Konu: | Siber Güvenlik Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 65 |
Tarih: | 12.03.2025 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu ülke çok darbe dönemi gördü, 12 Eylülü gördü ancak 12 Eylüle benzer uygulamalar hâlâ maalesef devam ediyor. 12 Eylülde işkence, kapı kırma, gözaltılar meşhurdu gece sabaha karşı, aynı uygulamalar katmer katmer devam ediyor. Değerli arkadaşlar, bir taraftan anlaşılıyor ki PKK'yla görüşüyorsunuz, hatta Abdullah Öcalan'a "PKK kurucu önderi" diye hitap ediyorsunuz. PKK'yla barış yaparken bir başka düşman yaratıyorsunuz; HDK. Şimdi, geçtiğimiz günlerde cezaevine gittim, hem Bakırköy hem Silivri Cezaevine. Örneğin, geçmişte Emek Partisi Genel Başkanlığını yapmış Ercüment Akdeniz HDK kongresine katıldığı için tutuklanıyor ya da gazeteci Elif Akgül tutuklanıyor ya da Pınar Aydınlar, Ayşe Bengi Çelik gibi isimler tutuklanıyor. Ya, arkadaşlar, Emek Partisinin İstanbul İl Başkanı tutuklanıyor, niye? "HDK kongresine gittin." diye. Bu insanlar bir partiyi temsil ediyor, davetiye geliyor, bazen görüşüne katılıyorsunuz, bazen katılmıyorsunuz, gidiyorsunuz. Ya, bundan dolayı bir tutuklama sebebi olabilir mi? Bakın, PKK'yla barışıyorsunuz, yeni bir düşman yaratıyorsunuz; HDK, "HDK" diye bir örgüt yaratmaya çalışıyorsunuz. AK PARTİ vekillerine, özellikle kadın vekillerine seslenmek istiyorum: Hele bu uygulamalar var ya değerli arkadaşlar, hepinizin başına bir gün gelebilir, hepinizin yakınlarının başına bir gün gelebilir. Bakın, Pınar Aydınlar'ın evi basılıyor sabah sabah beş yirmide, evinde oğlu ile kızı var. "Müsaade edin, kapıyı açayım." diyor. Koçbaşıyla kapıya vuruyorlar, kadını yatırıyorlar antrede, kadının kafasına uzun namlulu silahları dayıyorlar ve oğlunu da çamaşır makinesinin önünde gözaltına almaya çalışıyorlar. Güvenlikli bir sitede oturuyor Pınar Aydınlar. Pınar Aydınlar herkesin tanıdığı bir sanatçı. Hatta bugün görüşmeleri sürdüren Sırrı Süreyya Önder'le beraber 2014'te İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına aday olmuş birisi. Ya, insanda hiç vicdan yok mu? Bakın, kadın pijamalı "Müsaade edin, üzerimi değiştireyim." diyor.
Size söylüyorum Bahadır Bey, size söylüyorum, eğer biraz vicdan varsa size söylüyorum.
Kadın üzerini değiştirmeye çalışıyor, kameralarla kadının yatak odasına giriliyor, kızı üzerini değiştirmeye çalışıyor, yatak odasına kamerayla girilmeye çalışılıyor.
Bir başka uygulama, belki bilirsiniz -biraz mürekkep yalamışlığınız var- Adnan Özyalçıner, 91 yaşında, 91. Kızı Ayşe Bengi Çelik, sinemacı, senarist. Kadın "Bir dakika müsaade edin." diyor, müsaade etmeye fırsat bırakılmadan kadının evine koçbaşıyla kırılarak giriliyor, 91 yaşındaki babasının önünde, âdeta silahlıymış gibi bir muamele yapılarak, yine uzun namlulu silahlarla gözaltına alınıyor. Ne zaman oluyor bu? 2025 Türkiyesinde değerli arkadaşlar. 2025 Türkiyesinde Türkiye âdeta bir faşizm yaşıyor. Bakın, geçmişte bunun örnekleri çok. Bu kürsüde ben çok konuştum, gitmediğim cezaevi kalmadı. FETÖ uygulamalarını eleştirdik ama ondan betersiniz, bakın, FETÖ taktiklerinden betersiniz, onlar hiç olmazsa bir gerekçe buluyordu, sizde o gerekçe de yok; bunu dikkatlerinize sunmak istiyorum değerli arkadaşlar. Maalesef büyük bir faşizmi ülke yaşıyor, darbe uygulamalarından daha beter uygulamalar yaşıyoruz. Hani "28 Şubat" diyorsunuz ya, 28 Şubatı tasvip etmiyoruz ama 28 Şubattan çok daha kötü günler yaşıyor bu memleket, 28 Şubattan çok daha kötü günleri yaşıyor kadınlar. Ben cezaevine gittim arkadaşlar, koşulları kötü. Bırakın koşullarını, bu insanların gözaltına alınması örtülü bir faşizm değil âdeta açık bir faşizmdir arkadaşlar; bunu dikkatinize sunmak istiyorum, lütfen araştırın.
Bir başka konu değerli arkadaşlar, Malatya'yla ilgili birkaç şey söyleyeyim. Bizim Malatya biliyorsunuz deprem bölgesi, Türkiye'deki depremde en çok binasını kaybeden 2'nci il, oransal olarak 1'inci il. Şimdi, Haçova dediğimiz köye TOKİ'ler yapılıyor. Değerli arkadaşlar, vahşi bir uygulama var, taş ocaklarında dinamitler patlatılıyor. Dün akşam yol açmak için dinamit patlatırken bir evin üzerine kayalar dökülüyor değerli arkadaşlar. Uyarıyoruz, maalesef bu uyarıyı ciddiye alan kimse yok. Yine, bu Haçova'nın mülkiyet problemi hâlâ devam ediyor, köyün neredeyse göbeğindeki arazilere, binası olan arazilere maalesef çok küçük paralar teklif edilerek insanların mülkiyet hakları ellerinden alınmaya çalışıyor. Haçova köylüleri maalesef büyük bir mağduriyeti yaşamaya devam ediyor ve maalesef, onların sesini duyan kimse yok, onların sesi olmaya devam edeceğimizi de söylemek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Ağbaba.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, başka bir problem, deprem bölgesine giden varsa, sokağa çıkan varsa, herkesin yüzüne sinmiş bir şey var; yüzüne bakınca hissediyorsunuz, yoksulluk sinmiş. Derin bir yoksullukla Türkiye karşı karşıya, deprem bölgesi bunun 2 katı karşı kaşıya.
Değerli arkadaşlar, bir sorunu daha gündeme getirmek istiyorum. Bakın, depremden sonra, iki yılı aşkın süredir insanlar konteynerde oturuyor. Bakın, bir kadının evine gittim, konteynere gittim, ne zamandan beri çarşıya çıkmadın dedim "Hiç çıkmadım." dedi, "Hiç çıkmadım." dedi. Niye? Çoluk çocuğu var, maalesef sosyalleşmeden uzaklar; maalesef çok sorunlu bir nesil yetişiyor; maalesef ne internet var, çocukların ne oyun parkları var ne konteyner kentlerde geçirecek zamanları var ve çok zor bir dönemi hep beraber yaşıyoruz. Bir büyük yoksulluk var, esnafın durumu kötü. Yine sanayi sitesi var, bizim eski sanayi sitesi; orada büyük bir belirsizlik yaşanmaya devam ediyor.
Bunları gündeme getirmiş oldum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)