| Konu: | YENİ YOL Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 05.03.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA SEMA SİLKİN ÜN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; enflasyon, faiz, borç ve ahlak, bunlar kan kardeşler, ilk 3'ü varsa ahlaki yozlaşmayı engellemek mümkün olmuyor. Hangi eğitim programını uygularsanız uygulayın, hangi dine, hangi felsefeye sarılırsanız sarılın, enflasyon, faiz, borç sarmalı yozlaşmayı katmerleştiriyor. Çeteler, uyuşturucu, illegal hayatlar gencecik nesilleri kuşatıyor, geleceğimizi mahvediyor. Dillere pelesenk ettiğiniz beka sorunu da tehdidi de tam bu noktada ortaya çıkıyor. Maalesef, 2017'den sonra altı yıl boyunca enflasyon, faiz, kur sarmalı içinde her 3'üne de tavan yaptırarak hem ülke darboğaza sokuldu hem vatandaşın cebi, sofrası tarumar edildi hem de ülkeyi bir müsilaj ağı gibi saran toplumsal yozlaşma katmerleşti. Öyle ağır bir kriz ki iki yıldır enflasyonla mücadele kaplumbağa hızıyla gerçekleşiyor. Öyle büyük bir yük ki kriz çalmadık vatandaş kapısı bırakmıyor. Bakın, sadece son iki haftada yasal takibe düşen tüketici kredisi borcu 3,2 milyar liraya, kredi kartı borcu 3,6 milyar liraya yükseldi. Yılbaşından bu yana yasal takibe düşen toplam batık kredi miktarı 328 milyara fırladı, geçen yıla göre yüzde 70 oranında artmış demek bu. Bireysel kredisini ödeyemeyen, yasal takibe düşenler geçen yıla göre yüzde 56 arttı, 303 bin kişi oldular. Karşılıksız çek senet tutarları yüzde 250 artış gösterdi. İstanbul'da kredi kartı sahiplerinin yarıdan fazlası borcunun tamamını ödeyemiyor, yüzde 35'i de asgarisinden ödeyebiliyor ancak. İcradaki dosya sayısı yüzde 14 arttı; bu, 22,5 milyon icra dosyası demek arkadaşlar, icralık olmayan hanemiz yok demektir.
Değerli milletvekilleri, "kredi" adı altında geri ödemesiz hibe verdiğiniz medya kuruluşları belki bunları yazmıyordur ama ekonominin gündemi şöyle: Takipteki krediler artıyor, kredi kartı kullanımı yükseliyor, ödeme oranları düşüyor. Konkordato ilanları rekor kırıyor, iflas eden şirketlerin sayısı artıyor. Bunlar sadece bir veri değil, bir haber değil, bunlar sönen ocaklar, biten evlilikler, yarım kalan eğitimler demek; bunlar gencin, emeklinin, asgari ücretlinin cebindeki parayla birlikte hayallerinin de yok olması demek.
Ülkede sınıflar arasında öyle bir uçurum oluştu ki tüketim çılgınlığı da bununla beraber geldi. Geçtiğimiz günlerde, bir iktidar yöneticisi sıkılmadan "Vatandaşa zam verirsek enflasyon azar." demişti. Peki, servet transferleriyle, gelir adaletsizlikleriyle azdırdığınız imtiyazlı kesimler ne olacak? Sizin probleminiz ne, biliyor musunuz arkadaşlar? Türkiye'yi etrafınızda öbeklenen 300-400 bin kişiden ibaret zannediyorsunuz. Eğer öyle olmasaydı, millet yokluk içindeyken vereceğiniz üç kuruşu zalimane bir şekilde enflasyon hesaplamalarının içine katmanın utancını yaşardınız; maaşlara doğru düzgün zam vermediğiniz, emekliyi süründürdüğünüz hâlde enflasyonla mücadele edememenin mahcubiyetini yaşardınız.
Esas tüketim çılgınlığı el birliğiyle semirttiğiniz sınıfların elinde gerçekleşiyor. 20 milyar dolarlık ithal mal tüketimi birkaç yılda 52 milyar dolar oldu. Buna karşın, tek derdi geçim olan, ay başını geçirmek için düştüğü denizin içinden kartlara sarılan vatandaşların kullandığı kredi kartı sayısı bir yılda yüzde 9 artarak 130 milyonu geçti. Bakın, bu kredi kartı batağı, beraberindeki borç batağı, uyuşturucu batağına eş değer bir batak. İnşa ettiğiniz veresiye hayatlar insanımızın geleceğinden çalıyor. Takibe düşen dosya sayısından anlaşılacağı üzere de veresiye hayatların da sonunu getirdiniz. İnsanımıza olmayan parayı harcattınız, şimdi de peşlerine düşüp faizin faizini tahsil etmeye çalışıyorsunuz.
Sürünen ve enflasyonu azdırmasın diye maaşlarına yeterli zam yapılmayan geniş kesimler ile fiyata, faize bakmadan tüketen imtiyazlı bir kesim aynı ülkede yaşıyor. Ülke krizde, milyonlar sefalet içinde ama 2021'de ayda 1 milyar dolar olan araba ithalatı bugün 3 milyar dolara yükselmiş yani semirttiğimiz ama enflasyonla ilgili suçlamada aklınıza getirmediğiniz kesimler tüketiyor, faturayı garip gureba ödüyor. 80 milyon insan, o birkaç milyonluk imtiyazlı azınlığa para yetiştirmek için didiniyor ama yine de yetemiyorlar; işin özeti budur arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEMA SİLKİN ÜN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Silkin Ün, lütfen tamamlayın.
SEMA SİLKİN ÜN (Devamla) - Çılgınca tüketen kesim ile acı çeken kesimin aynı yerde yaşamasıdır mesele. Bakın arkadaşlar, bu tabloyu hiçbir ülke kaldıramaz. Vatandaş bu kamburu sırtında taşırken, bu ağır bedeli öderken ne hâllere savruluyor; sizler bunu zannediyorum görmüyorsunuz. Dar gelirli için "kredi kartı" demek; stres demek, kâbus demek. Bu insanlar kredi kartı ekstresini incelemeden otomatik ödeyebilen insanlar değiller; bunlar ekmek parası hesabı yapan, alacaklıya görünmemek için sokak değiştiren insanlar. Onların daha fazla ahını almayın, olmayan parayı faizle ödünç vermeyin, daha fazla vebal almayın, emeklerinin karşılığını verin sadece.
Hiç değilse şu mübarek günde biraz insafa gelin diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)