GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Berat Gecesi'ne, Çayırhan maden işçilerinin yürüyüşüne, Gaziantep'te 9 fabrikada çalışan işçilerin taleplerine, yarın gösteri yapacak olan diş hekimlerinin problemlerine, Bolu Kartalkaya'daki yangınla ilgili hazırlanan soruşturma önergesine ve Bandırma'daki bir Kıbrıs gazisinin yaşadığı sağlık sorununa ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:57
Tarih:13.02.2025

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Ben de mübarek Berat Gecesi'ni tebrik ediyorum. Bütün inananların, Müslümanların, Türkiye'nin, Berat Gecesi mübarek olsun.

Evet, biz "yürüyen Türkiye" diyoruz, "konuşan Türkiye" diyoruz, "eleştiren siyaset" diyoruz, "korkmayan iktidar" diyoruz. Dolayısıyla biz bunları söylerken sokaklarda maalesef Türkiye'nin hiç hak etmediği manzaralara da tanık oluyoruz. Bakın, yaklaşık üç ay devam eden bir eylem vardı Çayırhan maden işçilerinin yaptığı ve kendilerini uzun süre madene kapattılar, bir direniş gösterdiler, örnek bir direniş gösterdiler ve üç gündür de yürüyüş yapıyorlar, bugün Ankara'ya geldiler. Korkmayın bu insanlardan, talep edenlerden, şikâyet edenlerden, ihtiyaçlarını ve beklentilerini samimi bir şekilde ortaya koyanlardan korkmayın ve tabii ki bu özelleştirme periyoduyla ilgili ortaya konulmuş olan eleştirilerden rahatsız olmayın, çekinmeyin, üstünü örtmeye çalışmayın. Elbette, eğer hakkaniyete uygun bir özelleştirme yapılacaksa biz buna itiraz etmeyiz ama hakkaniyet dışında, hesap sorulamayan, "ben yaptım oldu" mantığıyla yapılan özelleştirmeler ve ortaya çıkan mağduriyetler bizim şiddetle itiraz ettiğimiz ve karşısında olduğumuz uygulamalardır.

Yanı sıra, yine, Sayın Ekmen ifade etti; Antep'te yaşanan sıkıntılı bir durum söz konusu. Antep'teki işçiler "Aldığımız maaş yetmiyor." diyorlar ve taleplerini ifade ediyorlar. Anayasal haktır; işçilerimizin, vatandaşlarımızın, her kesimin dertlerini, şikâyetlerini iktidara duyurması ve gösteri yapması, yürüyüş yapması, dertlerini, taleplerini kamuoyuyla paylaşması anayasal bir haktır ancak Antep'teki 9 fabrikada çalışan işçiler maalesef bu haklarını olması gerektiği gibi kullanamıyorlar. Kullanamadıkları gibi, iktidar mensubu bir sayın milletvekilinin fabrikasının önünde yapılmak istenen açıklama engelleniyor ve orada kurdukları çadır toparlanıp götürülüyor. Gereksiz arbedeler, Türkiye'nin hak etmediği gereksiz tartışmalar yaşanıyor. İktidarın buna dair biraz daha sağduyulu olması gerektiğini, kanunlara, Anayasa'ya uyması gerektiğini buradan bir kere daha hatırlatıyoruz. Taleplerden korkmayın, sokaklardan korkmayın, konuşan Türkiye'den korkmayın.

Tabii, yarın bir başka talep daha olacak; Türkiye'deki diş hekimlerinin içinde bulundukları dramı kamuoyuyla paylaşacakları, iktidara seslenecekleri bir gündem olacak. Buradan, bir gün öncesinden iktidar yetkililerini uyarıyorum: Ne olursunuz, artık Türkiye hak etmediği manzaralarla karşılaşmasın. Yarın yapılacak olan bu gösteriye mâni olmayın, taleplerini dinleyin. Meslektaşları olarak, bu taleplerin ne kadar haklı olduğunu bilen birisi olarak sizlere buradan samimi bir şekilde ikaz ve uyarı yapmak istiyorum: Lütfen, onların dertlerini dinleyin.

