Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 57 |
Tarih: | 13.02.2025 |
CHP GRUBU ADINA ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok önemli bir konuyu tartışıyoruz çünkü dünyada her yıl 385 milyon insan tarım zehirlerinden dolayı hastalanıyor. Ülkemizde tarım zehirleriyle ilgili konuşacağımız konu girişteki denetimsizlik, ruhsat verilirken gerekli incelemenin yapılmaması, Avrupa Birliğinde yasaklananın Türkiye'de satışına göz yumulması. Öyle bir ülkeyiz ki Türkiye'nin ihraç ettiği ürünlerde çıkan pestisit ya da aflatoksinle ilgili iadeler Türkiye'ye geliyor ama Türkiye'nin ithal ettiği ürünlerde de başka ülkelere gittiğinde ortaya çıkanlar nedense bizden çıkmıyor.
Bakın değerli arkadaşlar, cevizde yeterliliğimiz yüzde 80. Biz cevizi Amerika Birleşik Devletleri'nden ithal ediyoruz, bu cevizi aynı dönemde ithal eden Almanya ve Slovakya diyor ki: "Bunda aflatoksin çok." İade ediyor. Türkiye nasılsa gelene de yeşil ışık, geçene de yeşil ışık yakıyor. Bademde yüzde 76,5 yeterliliğimiz var. O da ABD'den, Avustralya'dan, İspanya'dan geliyor ve onlara da Almanya, Hollanda bildirimde bulunuyor, diyor ki: "Bunlarda aflatoksin var." Bizde gene hiçbir şey yok. Ayçiçeğinde yüzde 51 yeterliliğimiz var. Bunu da Bulgaristan'dan biz ithal ediyoruz ama bizim gibi ithal eden Polonya diyor ki: "Bunda pestisit kalıntısı var." İade ediyor. Yani biz ithal ettiğimiz ürünleri yeterince denetlemiyoruz, gönderdiğimiz ürünlerde de ortaya çıkan sorunlar denetimsizlikten. İki yılda dünyada 10 bin bildirim olmuş, Avrupa Birliği Gıda ve Yem Hızlı Alarm Sistemi'ne yapılan bu bildirimlerde Türkiye'ye 851 bildirim yer alıyor yani bizim karnemiz bu yönden bozuk. Birincisi, Avrupa'da kullanılan ilaç miktarından daha çok ülkemizde ilaç tüketiyoruz. İkincisi, bununla ilgili eğitim ve denetimler yeterli değil. Üçüncüsü, bu işin sorumlusu çiftçi değil, bununla ilgili ruhsatlandıranlar.
Dünyada bu ilaçların yüzde 70'i 5 aile tarafından üretiliyor. Üretilen ilaçların Avrupa Birliğinde kabul bulmaması, Türkiye'nin de sonradan ona yasak koymasına rağmen bu sömürgeci anlayış, Afrika gibi ülkelerde de insanlara bu yasaklanması gereken ilaçları gönderiyor. Bununla ortaya çıkan büyük bir rant var. İşin özü ranta dayanıyor yoksa tarım zehri kullanılmadan artık tarımın sürdürülebilirliği kalmadı ama bunun atılma süreci, kullanılma miktarı, takibi Bakanlığın kontrolünde, denetiminde olmalı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gürer, tamamlayın lütfen.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) - Nasıl bir laboratuvar anlayışımız var ki Türkiye'den gönderdiğimiz ürün diğer laboratuvardan iade olarak geliyor. Hani bazı değerlerde farklılık olabilir ama Avrupa Birliği uyum sürecinde ortaya çıkan veriler var.
Daha önceki Bakanımız Bekir Bey'e ben bir soru önergesi vermiştim. İlaç isimleriyle de var. Soru önergesine verdiği yanıtta diyor ki: "Avrupa Birliğinde yasak olanların bazıları ülkemizde var. Bunlarla ilgili kontroller devam ediyor. Kontrollerin sonunda gerekli yasaklamalara gideceğiz." Ya, milleti öldürdükten sonra mı yasaklama olacak? Bununla ilgili veriler önemli, kriterler önemli, değerler önemli ve mevsim değişimleriyle ortaya çıkan farklı hastalıkların varlığında ilaçla ilgili yeni arayışlara da ihtiyaç olduğu bir süreçte tarım zehirleriyle ilgili Türkiye'nin adını kirletmeye ne hakkınız var?
Onun için yeterli denetim yapılmalı, kontroller artırılmalı, eğitim dediğimiz olgu yaşama geçirilmeli ve bu soruna köklü çözüm bulunmalı diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP, DEM PARTİ ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)