GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:56
Tarih:12.02.2025

ALİ BOZAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, adaletin olmadığı bir yerde Adalet Akademisini konuşuyoruz; ne kadar komik, değil mi? Bugün konuşacağımız konuyu özetleyen bir şey anlatmak istiyorum. İdamla yargılanırken "Niye gülüyorsun?" diye soran hâkime "Duvarda 'adalet' yazıyor, ona gülüyorum." demişti Deniz Gezmiş. Bu vesileyle, Deniz Gezmiş ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren bu ülkenin güzel insanlarını saygı ve rahmetle anıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Adalet binalarında hukuksuzluk silsilesiyle özgürlükleri gasbedilerek zindanlara atılan tüm siyasetçi arkadaşlarımızı buradan saygı ve direniş ruhuyla selamlıyorum.

Deniz Gezmiş'in o sözü kurduğu günden bugüne ne değişti? Hiçbir şey, koca bir hiç. O günden bugüne ne değişti? Hiçbir şey. Şimdi biz de sizin bu adına "adalet" dediğiniz akademilerinize gülüyoruz. Sanırım Adalet Akademisi oluşumunuza bu sözlerimizle nasıl bir bakışla baktığımızı anlamışsınızdır. Anlamamışsanız ezcümleyle anlatayım: Ülke, adaletsizlik hapishanesine döndü. Siz yaptıklarınızı bir "adalet" yazısına sığdırmaya çalışıyorsunuz. Sığmaz, bunca zulüm, bunca hukuksuzluk sizin sözüm ona "adalet" adını verdiğiniz akademiye sığmaz, taşar. Adaleti siyasete maşa ettiniz. Binlerce siyasi dava var bu ülkede, binlerce siyasi tutsak var. Bu davayı açan savcılar, hâkimler ürettiniz; kimini zorla, kimisini de ödüllendirerek. Hâkim, savcıları bu akademilere neye göre alacaksınız; neye göre eğiteceksiniz hangi hâkimi, hangi savcıyı; kriteriniz ne? Soruyorum AKP'ye, soruyorum iktidara: Kriteriniz ne olacak? Kayyum atamak için size olanak sağlamış mı diye mi bakacaksınız? Dediklerimizi yapmış mı diye mi bakacaksınız? Akrabamız mı diye mi bakacaksınız? Biliyorsunuz, akrabalık, hâkim ve savcılıkta sizin için önemli bir liyakat. Bunların dışında hak, hukuk kriteriniz ya da kriterleriniz var mı? Yok, olmayacak da. Sizin, adaletten yana bir tavrınız olmadı, bundan sonra da olmayacak. Peki, adına adalet dediğiniz akademiye adaleti nasıl sığdıracaksınız? İnsanlar artık sizden adalet beklemiyor. Bir sokağa gidip halkın arasına inseniz göreceksiniz ama nerede? Şu anda halk gideceğiniz gün için direniyor, yaşamaya direniyor, gideceğiniz gün için direniyor. Rehin olarak binlerce insanı cezaevinde tutuyorsunuz, dışarıda da milyonlarca yurttaş açık cezaevini yaşıyor. İnsanlar sizin adaletsizliğinizde bu ülkede şu anda şans eseri yaşıyor. İktidarınıza hiçbir güven kalmamış ama yakındır, adalet tecelli ettiğinde daha da güzel gülümseyeceğiz, o günler yakındır. Bu halk en güzel adaleti sandıklarda size yansıtacak, o gün geldiğinde eminim birbirinizi suçlayacaksınız, en iyi yaptığınız işi yapacaksınız, "Elimizden bir şey gelmezdi." diyeceksiniz. Mesela, kayyımlarda parmağı olanlar "Bana zorla karar aldırıldı." diyecekler, siyasetçileri hukuksuz bir şekilde cezaevlerine gönderenler "Elimizden bir şey gelmiyordu." diyecekler, katliamları zaman aşımıyla kapatanlar "Baskılandık." diyecekler, adaletin suyunu çıkaranlar aklanmak isteyecekler ama o gün gelecek, "adalet" yazısının önünde karar veren hâkimler bunca hukuksuzlukta zerreyimiskal parmağı olanlar için hukuk kuralları içerisinde gereken adil kararı verecekler. Bizler de o güne kadar direneceğiz; kayyımlarınıza, tutuklamalarınıza, baskılarınıza karşı direneceğiz. Hep direndik, yılmadık, boyun eğmedik; direnmeye devam edeceğiz. "..."(*) diyorum.

Sürem kaldı değerli arkadaşlar, Meclis Başkanımız bana sataşmadan söz vermedi. AKP'li hatip benim konuşmamda elimdeki fotoğraftan bahsetmişti ve şunu söyledi, dedi ki: "Siz benim konuşmamı yanlış anlamışsınız, ben öyle demek istemedim. Belediye başkanları telefonu, bilgisayarı, kalemi evine götürmemiş." Teşekkür ediyorum kendisine, 14 Ocakta söylediği sözünü geri almış oldu, özür dilemiş oldu; büyüklük bizde kalsın, biz özrünü kabul ediyoruz ama bize şu fırsatı verdi: Biz kayyımın hırsızlığını ispat ettik çünkü Akdeniz Belediyesi 10 Ocaktan bu yana abluka altında. Akdeniz Belediyesine bir yurttaş girmek istiyorsa ne yapıyor biliyor musunuz? 3 tane arama noktasından geçiyor, öyle Akdeniz Belediyesine giriyor.

Şimdi, size bir fotoğraf daha göstereyim, bu fotoğraf da Akdeniz Belediyesinde çekilmiş. Fotoğrafta kim var? Akdeniz'deki muhtarlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayın Sayın Bozan.

ALİ BOZAN (Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.

Kayyım atandıktan sonra baktı ki Akdeniz'de hiçbir muhtar kendisini ziyaret etmiyor, muhtarları zorla toplantıya çağırdı, mesele bu değil. Fotoğrafta kim var biliyor musunuz? Akdeniz İlçe Emniyet Müdürü Ebubekir Fil. Ebubekir Fil kim? Kendisi AKP iktidarı döneminde oğlu Akdeniz Belediyesinin şirketinden düzenli maaş alan kişi. Aynı zamanda, 31 Mart yerel seçimlerinden önce seçmen kaydını Mezitli'den Akdeniz'e Siteler Mahallesi'ne taşıyan kişi. Şimdi soruyorum size: Belediye mi yönetiyorsunuz, belediyeye sahtekâr ordusu mu yerleştiriyorsunuz? Yine söyleyeyim, 31 Mart yerel seçimleri öncesinde sahtecilik yaptığını tespit ettiğimiz 8 müdürden 3'ü şu anda Akdeniz Belediyesinde görevli. Bize "Örgüt mü yönetiyorsunuz, belediye mi yönetiyorsunuz?" diyenler önce kendinize bakın. Kayyım atandıktan sonra Akdeniz Belediyesi seçmen sahtekârlığı yapan kişilerle doldu.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)