Konu: | Siber Güvenlik Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 63 |
Tarih: | 05.03.2025 |
EVRİM KARAKOZ (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün yine AKP'nin yasa yapma mantığıyla yapılan bir yasa teklifiyle karşı karşıyayız. Günümüzde mevzuatın ve özellikle Anayasa’nın çok ayrıntılı metin olduğu yönünde eleştiriler olsa da hukuk mantığı içerisinde, AKP iktidarı boyunca hukukun uygulanması ve hukuka uyulması noktasında, belirsizliğin ortadan kaldırılması için yasaların ayrıntılı olması, belirli olması, Anayasa hükümlerine uyması gerektiğini düşünüyorum. Bu yasada maalesef bir belirsizlik var, bu yasada keyfîyete dönmesi muhtemel metinler var, uygulamalar var. Biz diyoruz ki: Bu yasa belirli olmalı, Anayasa'ya uygun olmalı. Bu yasada kişi hak ve özgürlüklerine müdahale var, bu yasada yetki gasbı var, bu yasada Anayasa'ya aykırılık var.
İktidarın kanun yapma süreçlerinde yasama organını tahakküm altına almaya çalıştığını biliyoruz ancak iktidar son zamanlarda yargıyı da tahakküm altına almaya çalışıyor. Cumhuriyet Halk Partisinin iktidar yürüyüşünü engellemek için bugün iktidar tarafından Cumhuriyet Halk Partili siyasetçilere, Cumhuriyet Halk Partili belediyelere siyasi operasyonlar düzenleniyor. (CHP sıralarından alkışlar) Hukuk her bireyi bağlar ancak iktidarın ülkeyi getirdiği nokta da şunu görüyoruz: Eğer siz AKP'li siyasetçiyseniz, AKP'li bürokratsanız, AKP'li belediye başkanıysanız yasadan kaynaklanmayan bir dokunulmazlığa sahipsiniz. Ülke öyle bir noktaya getirilmiştir ki AKP'li siyasetçiler, bürokratlar, belediye başkanları ne sorgulanır ne yargılanır ama bir vatandaş bunları eleştirirse soluğu mahkemelerde alır. (CHP sıralarından alkışlar) Örneğin, ülkede yangın olur, deprem olur, sel olur, maden faciası olur, hatta darbe teşebbüsü olur ama hiçbir AKP'li siyasetçi, hiçbir AKP'li bürokrat yargılanmaz. Örneğin, bir CHP'li belediyede bir iş kazası olsa, bir işçinin, atıyorum, kolunda ufak bir zedelenme olsa Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanı sorgulanır. Yine, belediyelerden örnek verelim, örneğin, AKP'li belediyelerde belediye başkanlarının milyonluk ihalelerde imzası da olsa, kamu zararı da tespit edilse bu belediye başkanları ne sorgulanır ne yargılanır ama Cumhuriyet Halk Partili belediye olduğunda bin liralık doğrudan temin dahi olsa, belediye başkanının talimatı, telkini, bilgisi ve imzası dahi olmasa bizim belediye başkanlarımız sorgulanır ve de yargılanır. Bu bir belediye AKP'li ise belediyeyi borca batırır; vergi borcu, SGK prim borcu tavana ulaşır ama bu borçları CHP'li belediye devraldığında CHP'li belediyelerden SGK borçlarının, vergi borçlarının tahsili için Hükûmet elinden geleni yapar.
Bakın, bu iktidar, ihale mevzuatını delik deşik eder, davet usulüyle milyarlık ihaleler verir yandaşlara, yandaş şirketlere, kamu zararına yol açar ama yargılanmaz ama sorgulanmaz. Bir Cumhuriyet Halk Partili belediye doğrudan temin usulüyle bin liralık alım yapsa, kamu zararı da tespit edilmese bizim belediye başkanımız sorgulanır ve de yargılanır. Evet, bir hukuk devletinde herkes sorgulanmalı, bir hukuk devletinde herkes yargılanmalı ama nasıl yargılanmalı? Sahte, gizli tanıklarla, düzmece belgelerle, siyasi mülahazalarla değil. Hukuk herkese eşit olmalı, yargı da herkese eşit olmalı.
Bakın, bir örnek daha vereyim: Bugün, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı... Hâkimler ve savcılar siyasi partilerden bir yere aday olduklarında istifa ederler ancak sonra mesleğe geri dönemezler. Bunun nedeni nedir? Çünkü bir siyasi partiden aday olduğunda tarafsızlığını ve bağımsızlığını kaybetmiştir. Peki, şu anda İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı daha önce Bakan Yardımcılığı yaptı mı, siyaseten bir taraf tuttu mu, siyasette taraf oldu mu? Sonrasında bu arkadaşı alıyorsunuz, Başsavcı olarak atıyorsunuz. Siyaseten taraf olmuş bir hâkimin, bir savcının objektif davranabileceğine inanıyor musunuz? Biz inanmıyoruz ve görüyoruz da objektif davranmıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Karakoz, lütfen tamamlayın.
EVRİM KARAKOZ (Devamla) - Sayın milletvekilleri, şunu özellikle hatırlatmak istiyorum: 31 Mart seçiminde aziz milletimizin attığı tokadın izi hâlâ duruyor. Siz hiç düşünmüyor musunuz, hiç ders çıkarmıyor musunuz, ağzınızdan "demokrasi" "millî irade" "milletin seçimi" vurguları düşmüyor ama bize oy verdiklerinde millî iradeye saygı göstermiyorsunuz. Yani size oy verirse demokrasi oluyor, millî irade oluyor, size oy vermediğinde, muhalefete oy verdiğinde bunları ağzınıza dahi almıyorsunuz. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Bu, CHP'nin kendi tarifidir.
EVRİM KARAKOZ (Devamla) - Bu hukuk tanımazlığınız, bu keyfiyetiniz, bu mağrurluğunuz ve bu kibriniz ilk genel seçimde bitecek.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Görüşeceğiz, görüşeceğiz!
EVRİM KARAKOZ (Devamla) - Ve Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bu ülkeye hukuk gelecek, adalet gelecek, bolluk gelecek, bereket gelecek, eşitlik gelecek.
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)