Konu: | Siber Güvenlik Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 63 |
Tarih: | 05.03.2025 |
SERKAN SARI (Balıkesir) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Siber Güvenlik Başkanlığıyla ilgili kanun teklifi üzerine söz almış bulunuyorum.
"Cumhurbaşkanlığı ve kurumlarını özelleştirdiniz mi?" diye sorarak konuşmama başlamak istiyorum. Yoksa Cumhurbaşkanlığı anonim şirketi mi kuruluyor, merak ediyor ve bunu size soruyorum. Bundan on yıl önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa Türkiye'yi de öyle yöneteceğim." demişti, bugün geldiğimiz noktada tam da öyle yapıyor. Türkiye'yi anonim şirket hâline çevirmiş ve bunun için gerekli tedbirleri ve önlemleri alma çabasına varmış durumda. Kurduğunuz Siber Güvenlik Başkanlığı âdeta özel bir şirket olmuş durumda. Patronu kim biliyor musunuz? Recep Tayyip Erdoğan. (CHP sıralarından alkışlar) Çünkü kanun teklifinin 10'uncu maddesi öyle söylüyor. Cumhurbaşkanı, çalışacak sözleşmeli personelin ünvanı, sayısı, süresi, ücreti, nitelikleri, görev sorumluluğu, disiplin hükmü, mali, sosyal hakları olmak üzere her şeye kendi başına karar veriyor. Normalde kanunda yazılmış, çerçevesi çizilmiş olmasına rağmen ne yazık ki bu yetkilerin hepsi Cumhurbaşkanının keyfî kararına kalmış durumda. Buraya girecek kişi KPSS puanıyla mı alınacak, üniversitedeki başarısına göre mi karar verilecek, ne yazık ki hiçbir şey belli değil. Yetkiye bakar mısınız? Devlet ciddiyetinden uzak "ben bilirim, ben yaparım" anlayışıyla bir kurum kurmaya çalışıyorsunuz.
Bu düzenleme, kamu yönetim anlayışının temel ilkelerinden biri olan "eşit işe eşit ücret" anlayışına da aykırı. Devlet kurumlarında çalışan personelin maaşı Devlet Memurları Kanunu'yla belirlenirken burada sözleşmeli personele Devlet Memurları Kanunu'nda belirlenen ücretin 5 katı verilecek. Burada çalışacak personele ne kadar ücret verilecek biliyor musunuz? Bugün asgari ücretlinin, emeklinin aldığı ücrete karşılık, kurduğunuz bu düzmece kurumdaki çalışanlara 250 bin lira maaş vereceksiniz. Yazıktır, utanın! (CHP sıralarından alkışlar) Bugün Millî Savunma Bakanlığında, Karayolları Genel Müdürlüğünde, Tarım Bakanlığında, Sağlık Bakanlığında çalışan bilişim mühendisleri, teknisyenler ve benzeri görevi yapan arkadaşlarımız 70-80 bin lira maaşla çalışıyor. Siz aynı işi yapacak, kendi keyfî kararlarınızla belirlediğiniz personele bunun 3 katı maaşı vereceksiniz. Adında "adalet" olan bir parti ama adil değilsiniz çünkü aynı işi yapan kamu çalışanlarımız arasında büyük bir maaş farkı doğuruyorsunuz; iş barışını bozuyorsunuz, kamu hizmetlerindeki eşitlik ilkesine zarar veriyorsunuz. İki farklı çalışan yarattınız ülkede; biri devletin memuru, biri Cumhurbaşkanının memuru. Bunun neresinde adalet var, bunun neresinde vicdan var, soruyorum size. (CHP sıralarından alkışlar) Böyle bir ayrımcılık yapmak devlet varlığını zedeleyecektir. Bu, adaletli bir yönetim değildir. O yüzden, devlet kurumlarındaki gelir adaletini sağlamalıyız, adaletli bir ücret sistemi oluşturmalıyız. Gelin, buradan teklifte bulunuyorum: 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda bir düzenleme yapalım, gerekli düzenlemelerle devlet kurumlarında çalışanlara eşit ücreti verelim. Bu 250 bin liralık maaşı gelin, memurlarımıza; gelin, emeklilerimize; gelin, işçilerimize verelim. Elinizi vicdanınıza koyun. Kendi yandaşınız olduğunda sınır yok, yetki sınırsız, maaşlar sınırsız ama ne yazık ki vatandaş, emekli, emekçi olduğunda para yok, para yok!
Sizden siber vatana kalkan olmaz. 85 milyon vatandaşın kişisel verilerini koruyamayan sizler, nasıl olacak da siber güvenliğimizi sağlayacaksınız? Soruyorum size: Bugüne kadar vatandaşın verilerini koruyamayanlar hangi yüzle siber güvenlikten bahsediyorsunuz? Çıkın, açıklayın burada. Sizin derdiniz vatandaşın güvenliği değil kendi güvenliğiniz, kendi! "Yalan bilgiyle mücadele" adı altında size muhalif olanlara gözdağı vermeye çalışıyorsunuz, vatandaşı susturma çabasındasınız. Sizi eleştirenlerin gerçekleri söylemesini cezalandırmak istiyorsunuz. Türkiye'yi bir hapishaneye çevirmeye çalışıyorsunuz. 2022 yılında çıkardığınız dezenformasyon yasasını hep birlikte yaşadık. "Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçunu koydunuz yasaya ve ondan sonra 4.590 kişiye soruşturma açtınız, 56 gazeteciye dava açtınız, 7 gazeteciyi tutukladınız. Tek derdiniz sizi eleştirenleri susturmak, muhalif kim varsa susturma peşindesiniz. Silivri soğuk olmasına soğuk ama biz adaletin ateşiyle sizin yaratmış olduğunuz o korku imparatorluğunu yıkacağız başınıza.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Sarı, lütfen tamamlayın.
SERKAN SARI (Devamla) - Bu düzenlemeyle verilerin erişimine herhangi bir sınır yok, kurumu denetleyen yok; "burası benim arka bahçem, burada istediğimi yaparım" anlayışı var. Yok öyle bir düzen!
Peki, vatandaşı sizden kim koruyacak? Vatandaş kendini nasıl koruyacak sizden? Siber uzayda veri sızıntısı olmadığı hâlde veri sızıntısı yapılmış gibi bu yönde algı oluşturmak... Bu ne ya! Böyle kanun mu olur? Olmamış da mışmış da muşmuş. Neymiş? Sizi rahatsız eden bir şey varsa "Haydi, tutukla, al içeri." Öyle olursa da böyle olursaymış; yok efendim, hâkim onayı olmadan kanunun yetkiyi verdiği kurum başkanı inisiyatif alarak ne yapacak; gazetecilerin bilgisayarlarına, telefonlarına, arşivlerine el koyacak, hatta tutuklayacak. Yeter ki Cumhurbaşkanı sarayında rahat rahat otursun.
Size son sorum: Neden AKP'lilere dokunulmuyor? Siz hiç CHP'li bir yöneticiye veya muhalif bir siyasetçiye eleştiri yaptı diye hakkında soruşturma açılan, gözaltına alınan bir AKP'li gördünüz mü, soruyorum size. (CHP sıralarından alkışlar)