Bakın, AK PARTİ iktidara geldiğinde Türkiye'de 14 diş hekimliği fakültesi vardı, Bugün diş hekimliği fakültesi sayısı 100'ü geçti. Tabii, iktidar mensupları sayının artmasıyla, binalarının artmasıyla övünüyorlar, gurur duyuyorlar ama aslolan o binaların içerisindeki eğitimdir; mezun olacak olan insanların, öğrencilerin hayata atılmaları ve bununla ilgili standartlardır ve hizmet verebilmeleridir. Bakın, 100'ü aşkın diş hekimliği fakültesinden her yıl 10 binden fazla öğrenci mezun oluyor ve birçoğu işsiz. Tabii, işsiz kalmakla da olmuyor, bir kısmı, şanslı olanlar devlette imkân bulabiliyor ama onların devlet kademelerinde, devlet hastanelerinde çalışırken de karşılarına çıkan çok ciddi sorunlar, çok ciddi problemler var. Bunlardan bir tanesi maalesef iktidar her alanda kısıntıya gittikleri için onlara yapılan teşvik oranlarındaki indirimler yani daha önceden verilen yüzde 36'lık teşvik oranı ne yazık ki yüzde 24'e indirildi; bu son derece vahim bir hata. Onların emeklerinin ve alın terinin karşılığının mutlaka verilmesi lazım; onların emeklerinin sömürülmeden, verdikleri hizmetin bedelinin devlet tarafından ödenmesi lazım. Bu bizim şiddetle itiraz ettiğimiz ve kendilerinin de yarın gündeme getireceği konulardan bir tanesi.

Öte yandan, tabiatıyla, artan hasta sayısı var ve buna mukabil yeterince ünite söz konusu değil, bununla alakalı olarak MHRS sorunları var. Randevu talepleri artmış, son derece yoğun randevu talebi var, her birine günde 25 randevu veriliyor ortalama. Tabii, bu 25 randevu ortalama on dakikaya tekabül ediyor, on dakika içerisinde acaba kendileri hastayı muayene mi etsin, röntgene mi göndersin, gerekli müdahaleleri mi yapsın, işlemleri mi yapsın? Teknik olarak mümkün değil, tabiatıyla bu da ciddi bir sıkıntı, bununla ilgili de önlem alınması şart.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Çömez.

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bir başka problem de malzeme problemi. Bakın, her alanda olduğu gibi diş hekimliği alanında da malzemelerde maalesef Türkiye ithalata bağlı ve yılda yaklaşık 750 milyon dolarlık bir ödeme yapıyoruz buna. Tabii, iktidar her alanda kesintiye gittiği için artık kaliteli malzeme gelmiyor. Geçtiğimiz günlerde Meclis kürsüsünden ifade ettim, kendi alanım olduğu için ifade ettim, bağırsak kanseri ameliyatlarında kullanılan ürünler ya da malzemeler Çin'den geliyor, Hindistan'dan geliyor. Keza, ortopedide kullanılan protezler yine Hindistan'dan, Çin'den geliyor ve bunların birçok komplikasyonları, yan etkileri var. Öğreniyoruz ki diş hekimliğinde de aynı problemler var. İktidar, diş hekimliğiyle ilgili kullanılan ürünlerin ne yazık ki ithalatıyla ilgili çok ciddi kısıtlamalara gitmiş ve bunları Çin gibi, Hindistan gibi ülkelerden ithal ederek kalitesiz malzemelerle ülkenin insanını ve sağlık çalışanını karşı karşıya bırakmış. Bu konuda diş hekimlerimiz ciddi olarak muzdarip, yaptıkları işlem doğru dahi olsa ürün kalitesi, malzeme kalitesi kötü oldu için pek çok komplikasyon yaşanıyor ve bu komplikasyonlardan dolayı da doktorlarımız, diş hekimlerimiz tazminat ödemek zorunda kalıyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Çömez.

