletleri'nin büyük bir trajedisini yaşadık ve soykırımını yaşadık, katliamları yaşadık. Bu katliamlardan sonra şimdi ateşkes ilan ediliyor. Bu ateşkes şöyle bir ateşkes yani "Savaş durdu, bizim artık katliamlarımız durdu." şeklinde. Filistinlilerin bir sevinci var burada ve Filistinliler "67 sınırlarına çekilin İsrail." diyor. Çekilecekler mi? Çekilmeyecekler. Onları ne korkutabilir? Ancak güç korkutabilir, başka bir şey korkutmaz. Birleşmiş Milletler kararlarını da dinlemiyorlar bu insanlar ve şimdi Trump kalkmış şöyle sesleniyor Gazzelilere: "Gazzelilere, -Filistinliler de demiyor- Gazze'de yaşayanlara, Mısır'a sesleniyorum, Lübnan'a sesleniyorum..."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözünüzü kesmeden beş dakika süre verdim.
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Tamamlayacağım Sayın Başkanım, son bir dakika.
BAŞKAN - Beş dakikaya bağlı kalırsak sevinirim.
Buyurun.
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Son cümlem Başkanım.
Teşekkür ederim.
Ve diyor ki Filistinliler, Gazzeliler için: "Mısır, Lübnan ve Ürdün'e sesleniyorum: Gazzelileri daha çok alın." Gazze, Gazzelilerindir. Sen kimsin; niye karışıyorsun sen Mısır'ın iç işlerine? Sen Ürdün'ün, Lübnan'ın iç işlerine karışıyorsun. Herkese karışacaklar, tek kutuplu bir dünya inşa etmek istiyorlar. Orada Çin'den rahatsızlar, Rusya'dan rahatsızlar, Avrupa Birliğinden de -bakma, beraber hareket etseler de- rahatsızlar. O nedenle "Gazze, Gazzelilerin." diyerek özellikle Türkiye'deki Hükûmetin ve de muhalefetin daha yüksek sesle seslerini çıkarmaları gerekiyor.
Her konuda hukuka ihtiyacımız var, her konuda adalete ihtiyacımız var; devletlerin dini adalettir, adalet uygulayanlara selam olsun diyorum. Kartalkaya'da ölenlere rahmet olsun diyorum ve de diyorum ki: Geriye dönük olarak, bütün bu olaylarla ilgili, bu acılarla ilgili yargı gereğini yapsın, iktidar gereğini yapsın ve de bize sadece rahmet dilemek yetmesin, sadece başsağlığı dilemek yetmesin; bu, herkes için geçerli. Yaşatan bir Türkiye, öldüren bir Türkiye değil; yaşatan bir iktidar, öldüren bir iktidar değil; bu noktada hepimize görev düşüyor.
Saygılarımı sunuyorum.