GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:57
Tarih:13.02.2025

HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ata binip Üsküdar'ı geçtikten sonra ülkeyi tek başına yönetme hırsına kapıldı. Hırsı boyunu da aştı, "Ekonominin sorumlusu benim, ben." dedikten sonra ekonomiyi batırdı. Ülkede ekonominin gidişatından şikâyetçi olmayan kimse kalmadı; işçi şikâyetçi, köylü şikâyetçi, patron şikâyetçi, çalışan şikâyetçi, en sonunda nihayet -yeni açıklandı- TÜSİAD da şikâyetçi. TÜSİAD "Bugünkü endişe ve güvensizlik ortamı ülkenin faydasına değildir ."diyor; o bile şikâyetçi.

Recep Tayyip Erdoğan ekonomiden sonra ülkeyi her alanda tek başına yönetme hırsına kapıldığından, ondan sonra da hukuku bitirdi, hukuku yerle bir etti, ülkede hukuk diye bir şey kalmadı. Yasaları çiğnemek için, Anayasa'yı tanımamak için çıkardığı kararnamelerle ülkeyi yönetmeye niyetlendi ancak 15 üyesinin 13'ünü de kendisinin atadığı Anayasa Mahkemesi bile "Bu kadar da keyfîlik olmaz." dedi, çıkardığı kararnamelerin neredeyse yarısından fazlasını tek tek iptal etti ve "Bu konunun ancak kanunla düzenlenmesi gerekir." dedi. Yine, önümüzde böyle bir kanun teklifi var. Anayasa Mahkemesi "Hâkim ve savcıların meslek içi eğitimleri ancak kanunla düzenlenir." diyerek daha önce Sayın Erdoğan'ın çıkardığı bir kararnameyi iptal etti. Şimdi, bu kanun teklifini görüşüyoruz ama bu kanun teklifini görüşsek de dediğimiz gibi Recep Tayyip Erdoğan kanun dinlemiyor ki. Rahmetli Vatan Şairi Namık Kemal bir şiirinde "95'e Doğru" şiirinde, uzun bir şiirde diyor ki: "Kanun diye, kanun diye kanun tepelendi." Recep Tayyip Erdoğan da "kanun, kanun" diye ülkede ne kanun bıraktı ne Anayasa bıraktı.

Rahmetli Uğur Mumcu bir televizyon programında mizah dergisinden aldığını söyleyerek yaptığı bir alıntıda diyordu ki: "Türk vatandaşı; İsviçre medeni kanununa göre evlenen, İtalyan ceza kanununa göre cezalandırılan, Alman ceza muhakemeleri kanununa göre yargılanan, Fransız idare hukukuna göre idare edilen, İslam hukukuna göre gömülen kişidir." Ancak şimdi geldiğimiz noktada sadece Recep Tayyip Erdoğan'ın keyfî, yazılı olmayan Anayasa'sına göre yönetilen ve Akın Gürlek'in ceza kanununa göre cezalandırılan bir ülke hâline geldik maalesef.

Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; gerek Anayasa Mahkemesi gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi diyor ki: "Siyasiler, kamu gücünü kullananlar, kamu adına karar verenler ve kamu sermayesini istediği gibi kullananlar, kamu maliyesini kullananlar eleştiriye en çok açık olanlar olmalıdırlar. Onlar normal bir vatandaştan çok daha fazla, ağır eleştiriye katlanmalıdırlar hatta bu eleştiri ne kadar ağır olursa olsun, incitici bile olsa buna katlanmak zorundadırlar." Ancak Sayın Erdoğan yönetiminde, ülkede bırakınız eleştiriyi, bir siyasinin rahatsızlanması üzerine "Erken seçimi göreceğini sanmıyorum." diyen bir astrolog bile tutuklandı, içeri atıldı; bırakınız eleştiriyi, bir astrolog bile tahmin etti diye, böyle bir söz söyledi diye tutuklandı, içeri atıldı. Sanatçılar tutuklanıyor, profesörler tutuklanıyor, gazeteciler tutuklanıyor. İktidarın hoşuna gelmeyen şeyler aslında haberdir; bu nedenle, vatandaşın haber alma özgürlüğünü de yok sayıyorlar. Ne suçu var gazetecilerin, ne suçu var Suat Toktaş'ın, ne suçu var bir siyasi partinin Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın? Siyasetçiler de siyasi görüşlerini dile getiremeyeceklerse bu ülke nasıl bir ülke? Daha geçtiğimiz günlerde CHP'ye katıldığı törende Sayın Cumhurbaşkanını ve bu yönetimi eleştirdi diye bir milletvekili -kürsü dokunulmazlığı bile tanınmaksızın- hakkında soruşturma açıldı, böyle bir ülkeye demokratik diyebilir miyiz? Bu ülkede, maalesef, Sayın Cumhurbaşkanı ne demokrasi bıraktı ne ekonomi bıraktı, ülkeyi yaşanamaz hâle getirdi. Bu nedenle de Sayın Cumhurbaşkanına diyoruz ki: Ancak teğmenlere karşı gücünüz yetiyor; her gün Atatürk'e hakaret eden Fatih Tezcan, Furkan Bölükbaşı, Halil Konakçı gibi insanlara neden bir soruşturma açmıyorsunuz? Yoksa "Düşmanımın düşmanı dostumdur." anlayışıyla Atatürk'e olan düşmanlığınızı onlar dile getiriyor diye mi onlara sesiniz çıkmıyor?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Öztürkmen, tamamlayın lütfen.

HASAN ÖZTÜRKMEN (Devamla) - Sayın Başkanım, lütfen, bir dakika daha verin, çok kısa...

Gençler hatırlamayabilirler; 3'üncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar -rahmetli, Allah rahmet eylesin- her sene "Bu kış ülkemize komünizm gelecek." derdi. Yaparsa AKP yapar(!) Komünizm gelmedi ama faşizm geldi.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)