Konu: | Siber Güvenlik Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 65 |
Tarih: | 12.03.2025 |
HAKAN ŞEREF OLGUN (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Siber Güvenlik Kanunu Teklifi'nin 15'inci maddesi hakkında söz almış bulunmaktayım.
Bu madde ne getiriyor, bakalım: Devlet "siber güvenlik" adı altında mülkiyet hakkına el uzatıyor, hukuku aradan çıkarıyor ve gerekli gördüğünde dijital varlıklara el koymanın yolunu açıyor. Bu, mülkiyet hakkını belirsizleştiren ve keyfî müdahalelere kapı aralayan riskli bir düzenlemedir. Bu maddeyle, müsadere edilen mal veya kazancın Başkanlığa geçici olarak tahsis edilmesi veya bedelsiz devredilmesi öngörülüyor yani bir suç isnadıyla el konulan dijital varlıklar, kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan kamuya devredilebilecek. Bu düzenleme; Anayasa'ya, masumiyet karinesine ve mülkiyet hakkına açıkça aykırıdır. Bu yetkinin sınırı nerede? Hangi mallara el konulacak? Hangi durumlarda tahsis edilecek? Bu mülkiyet devri kim tarafından ve neye göre yapılacak? Ortada ne net bir çerçeve var ne de hesap verebilir bir mekanizma.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifinin imza sahibi milletvekilleri konuşmalarında bu yasayı dijital güvenlik için büyük bir kazanım gibi pazarlıyor. Öyle anlatıyorlar ki sanırsınız interneti yeniden keşfettiler, siber dünyaya çağ atlatıyorlar ama gerçek şu: Bu teklif, güvenliği bahane edip iktidarın dijital alan üzerindeki tahakkümünü pekiştirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Siber saldırıları önleyecek misiniz? Kişisel verilerin çalınmasını engelleyecek misiniz? Veri güvenliği mi artırılıyor? Hayır.
Teklif sahipleri ve iktidar şunu çok iyi bilsin: Bizler hukukun üstünlüğünü savunuyoruz, siz ise hukuku iktidarın üstünlüğüne uydurmaya çalışıyorsunuz. "Bu yasayla vatandaşın kişisel verileri daha güvenli olacak." diyorsunuz. Hadi canım! Eğer devletin elindeki veriler bu kadar güvendeyse geçmişte milyonlarca vatandaşın kimlik bilgileri internete nasıl sızdı? Bankalardaki müşteri bilgilerinin çalındığı haberleri neden gündem oldu? E-devletteki özel bilgilerin ticari amaçlarla satıldığı iddiaları nasıl ortaya çıktı? Eğer gerçekten veri güvenliği sağlanacaksa önce elinizdeki verileri koruyun, sonra vatandaşın verisine nasıl sahip çıktığınızı anlatın.
Değerli milletvekilleri, bir gazeteci canınızı mı sıktı? "Dezenformasyonla mücadele" diyerek hapse atıyorsunuz. Bir belediye başkanını mı istemiyorsunuz? Hemen hakkında bir soruşturma açıp yerine kayyum atıyorsunuz. Devlete yönelik eleştiriler mi yaptınız? Devlete zarar verme bahanesiyle ifadeniz alınır hatta bir sabah eviniz basılır. Örneğin, TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras; haklarında "yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasıyla iddianame hazırlandı. Allah aşkına, bu adamların söylediği hangi şey yanlış? Ne demişler de Türk Ceza Kanunu 217'nci maddeyi ihlal etmişler? Bu suç isnadı nedir arkadaş? Eleştiriyi cezalandıran bir hukuk sistemi mi olur? Tam da bu yasaya karşı söylenen ne varsa bugün tek tek gerçekleşiyor. "Bu yasa, muhalifleri susturmak için kullanılacak." diyenlere "Hayır efendim, yalnızca dezenformasyonu önlüyoruz." diye cevap verdiler. Sonuç: İlk fırsatta, eleştirenleri susturmak için devreye soktular.
Eskiden hukuk kitaplarında "kuvvetler ayrılığı" diye bir kavram vardı ama AKP geldi, o ayrılığı kaldırdı, tüm kuvvetleri tek elde topladı. Yasama artık bir mühür gibi çalışıyor. Bu kanun teklifi komisyonda görüşülmeden hatta Mecliste tek bir maddesi dahi tartışılmadan 8 Ocak 2025'te -Resmî Gazete'de- Cumhurbaşkanlığına bağlı Siber Güvenlik Başkanlığı kurulmuştu yani iktidar, her zamanki alışkanlığıyla Meclisi âdeta bir noter gibi görüp kararı peşinen vermiş. Meclis görüşsün, tartışsın, karar versin diye beklemeye bile tahammülünüz yok çünkü sizin için demokrasi sadece kâğıt üstünde bir prosedürden ibaret.
Bu keyfiyet düzeniniz bir gün son bulacak diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)