Konu: | Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 59 |
Tarih: | 19.02.2025 |
AŞKIN GENÇ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; TÜBİTAK'le ilgili kanun teklifinin 5'inci maddesi hakkında konuşmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Bu maddeyle 278 sayılı Kanun’un 16'ncı maddesine yeni bir ibare eklenerek "ve buna ilişkin esas ve usuller Yönetim Kurulu tarafından belirlenir." ifadesi getirilmek istenmektedir. Görünürde teknik bir düzenleme gibi sunulan bu değişiklik aslında bilimsel özerklik, kurumsal yönetim ve hukukun üstünlüğü açısından ciddi sakıncalar barındırmaktadır. Öncelikle, TÜBİTAK gibi bilimsel çalışmaların desteklenmesi ve yürütülmesinde kritik role sahip bir kurumda yönetim yetkisinin sınırlarının muğlaklaştırılması büyük bir sorundur. TÜBİTAK'ın işleyişine ilişkin esas ve usullerin belirlenmesi gibi önemli bir yetkinin net bir çerçeve olmaksızın sadece Yönetim Kuruluna bırakılması, bilimsel süreçlerin şeffaflığını ve hesap verebilirliğini zedeleyebilecektir. Yönetim Kurulunun bileşimi ve atama süreçleri dikkate alındığında bu yetki kullanımı siyasi etkilere daha açık hâle gelecektir. Daha da önemlisi, bu düzenleme Anayasa Mahkemesinin daha önce iptal ettiği düzenlemelerin farklı bir biçimde yasalaştırılma çabası olarak ne yazık ki görünmektedir. Anayasa Mahkemesi yürütmenin aşırı yetkilendirilmesini ve yasama yetkisinin devredilmesini hukuka aykırı bulmuş ve iptal kararı vermiştir ancak şimdi aynı içerik neredeyse değişmeden kanun teklifi yoluyla Meclis gündemine tekrar taşınmaktadır. Bu durum, hukukun üstünlüğüne ve yasama organının itibarına gölge düşüren bir uygulamadır. Değerli milletvekilleri, teklifin sadece 5'inci maddesi değil, geneli sorunludur. Kanun teklifine bütüncül bir açıdan bakıldığında, aslında yasama organının verimli çalışmasını engelleyen ve yürütmenin yasama üzerindeki kontrolünü pekiştiren bir anlayışın ürünü olduğu net bir şekilde görülmektedir. Bu teklifin en büyük sorunlarından biri, yeni ve özgün bir düzenleme getirmekten ziyade Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği maddeleri yasa yoluyla yeniden yürürlüğe koyma çabasında olmasıdır. Toplam 11 maddelik bu düzenlemenin 8 maddesi Anayasa Mahkemesinin daha önce iptal ettiği düzenlemeleri yeniden yazmak üzerine kuruludur. Meclisin asli görevi Hükûmetin hukuka aykırı düzenlemelerini yasalaştırmak değil bilimsel, ekonomik ve sosyal alanlarda gerçekten ihtiyaç duyulan yasaları üretmektir. Bakınız, ülkemizin sanayisi, teknolojisi, bilim dünyası büyük sorunlarla boğuşurken Sanayi ve Teknoloji Komisyonu bugün burada gerçek reformlar üzerinde değil Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği düzenlemeleri tadil etmek için çalışmaktadır. Bilime ve teknolojiye gerçekten katkı sunacak, TÜBİTAK'ı ve KOSGEB'i daha güçlü, daha etkin hâle getirecek düzenlemeler yapmak yerine, ne yazık ki iktidarın hukuksuzluklarını tamir etmeye zorlanıyoruz. Bu teklifin genel çerçevesine bakıldığında temel sorun şudur: Yasama yetkisi devredilemez bir yetkidir. Ancak bu teklif yürütmeye yeni yetkiler vererek yasama organının etkisini azaltmaktadır, Anayasa Mahkemesinin kararlarını dolaylı yoldan geçersiz kılma girişimidir. Oysa Anayasa Mahkemesi kararları bağlayıcıdır ve bu Meclisin hukuka uygun hareket etmesi gerekmektedir. Teklif sanayi ve teknoloji politikalarının belirlenmesi konusunda liyakat esasına dayalı, özerk ve bilimsel kurulların etkili olmasını sağlamak yerine, yürütmenin inisiyatifini genişletmektedir. Bu, bilimsel ilerlemenin önündeki en büyük tehditlerden biridir. Değerli milletvekilleri, bu yasa teklifi Türkiye'de yasama sürecinin nasıl işlediğine dair aynı zamanda da bir turnusol kâğıdı niteliğindedir. Bu teklif, bilim ve teknoloji geliştirmek için değil yürütmenin kontrolünü arttırmak için hazırlanmış bir metindir. Bu yüzden hem 5'inci maddeye hem de teklifin bütününe karşı çıkıyor, siz değerli milletvekillerini bilimin bağımsızlığını ve hukukun üstünlüğünü savunmaya davet ediyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)