GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DIŞ POLİTİKADAKİ GELİŞMELERİN TÜRKİYE?YE YANSIMALARINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:2
Birleşim:30
Tarih:07.12.2011

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum, esselamu aleyküm.

Sevgili arkadaşlar, bugün dış politika üzerine konuşacağım. Son dönemlerde Hükûmetimiz bütün bir Orta Doğu'da çok aktif bir çalışma ve ilgi içerisinde. Tabii ki bu, büyümekte olan, tarihî geçmişi olan, kültürel bir geçmişi olan, dinamikleri olan bir ülke için sevindirici bir şey; bu hepimizi memnun eder, Türkiye ne kadar etkili olursa, ne kadar müdahil olabilirse bunlar sevindirici şeyler. Ancak şunu söylüyorum: Bugün bütün bir Orta Doğu, bütün bir Kuzey Afrika, bütün bir bölge yeniden dizayn ediliyor; ekonomik olarak, kültürel olarak, siyasi olarak yeni bir yapılanma söz konusu. Acaba Hükûmetimizin, iktidarımızın ve topyekûn devletimizin bu konuda bir projesi var mı? Bu sorunların çözümüyle ilgili bir master plan yapıldı mı? Yapıldıysa bu konuda neden bizlere bir bilgi verilmiyor, başta Türkiye Büyük Millet Meclis olmak üzere neden kamuoyu bilgilendirilmiyor? Bugün Orta Doğu'da yüzlerce yıl geriye, hatta bir kısmı bin, 1400, 2000 yıl geriye kadar dayanan dinî, mezhebî, etnik ve ekonomik problemler var, sorunlar var. Mezhebî sorunlar Irak'ta, Suriye'de ve diğer bölgelerde can yakıcı, can alıcı bir noktada. Tüm bu konular çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni Orta Doğu projesi nedir? Sayın Dışişleri Bakanı 62 sefer sadece Suriye'ye gittiğini söylüyor. Peki, bu proje çerçevesinde siz Hama katliamıyla ilgili, on binlerce Müslüman'ın havadan bombalanarak öldürülmeleriyle ilgili bir girişimde, bir mütalaada, bir müzakerede bulundunuz mu? Suriye'de hâlâ kimlik cüzdanları ve vatandaşlık hakları bile olmayan Kürtlerle ilgili bir girişiminiz oldu mu? Olduysa neden bu son üç ayda bu işler bu kadar karmakarışık oldu? Bundan evvel hiçbir açıklama ve beyanatta bulunmadınız. Kısaca şunu söylemek istiyorum: Kendiniz adına mı Orta Doğu'da varsınız yoksa uluslararası güçler adına dün "Libya'da NATO'nun ne işi var?" dedikten on gün sonra gemilerinizi Libya'ya yolladığınız gibi bir başka rol içinde misiniz? Eğer böyle bir durum varsa bu bizi gerçekten üzer.

İkincisi: Orta Doğu'nun çok karmaşık, etnik, dinî, mezhebî ve ekonomik sorunlarına müdahale ederken kendi ülkenizle ilgili, Türkiye'yle ilgili projeniz ne? Ziya Paşa'nın çok meşhur bir sözü var: "Onlar ki laf ile verir dünyaya nizamat/Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde." Biz kendi hanemizdeki, Türkiye'deki ayıpları düzeltebildik mi, çözebildik mi?

Bir diğer konu: Orta Doğu'da bu çalışmaları yaparken Sayın Başbakan laiklik propagandası yaptı. Türkiye Cumhuriyeti de laik ve demokratik bir hukuk devleti olarak tarif ediliyor. Bunda yadırganacak bir şey yok. Ama yıllarca "Tekbir, Allahuekber!" diye siyaset sahnesinde boy göstereceksiniz, siyasete gireceksiniz, ondan sonra da, Kemalistlerin anlatamadığı, Baas Partisinin anlatamadığı, Cemal Abdülnasır'ın anlatamadığı laikliği anlatacaksınız! Peki, Türkiye'de dinin hâlâ devletin kontrolünde olduğunu, cemevlerinin açık olmadığını, Şafii mezhebiyle ilgili bir çalışmanın Diyanette yapılmadığını, yapılamadığını ve hâlâ orduevlerinde Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan da dâhil örtülü eşleriyle bir çay bile içilemediğini de Orta Doğu'da söylediniz mi?

Sevgili arkadaşlar, bu projeleri doğru düzgün, ciddi bir şekilde düşünmek lazım. Fransız jakobenliği mi, Anglosakson laikliği mi, Müslüman demokratlık mı, bütün bunların dört dörtlük bir proje içerisinde değerlendirilmesi lazım ve ondan sonra dünyaya örnek olacak, Türkiye'yi büyütecek, bölgesel bir güç hâline getirecek projelerin peşinde olmak lazım. Bunun için de önce demokratik bir Türkiye projesinin dört dörtlük ortaya konulması lazım; cemevlerinin açılmasından tutun Diyanetin yeniden yapılandırılmasından tutun, Şafii mezhebinin Diyanet bünyesinde Alevilikle beraber anlatılmasından ve uygulamalarından tutun, Kürt meselesinin çözümüne kadar bir demokratik projenizin olması lazım. Bu çerçevedeki bütün gelişmeler olumlu olur ama yoksa hiçbir anlamı yok.

Saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tan.