GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:57
Tarih:13.02.2025

SABAHAT ERDOĞAN SARITAŞ (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizleri izleyen değerli halklarımızı ve cezaevlerindeki siyasi tutsakları saygıyla selamlıyorum. Ayrıca iktidarın çeşitli ayak oyunlarıyla yargıyı da alet ettiği kumpaslara ve kayyımlara karşı iradesine sahip çıkan halkımızın direnişini de selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün, burada Siirt halkının iradesine 3'üncü kez yapılan darbeyi, kayyım rejimini ve Adalet Akademisi Kanunu Teklifi kapsamında yargının içine düştüğü hâli konuşacağız.

29 Ocak 2025 sabahı Siirt halkı bir darbeye daha uyandı. Henüz gün ışımadan belediye binasının etrafını saran kolluk güçleri kayyımın emriyle halkın iradesine el koydu. Seçilmiş Belediye Eş Başkanımız Sofya Alağaş geçmiş mesleki faaliyetleri bahane edilerek hukuksuz bir kararla görevinden alındı ve yerine kayyım atandı, bu kararın hukuki hiçbir dayanağı yoktur. Hukukun en temel ilkelerinden biri, bir kişinin geçmişteki mesleki faaliyetlerinden ötürü gelecekteki demokratik yetkilerine engel olunamayacağıdır ancak burada açıkça görüyoruz ki karar, siyasi bir operasyondan ibarettir. Karar dediğime bakmayın, aslında karar zaten çok önceden alınmıştı. Nereden mi biliyoruz? Kayyımın cebine koyduğu Cumhurbaşkanı fotoğrafı ile önceden hazırladığı isimliğinden biliyoruz; utanmadan, sıkılmadan jet hızıyla koltuğa oturup pişkin pişkin medyaya verdiği pozdan hırsızlık, rant, yalan akıyordu.

Değerli arkadaşlar, kayyım uygulamaları demokrasinin ruhuna aykırıdır. Halkın seçimle belirlediği yöneticileri herhangi bir yargı sürecinin tamamlanmasını dahi beklemeden görevden almak halk iradesine darbe vurmaktır. Bu, dünyanın hiçbir ülkesinde kabul edilmeyecek bir uygulamadır. Ancak, bugün ülkemizdeki yargı bağımsızlığı ciddi şekilde zedelendiği için hukuki dayanağı olmayan bu tür kararlar yargı kılıfına sokularak meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır.

Kayyımların atanması sadece halkın iradesini gasbetmekle kalmıyor, aynı zamanda belediyeleri rant kapısı hâline getiriyor. Siirt'e kayyım atandığı ilk günlerde yaşananlar bunun en somut örneğidir. Belediye araçları halkın hizmetinden çekildi, 35 kişi keyfî bir şekilde işten çıkarıldı. Sadece iki gün içinde rantın ve hırsızlığın çarkı o kadar hızlı dönmeye başladı ki inanmayacaksınız. Kayyımların rant sistemi nasıl çalışıyor, Siirt'teki örneğine hep birlikte bakalım: Kayyım belediyeyi işgal ettikten hemen sonra, kendi vali yardımcısını Siirt Belediyesi Personel AŞ'ye atadı başkan olarak, bir de kalkıp Eruh Kaymakamını da ona yardımcı olarak atadı. Yine, Siirt Belediyesi Turizm AŞ'ye de diğer vali yardımcısını başkan olarak atadı. Yani "Ben çift maaş alacağım, aman yardımcılarım bundan eksik kalmasın." diyor. İşte, biz de bu kayyım efendinin yaptığına hırsızlık, rant diyoruz.

Bakın değerli arkadaşlar, 3 dönemdir Siirt halkının iradesi gasbediliyor. Tam sekiz yıldır darbeyle belediyeleri gasbeden kayyımlar, Siirt'e halkın kaynaklarını çalmaktan, çırpmaktan başka, Kürtçe'ye dair tahammülsüzlükten başka ne yaptılar? Onları atayan iktidar bugüne kadar Siirt'te ne yoksulluğa çare buldu ne işsizliğe ne istihdama ne ulaşıma ne tarıma ne eğitime ne sağlığa. Bütün bu başlıklar Siirt halkının yıllardır çözüm beklediği şeyler ancak sizin tek yaptığınız şey, hamaset, rant ve yandaş kayırmak; belediyelere çökme nedeniniz tam olarak da budur.

Değerli arkadaşlar, çok açık bir şekilde görüyor ve yaşıyoruz ki bu iktidar halkın iradesini gasbetmeyi, seçimleri ve seçilmişleri yok saymayı, kayyım sistemini kalıcı hâle getirmeyi bir rejim hâline getirme çabasındadır. Şunu çok iyi bilelim ki eğer itiraz etmezsek, eğer direnmezsek bu baskı hâli, bu kayyımcı zihniyet sadece belediyelerle sınırlı kalmayacaktır; toplumun her alanını tecrit eden iktidar aklı, kendine biat etmeyen, rant devşirmediği her yere kayyım atayacaktır çünkü yıllardır yarattığı hukuksuzluğun bir bumerang gibi dönüp dolaşıp kendisini bulacağını çok iyi biliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.

SABAHAT ERDOĞAN SARITAŞ (Devamla) - Teşekkürler.

Değerli arkadaşlar, burada, üzerinde konuştuğumuz Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi de ne yazık ki bahsettiğimiz adil olma, tarafsız olma, halkın iradesine saygı duyma gibi konulardan bağımsız değildir. Koca adalet sarayları, adalet akademileri kursanız ne kurmasanız ne; içinde adalet olmadıktan sonra ne yapacaksınız adalet akademilerini, adalet saraylarını? Yargı bu hâldeyken adaletin çürütüldüğü, en temel hakların yok sayıldığı bir iklimde kurduğunuz ve bu teklifle şekil vermeye çalıştığınız akademinin ülkeye hakkaniyetli savcılar, hâkimler yetiştireceğine kimseyi inandıramazsınız. İktidarın bugüne kadar kendi menfaati için araçsallaştırdığı, üzerinde dilediğiniz gibi tepindiğiniz hukuk sistemini bu akademiler düzeltemez; en önce yargıya müdahale etmekten vazgeçmelisiniz. Size karşı ses çıkaran herkese yargı eliyle operasyon yapacaksınız, gözaltına alıp tutuklayacaksınız, sonra da bunu akademilerde adalet diye yutturacaksınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SABAHAT ERDOĞAN SARITAŞ (Devamla) - Yok öyle bir dünya! Sizin yaptığınız şey, baskı rejimini hukuk eliyle kalıcılaştırmaktır, sizin bu düzeninizi de halkın vicdanı mahkûm edecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)