Konu: | YENİ YOL Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 61 |
Tarih: | 26.02.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milletvekillerinin başka siyasi partilere geçişinin psikolojik, sosyal, ekonomik ve siyasal sebeplerinin irdelenmesi, Siyasi Partiler Kanunu olmak üzere gerekli yasal düzenlemelerin gözden geçirilmesi hakkında bir araştırma önergesi verdik. Araştırma önergemiz üzerine sizlerin huzurunuzdayım.
Değerli milletvekilleri, 2017 tarihindeki Anayasa değişikliğinin ardından hayata geçirilen Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ekonomik büyümenin ivme kazanacağı, daha itibarlı bir Meclis, daha güçlü bir hükûmet, daha etkin, bağımsız ve güçlü bir yargıya kavuşacağımız vadedilmişti. Kuvvetler ayrılığının daha sağlıklı uygulanması sağlanacaktı, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle bürokratik engeller kalkacak, kararlar hızlı ve etkili bir şekilde alınacaktı. Siyasi parti gruplarının ve parti mensubiyeti olan ya da olmayan her bir milletvekilinin yasama ve denetleme görevlerini özgün bir şekilde yerine getirecekleri ifade edilmiş, milletvekillerinin kendisini Parlamentoya gönderen seçmenlerinin hak ve hukukunu korumak ve bu manada onların iradesine saygılı olmak adına karar alma süreçlerinde daha etkin rol alacağı belirtilmiş, esasen vadedilmişti.
Son dönemde hız kazanan milletvekili transferleri, Türk siyasi hayatının marazi uygulamalarından biri olarak her dönem tartışma konusu olarak gündemimize gelmiştir. Kurumsal siyasetin özellikle toplumsal siyaset nazarında güven kaybına uğramasının başlıca nedenlerinden biri, maalesef, seçildikleri partilerinden istifa ederek başta iktidar partisi olmak üzere farklı siyasi partilere geçiş yapan milletvekillerinin bu tavırlarıdır. Kamuoyunun dikkatle takip ettiği söz konusu bu durumun Türkiye Büyük Millet Meclisi ve siyasi partiler nezdinde Türk siyasetinde güven erozyonuna neden olduğu, seçmen iradesinin bu manada gasbedildiği algısı ve saygınlığının da ivme kaybettiği gözlerden kaçmamaktadır.
Milletvekilleri seçildikleri ve üyesi oldukları siyasi partilerin program, söylem, fikir ve vaatlerini anlatarak vatandaşları ikna etmekte, onlardan oy istemekte ve bu minvalde söz vermektedirler ve fakat seçmenlerinin iradesiyle seçilen bazı milletvekilleri tüm bu söz ve vaatlerine rağmen bir süre sonra seçmenlerine ve çatısı altında Parlamentoya girdikleri partilerine herhangi bir açıklama ve izah yapmadan farklı siyasi partilere geçiş yapmaktadırlar. Yerinde ve zamanında yapılmayan tutarlı izah ve fikir değişikliklerinin maddi ve siyasi ikbal vaatlerinden kaynaklandığı söylentilerini de ortaya çıkarmaktadır. Medyaya yansıyan mal varlıklarındaki izahı kabil olmayan değişiklikler de bu algıları güçlendirmektedir.
AK PARTİ Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan geçmiş dönemlerde bu tür milletvekili transferleriyle ilgili olarak şöyle söylüyordu... Hakan Şükür Adalet ve Kalkınma Partisinden ayrıldığı zaman gazeteciler bunu sormuşlardı, şöyle demişti: "Hakan Şükür partimizden ayrılabilir, bağımsız gelmedi ki kendisinin milletvekilliğinden de istifa etmesi gerekir." Şimdi niye transfer ediyorsunuz bu milletvekillerini? Dün böyle söylüyorsunuz, bugün de bu şekilde bir icraatta bulunuyorsunuz. "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz." deniliyordu ya, Sayın Erdoğan da çok sık söyler bu lafı. "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz." diyerek... Demek ki laflarına bakmayacağız, işlerine bakacağız; ayinesi iştir... Dün başka söyleyecekler, bugün başka! Bir de Demirel'e "'Dün dündür, bugün bugündür.' diyerek sesleniyor." diyorlardı. Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı "Dün dündür, bugün de bugündür." diyerek âdeta ağam bizimle eğleniyor diyeceğim.
