GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:59
Tarih:19.02.2025

CEYLAN AKÇA CUPOLO (Diyarbakır) - Sayın Başkan, Kıymetli Başkan, saygıdeğer milletvekilleri ve bu oturum boyunca hiçbir şeye ikna olmayan çok kıymetli Komisyon üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum, aynı zamanda turuncu koltukları da saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama, aslında bu maddeye konu olan kişisel verilerin korunması üzerinden bir çerçeve kurarak devam etmek isterim. Yakın zamanda Münih'te 61'incisi düzenlenen yani her yıl düzenlenen bir güvenlik konferansı yapıldı, 14-16 Şubat tarihleri arasında. Bu konferansta ABD Başkan Yardımcısı JD Vance herkesi şoke eden bir konuşma yaptı yani en azından Avrupalı liderleri şoke eden bir konuşma yaptı ve orada Cambridge Analytica skandalına yani seçmenin manipüle edildiği skandala atıf yaparak "Eğer demokrasiniz birkaç yüz bin dolarlık dijital reklamla yerle yeksan ediliyorsa zaten başından beri o bir demokrasi değildir." dedi ve seçmenin verilerini kullanarak onların manipüle edilmesinin aslında demokratik ilkelere bir saldırı olmadığını iddia etti. Zaten Vance'i ve Trump'ı yönetime getiren anlayış, oligarşik teknokratların uzlaşısıyla oluşan yani oligarşi uzlaşısıyla oluşan bir yönetimdi. Dünyada böyle bir artış var, her yerde teknootokratların, teknoloji oligarşlarının bir yükselişi var. Bir yandan Jeff Bezos, alışveriş verilerimize bakarak, neyi ne zaman aldığımıza bakarak davranışlarımızı inceliyor; diğer yandan Elon Musk, X üzerinden yaptığımız paylaşımlardan siyasi eğilimlerimizi görüyor; Mark Zuckerberg, işte, kaç tane fotoğrafa tıkladığımızı görüyor ve bütün bunlarla bizleri manipüle ediyorlar. Hâliyle, kişisel veriler ve kişisel verilerin meta, data olarak kullanılarak kişilerin manipüle edilmesi için kullanılması oldukça ciddiye alınması gereken ve devletler tarafından da her zaman gündemin en başında tutulması gereken konulardan biri.

Türkiye'de bu konu çok önemli. Neden? Aslına bakarsanız, bu Komisyonda bulunan milletvekillerinin bile, e-nabız ve e-devlet skandalından yani sızıntısından sonra şu an hepsinin idrar test sonuçları internette geziyor. Gerekli parayı veren bir kişi; soy ağacınıza bakabilir, nüfus kayıt örneğinize bakabilir, kaç defa evlendiğinize bakabilir, ev adresinize bakabilir, kaç defa yurt dışına çıktığınıza bakabilir, sizinle ilgili her şeyi öğrenebilir. Hâliyle demokrasimiz kişisel verilerimiz korunmadığında alaşağı edilebilecek hassasiyettedir, ona çok dikkatli bakmak gerekmektedir.

Ortalama bir Türkiye vatandaşı e-devlet gibi bir sızıntının kabul edilmediği bir noktada, bir "web" sitesine girdiğinde önüne çıkan "çerezleri kabul et" veya "çerezlere bak" seçeneğine baktığında "Niye çereze bakayım ki? Devlet zaten çerezi benim için kabul etmiş ve benim verimi satışa açık hâle getirmiş." diye düşünüyor.

9'uncu maddeye yani şu an üzerinde konuştuğum maddeye konu olan 20'nci maddede diyor ki: "Herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz." Yani şu an buraya çıktım, cebimde çipi sürekli dökülen bir tane T.C. kimlik kartım var -galiba bölgesel eşitsizlik çipime de yansıyor- bu kimlik kartı bana diyor ki: "Senin 20'nci madde sebebiyle, Anayasa 20'nci madde sebebiyle özel hayatının gizliliği hakkın var ve ben bunu koruyacağım." Hâliyle hem bu maddede hem de bütün bu sızıntılarda, bu sızıntılarla ilgili hesap verme konularında bu iktidarın bir harekete geçme mecburiyeti vardır.

Neyi talep ediyoruz bu bağlamda, kişisel veriler bağlamında? Kurumsal koruma mekanizmalarının oluşması gerektiğini söylüyoruz. Madde de bunu söylüyor zaten; TÜBİTAK'ın, KOSGEB'in talep ettiği bu üreticilerin, işletmecilerin verilerinin öyle keyfekeder bir şekilde toplanamayacağını söylüyor. Yine, hesap vermekten bahsediyorduk; "E-devletin verileri sızmadı." diyor, ben şimdi 250 lira verip burada oturan her bir kişinin her bir bilgisini öğrenebilirim, bunu kanıtlayabilirim. O yüzden hesap verilmesini burada talep ediyoruz ve evrensel üst standartların korunmasını ve bunların talep edilmesini, bu Meclisin sürekli olarak talep etmesi gerektiğini, muhalefet veya iktidar demeksizin talep etmesi gerektiğini söylüyoruz.

Bir dahaki sefere merdivenlerden yukarı çıktığınızda, belki üst katınızda oturan Kürt komşunuza rastladığınızda ona ne diyeceğinizi bilemezseniz "İyi geceler." demek için size "..."(*) demeyi öğretiyorum.

Aynı zamanda, yakın zamanda bir sağlık sorunu yaşayan Sayın Devlet Bahçeli'ye de "..."(*) diyorum.

İyi geceler diliyorum. (DEM PARTİ ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)