Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 64 |
Tarih: | 11.03.2025 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlarım.
Bilindiği üzere, hâlen de devam etmekte olan, yakın geçmişte Suriye'de yaşananlar başlı başına bir insanlık dramıdır. Kadınların, çocukların, yaşlıların, gençlerin, hepsinin birden katledildiği ve yakın tarihimizin en vahşi katliamlarından birini maalesef gördük ve yaşadık. Hatay olarak elbette ki bu acıyı en fazla hisseden illerden biriyiz çünkü kendi içimizde yaşayan yaklaşık 400 bin nüfusa sahip Alevi kardeşlerimizin bunlar aynı zamanda akrabaları.
Sayın milletvekilleri, mesele bir yandan insanlık suçuyken diğer yandan da Türkiye'nin millî güvenliğini çok yakından ilgilendirmektedir. Şimdi, olaya baktığımız zaman, bazı kesimlerin daha söze başlarken şunu ifade ettiğini görüyoruz: "Rejim kalıntılarının ve rejim artıklarının Suriye güvenlik güçlerine saldırmasıyla başlayan olaylar." Yani âdeta Suriye güvenlik güçlerini yarım yamalak temize çıkarmaya çalışan bir üslup; bu, yanlış. Olay doğru olabilir ama Türkiye'de de kırk yıldır PKK terörüyle ve illetiyle mücadele eden Türkiye Cumhuriyeti devleti ne zaman askerine saldırıldığı zaman halka saldırmış, halkı katletmiştir? Böyle bir şey var mıdır? Böyle bir devlet olabilir mi? (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, ayrıca, bunlar rejim kalıntısı olabilir, buna katılıyoruz. Peki, Suriye'yi yönetenler neyin kalıntısı? Neyin artığı? (CHP sıralarından alkışlar) Bunlar da kafa kesen, kol kesen IŞİD'in, El Kaide'nin artığı değil mi? (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Olaylara bu açıdan bakmamız gerekiyor. Sonra, millî birliğimizi muhafaza etmek durumundayız, millî bütünlüğümüzü muhafaza etmek durumundayız. Burada yaşanan acılar vatandaşlarımızın akrabalarının acılarıdır, onların acılarına ortak olmalıyız. Bunu yapmak yerine, bazı yazarların, bazı çizerlerin -hepsi değil- Alevi vatandaşlarımıza karşı hakaretamiz sözleriyle muhatap oluyoruz. Bunlar bize üzüntü veriyor. Türk milleti Alevi kardeşlerini kucaklayacaksa bugün kucaklamalıdır. Bugün değilse ne zamandır? İç barış nasıl olur? İç barışı sadece PKK'yla barışta mı arayacağız? Alevi de bizim insanımız değil mi? Onları tahrik etmeye çalışanları kınamakla beraber, onları kucaklamakla karşılamak daha mantıklı, daha insani ve daha millî bir duruş değil mi?
Kıymetli milletvekilleri, son olarak, Alevilerin Müslümanlığını, Hatay Alevilerini, Alevilerin vatanseverliğini yargılayanlara bir tarihî anekdotla cevap vermek istiyorum: 1938 referandumu -burayı iyi dinlemenizi rica ederim- bu referandumda Fransa tebaa yazımına girdi. Daha yazarken "Alevi, Sünni, Hristiyan, Türkmen, Arap" diye yazdı yani bölmeye oradan başladı ve Hatay'ın devlet olabilmesi için ihtiyacımız olan oyu bölmeye çalıştı. Alevi vatandaşlarımıza "Siz Alevi değilsiniz, siz Hristiyan'sınız." dedi, baskı yaptı, vaatler verdi, "Yeter ki kendinizi tebaaya Hristiyan olarak yazdırın." diye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Milletvekili, tamamlayın lütfen.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Teşekkür ederim.
Aleviler bunu kabul etmedi. "Asla, biz elhamdülillah Müslüman'ız ancak Alevi'yiz." dediler ve referandumda Atatürk'ün emriyle Türkiye'den yana oy kullandılar ve Hatay önce devlet oldu, sonra da ana vatana devlet olarak ilhak etti. Yani bunlar borcumuz olan insanlar. Şöyle bir düşünelim: O zaman, bunların Müslümanlığını, bunların vatanseverliğini bugün yargılayanların Fransız'dan ne farkı kaldı? (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
Bu duygu ve düşüncelerle Hükûmetten ricamız, günlük kınamalar değil ağır tedbirlerle bu meseleye el koymasıdır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti, CHP ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)