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Öte yandan, bununla ilgili yapılan taleplere iktidarın kayıtsız kaldığını görüyoruz ve onların sigortalarla ilgili de çok ciddi sıkıntı yaşadıklarını görüyoruz.

Bir başka problem de şu: Yeterince diş hekimi sayımız var ama maalesef, yardımcı personel, teknisyen olmadığı için, bir hastanın başında dört el yani bir teknisyen, bir hekim çalışması gerekirken maalesef hekimlerimiz yalnız bırakılıyor ve bununla ilgili de birçok problem var. Mutlaka teknisyen sayısının da yeterince temin edilmesi şart, bunun da altını çizmek istiyorum. Öte yandan, vardiya sistemine geçilmiş çünkü iktidar diş ünitesi kuracak parayı bulamadıkları için, diş hekimlerimize ayrı üniteler kuramadıkları için "Gelin, gece yarısı çalışın, saat on ikiden sonra çalışın." diyor. Bu da ciddi problemleri beraberinde getiriyor. Tabiatıyla biz buradan kendilerini bu konuda da son bir kez daha ikaz edelim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen Sayın Çömez.

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Her alanda olduğu gibi diş hekimlerinin de ciddi problemleri var, yarın sokaklarda olacaklar, taleplerini sizinle paylaşacaklar, onlara duyarsız ve ilgisiz kalmayın.

Öte yandan, hatırlayacaksınız, Kartalkaya'daki yangının ardından İçişleri Bakanı dedi ki: "On gün içerisinde biz kimin sorumlu olduğunu bulacağız." Aradan günler geçti, bir on gün geçti, cevap yok; bir on gün daha geçti, gene cevap yok. Meclis kürsüsünden, buradan, medya aracılığıyla, farklı kanallardan, müteaddit defalar, Turizm Bakanının bu ülkede neden Turizm Bakanlığı yapamayacağını ifade ettik belgeleriyle fakat iktidar bu konuda maalesef son derece duyarsız. Biz bugün pek çok muhalif milletvekili bir araya geldik ve 255 imza toplayarak Mecliste bir araştırma önergesi veriyoruz. Gensoruya benzer bir önergedir bu. Geri kalan milletvekillerinin de iktidar cephesinden tamamlanması gerektiğinin altını çiziyoruz, bu son derece önemli.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Son bir cümle, bitiriyorum.

BAŞKAN - Son cümlelerinizi alalım Sayın Çömez.

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Eğer hakikaten Bakanın bu konuda suçsuz ve günahsız olduğunu düşünüyorsanız, kabahatinin olmadığını düşünüyorsanız gelin, buna imza atın, hep beraber araştıralım, elimizdeki bilgileri, belgeleri paylaşalım, ondan sonra diyelim ki: "Hakikaten suçu var veya yok."

Sözlerimi tamamlarken bir fotoğraf göstereceğim. 72 yaşında Bandırma'dan bir vatandaşımız dün beni aradı, dedi ki: "Ben Kıbrıs gazisiyim, 72 yaşındayım, günlerdir acı çekiyorum." Nedir problemin? dedim. "Sol bacağım çürüdü, morardı, derin bir ızdırap çekiyorum. Defalarca hastaneye gittim. Ben bir Kıbrıs gazisiyim, sağ bacağımı kaybettim, sol bacağım morardı, çürüdü, ağrı içerisindeyim, randevu alamıyorum Sayın Vekilim." dedi. Allah aşkına, her Allah'ın günü övündüğünü sağlık sistemi bu olamaz. İnsanlarımıza bu acıyı çektirmeyin, insanlarımıza bu çileyi çektirmeyin, insanlarımıza bu dramı yaşatmayın. Bir gazinin, bir Kıbrıs gazisinin evinde bir bacağı çürümüş, ızdırap içerisinde yaşadığı manzarayı Türkiye'ye yaşatmayın diyorum.

Teşekkür ediyorum.