Konu: | Siber Güvenlik Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 65 |
Tarih: | 12.03.2025 |
KAMURAN TANHAN (Mardin) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Ben de ekranları başında bizleri izleyen halkımızı ve cezaevlerinde rehin tutulan tüm arkadaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifinin bu maddesiyle yapılan düzenleme, Siber Güvenlik Yasası çerçevesinde ihlallere yönelik cezai ve idari yaptırımları düzenlemektedir. Bu kanun teklifi, yasallık ilkesinin ağır bir biçimde ihlalidir aslında. Yapılan düzenlemeyle özerk olması gereken kurumların tüm faaliyetlerini Başkanlık kendi denetimi altına alabilir ve iş birliği yapmayanlara 16'ncı madde uyarınca ağır yaptırımlar uygulayabilir.
Yine, bu düzenlemede suç ve cezalar belirsizdir. Teklifteki belirsizlik sadece kurumsal yapı ve görevler açısından söz konusu değil, yasanın yeni ihdas ettiği suç ve cezalar da yasallık ilkesini ihlal etmektedir. Suç ve cezaların yasallığı ilkesinin ihlalinin doğrudan kişi özgürlüğünü kısıtlaması potansiyeli karşısında, bu nedenle daha da ağır sonuçlar meydana getireceği açıktır.
Teklifin 16'ncı maddesinde yer alan ağır cezalar yalnızca kişisel hakları değil aynı zamanda temel anayasal güvenceleri de tehdit etmektedir. Özellikle yetki alanı tanımlanmamış denetim mercilerinin talimatlarına uymayan bireylerin cezalandırılmasını öngören maddeler keyfî uygulamalara kapı aralamaktadır.
Teklif aslında ifade özgürlüğünü de tehdit etmektedir; belirsiz, keyfî, baskıcı düzenlemeler içermektedir. Siber Güvenlik Kanunu Teklifi yalnızca kişisel verilerin korunması ve özel hayatın gizliliği konularında değil aynı zamanda ifade özgürlüğü üzerinde de ciddi kısıtlamalar yaratabilecek hükümler içermektedir. Teklifteki hükümler hangi eylemlerin suç olarak düzenlenip düzenlenmediğini açık bir şekilde tarif etmediği gibi, öncelikle yasallık ilkesine aykırıdır. Ancak bunun yanında, ilgili kurallar, Anayasa'yla korunan temel hak ve özgürlükleri ciddi anlamda tehdit etmektedir.
Teklifin 16'ncı maddesinin (5)'inci fıkrası, ifade özgürlüğüne yönelik yeni bir tehdit unsurunu oluşturmakta ve belirsizliklerle dolu, keyfiyete açık bir düzenleme sunmaktadır. Teklifin maddesi "Siber uzayda veri sızıntısı olmadığı halde halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak ya da kurumları veya şahısları hedef almak amacıyla veri sızıntısı yapılmış gibi içerik oluşturanlara veya bu içeriği yayanlara iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir." şeklinde düzenlenmiştir. Bu madde içeriği, daha önce de büyük eleştirilere hedef olan Türk Ceza Kanunu'nun 217'nci maddesinin (A) fıkrasında düzenlenen "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçu ve yasalaşmayan, etki ajanlığı suçlarıyla benzer soruları yeniden gündeme getirmektedir, yeniden gündeme taşımaktadır. Bu tür belirsizlik ve geniş tanımlamalar ifade özgürlüğünü doğrudan etkilemekle kalmayıp bireylerin ve kurumların eleştiri yapma cesaretini de kırmaktadır; özellikle, gazeteciler, sivil toplum kuruluşları ile insan hakları savunucuları gibi toplumun demokratik denetim işlevini yerine getiren gruplar üzerinde caydırıcı bir etki yaratacağı açıktır. Eleştirel görüşün ve kamuyu bilgilendirme hakkının susturulması ve keyfî cezalandırmalar riskiyle karşı karşıyayız. Bu, düzenlemeyi demokratik bir hukuk devleti anlayışıyla bağdaştırmayı imkânsız hâle getirmektedir. Temel hakların korunması için gözden geçirilmesi zorunludur bu yasanın.
Teklifin mevcut hâli, ifade özgürlüğü, kişisel verilerin korunması ve özel hayatın gizliliği gibi demokratik toplumun temel değerlerini ciddi şekilde tehlikeye atmaktadır. Yasa teklifinin içerdiği belirsiz ve keyfî düzenlemelerin, yasal güvencelerden yoksun yetkilerin ve bağımsız denetim mekanizmalarının eksikliğinin bireysel hakları derinden zedeleyeceği açıktır. Ayrıca, kanun teklifinin 16'ncı maddesi, Anayasa’nın 13'üncü, 20'nci, 22'nci, 26'ncı, 28'inci ve 38'inci maddelerine açıkça aykırıdır.
Bu bağlamda, DEM PARTİ olarak şu hususları vurguluyoruz: Yasa teklifi geri çekilmeli ve kapsamlı bir şekilde yeniden ele alınmalıdır. Düzenlemeler, ulusal ve uluslararası hukuka uygun hâle getirilmelidir. Kurumlar, suçlar ve görevler belirsizlikten arındırılmalı, yasanın kapsamına giren her türlü yetki ve tanım Anayasa’nın öngördüğü şekilde öngörülebilir, belirli ve keyfiyete yer bırakmayacak biçimde düzenlenmelidir. Temel hak ve özgürlükleri sınırlandıran hükümlere güçlü güvenceler getirilmelidir. Siber güvenliğin güçlendirilmesi adına atılacak adımlar ifade özgürlüğünü ve diğer temel hakları ihlal etmeyecek şekilde düzenlenmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tanhan, tamamlayın lütfen.
KAMURAN TANHAN (Devamla) - Sonuç olarak bu teklifin mevcut hâliyle yasalaşması demokratik toplum düzenine ve temel insan haklarına ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
12 Mart olması sebebiyle, bundan yirmi bir yıl önce Nusaybin'in karşısında bulunan Kamışlı kentinde meydana gelen ve 29 Kürt kardeşimizin katledilmesinde Baas rejiminin amacı, aslında Kürt kimliğini, onurunu, statüsü için mücadelede eden Kürt halkının özgürlük arayışını bastırmaktı, halkı sindirmekti, teslim almaktı ama bugün görüyoruz ki teslim olmayan, baskı altına alınamayan ve statü sahibi olan Kürt halkını, Rojava halkını bir kez daha selamlıyorum. Katliamda yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)