"Bir insan, bir partinin bayrağı altında seçime giriyorsa o partiyle beraber hareket eder, ayrılıyorsa da dürüstçe milletvekilliğinden de ayrılır; olması gereken budur." şeklinde karşılık vermişti değil mi Sayın Erdoğan? Ardından, yaşamakta olduğumuz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ülkenin yönetim sistemi tamamen değiştirilmiş, yeni dönemde milletvekillerinin yasama ve denetleme faaliyetlerini daha etkin ve sonuç odaklı yerine getireceği, siyasi parti gruplarının yasama çalışmalarında parlamenter sisteme göre daha güçlü ve etkin olacağı söylenmişti.
Sayın milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçerken halkımıza vadedilenlerin başında güya koalisyon yönetimleri başta olmak üzere -tırnak içinde- parlamenter sistemin marazlı yanlarının yeni dönemde ayak bağı olmayacağı, millet iradesinin tam ve kâmil manada temsil edileceği ve milletvekillerinin bu konuda özgün ve söz konusu iradeyle örtüşen politikaların takipçisi olacağı ifade edilmişti.
Değerli milletvekilleri, Güneş Motel alışkanlıklarının postmodern versiyonlarını kör göze sokar gibi yaşatan AK PARTİ iktidarı sanırım "Yıkılmadık, ayaktayız." mesajı vermek için zorlama transferlerle göz boyamaya çalışıyor.
Bakınız, burada, Sayın Erdoğan'ın yukarıda bir örneğini verdiğim "Dün şöyle dedi, bugün tam tersini yapıyor." argümanlarını tekrarlayacak değilim, zaten bunun bir faydası da yok artık çünkü muhatap olduğumuz siyasi anlayış asla sorumluluk almayan, her yaptığı iş ve uygulamada bir hikmet olduğuna inanmamızı isteyen, dünyanın belki de en pragmatik ve oportünist zihniyetinin bir yansımasıdır. Dolayısıyla bizim bu saatten sonra muhatabımız bu iktidar ve zihniyeti değil, sağduyusuna ve ferasetine inandığımız aziz milletimizdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdağ, lütfen tamamlayın.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Siyasi etik, ahlak kuralları ve teamüllere uymayan benzer davranışları pervasızca sergileyen bu milletvekilleri ile bunlara kucak ve makam açan partiler, maalesef, kısa günün kârı olarak gördükleri bu uygulamalarla tarihe, millî iradeye, halkımızın umut ve güven duygularına ihanet etmektedirler.
Türkiye'nin bir Anayasa değişikliğine ihtiyacı var mıdır? Vardır ama bu zihniyet yapamaz. Ama Türkiye'nin bir Siyasi Partiler Kanunu'na ihtiyacı vardır, Siyasi Partiler Kanunu'nu değiştirelim. Gelin, hâkim teminatlı üyeler partilere üye olsunlar, insanlar üye olsunlar; iki, hâkim teminatlı üyeler sandığa gitsinler, milletvekili adaylarını belirlesinler; üç, aynı zamanda tercihli seçim sistemi meydana getirelim; -1991 yılında Özal yapmıştı- dört, daraltılmış dar bölge seçim sistemiyle beraber, liderlerin dediği değil, partilerden genel merkezlerin dediği değil, milletin dediğini seçebilmenin yollarını araştıralım, aksi takdirde, liderlerin dediğini yaparsak, yapmaya devam edersek Türk siyasi hayatı ciddi şekilde itibar kaybedecek ve de bu itibar kaybıyla beraber de irtifa kaybedecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Milletvekilleriyle ilgili son bir söz olarak şunu söylüyorum: Milletvekilleriyle ve Parlamentoyla ilgili Türkiye'de çok kötü bir algı vardır. "Bu milletvekilleri söz verirse yerine getirmez, söylerse yalan söyler; vaatlerine de ihanet ederler, emanete de ihanet ederler." diye bir algı var. Bu algıyı değiştirmenin yolu Siyasi Partiler Kanunu'nu değiştirmekten geçer; aksi takdirde, bade harabül Basra diyeceğiz, millet iradesi hiçbir zaman burada tecelli etmeyecek ve de burada, açık ve net söylüyorum, millet de bize asla ve asla güvenilir insan olarak bakmayacak diyorum.
Önergemize inşallah her biriniz cevap vereceksiniz, "evet" oyu vereceksiniz diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)