GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:59
Tarih:19.02.2025

MEHMET ZEKİ İRMEZ (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Elbette ki bir ülkenin, bir coğrafyanın gelişmesi, sorunlarına çare araması ve son kertede çatışmasız, barış dolu günler geçirmesinde bilimin, felsefenin önemi çok büyüktür. Bilimi ve felsefeyi yani düşünme ve üretme edimini gerçekleştirirken ana dilinde özgürce üretim yapabilmenin önemi tabii ki daha da büyüktür.

Evet, 21 Şubat, Dünya Ana Dili Günü biliyorsunuz. Bu vesileyle ben tüm halkların ana dilinde özgürce konuşabilmesi, yazabilmesi, düşünüp felsefe yapabilmesi temennisinde bulunuyorum. Maalesef ki 21'inci yüzyılda o çok övünülen teknolojik ilerlemenin ışığında yerkürenin yetmeyip uzayın hedefe konulduğu bugünlerde bizler hâlâ ana dilimizde yani Kürtçe konuşamıyoruz.

Sorsanız "Yasak yok." derler, sorsanız "Herkes dilediği gibi konuşabilir." derler ama konuşma eylemi bu kürsüde gerçekleştiğinde, Mecliste Kürtçe dilinde konuşulduğunda mikrofonlar maalesef susuyor, "bilinmeyen dil" ifadeleri havada uçuşuyor, hele bir de ana dilinde eğitim talebi dile geldi mi burada neredeyse yer yerinden oynuyor. Ama her ne olursa olsun biz hakikati dile getirmekten, siyasal talebimizden asla vazgeçmiyoruz. Ana dilinde konuşmak haktır, ana dilinde eğitim görmek tartışılmaz bir haktır ve biz bu hakkın yaşama geçmesi için yılmadan mücadeleye devam edeceğiz.

Sayın Genel Kurul, sizlere Antep'te günlerdir sermayenin zulmüne, devletin baskısına ve sömürü düzenine karşı mücadele eden Başpınar Organize Sanayi Bölgesi'ndeki işçilerin, emekçilerin mücadelesini aktarmak istiyorum. Ben de oradaydım ve yanlarındaydım. Öncelikle buradan hepsine selam olsun, direnişlerini ve mücadelelerini saygıyla selamlıyorum. AKP iktidarının yarattığı, müsebbibi olduğu ekonomik kriz işçileri ve emekçileri bir anafor gibi maalesef içine çekiyor. Bu darboğazdan kurtulmak, enflasyonla savaşmak, vergi yükünün altında ezilmeden yaşama tutunmak hiç de kolay bir şey değil. Tabii, patron ve sermayedar AKP'liler bu durumun farkında değildir. Biz anlatalım kendilerine: Türkiye'nin dört bir köşesinden grev ve ekmek kavgası haberleri geliyor. İşçiler haklarını arıyor, insanca onurlu bir yaşam için mücadele ediyor. Antep'te günlerdir Başpınar Organize Sanayi Bölgesi'nde 20 ayrı fabrikada çalışan 2 bine yakın işçi direnişte. Tekstil ve metal sektörlerinde çalışan işçiler mevcut maaşlarının yetersiz olduğunu, geçinemediklerini ve çocuklarına bakamadıklarını söylüyor; emeklerinin karşılığını alamadıklarını, sömürüldüklerini haykırıyor; kimseden yardım dilenmiyorlar, kimseden lütuf beklemiyorlar, sadece hakları olanı istiyorlar ve direniyorlar. Peki, kime karşı? Gözünü kâr hırsı bürümüş, daha fazla para kazanmaktan, daha fazla sömürmekten başka bir şey bilmeyen patronlara, çeteleşmiş sermaye düzenine karşı; sermayeyle kol kola girmiş, sermayeye dost olan, yandaş olan, arka çıkan bu iktidara karşı; halkın, haklının yanında değil, patronun safında yer tutan devlet kurumlarına, Antep Valiliğine karşı; direniş çadırlarına saldıran, sökmeye çalışan polise karşı; eylem ve etkinlik yapmalarını engelleyen yasak kararına karşı direniyorlar.

Bu mücadele sadece ücret zammı anlaşmazlığı değildir. Mesele insanca yaşamdır; emeğin, adaletin ve hakkın tecelli etmesidir. Bu mücadele sadece elbette ki kapitalizmin vahşiliğine boyun eğmek istemeyenlerin haklı direnişidir. AKP iktidarı patronların sözünü tabii ki dinledi "Bir dediğiniz iki olmaz." dedi. Hatta o patronlar bu Meclis çatısının altında yüzleri kızarmadan bulunuyorlar. Yargı da gerekli talimatı verdi ve ne yaptı?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, devam edin.

MEHMET ZEKİ İRMEZ (Devamla) - Hak mücadelesinde bulunan, sendikal faaliyet yürüten Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mehmet Türkmen'i tutuklattı. Uygulamalarıyla 12 Eylülcü faşist darbeciliğe rahmet okutan bu iktidar, emek mücadelesini tutuklamalarla geriletebileceğini ve hatta bitirebileceğini düşünüyorsa fena hâlde yanılıyordur.

Hem Başpınar işçileri hem de alın teri ve hakkı için mücadeleden geri durmayan tüm işçileri bir kez daha selamlıyor, haklı mücadeleleri için bizlerin de kesintisiz mücadele edeceğini bildirmek istiyorum. "..."(*) (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)