Konu: | Siber Güvenlik Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 65 |
Tarih: | 12.03.2025 |
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir ülke düşünün, o ülkede güvenlikçi yasa teklifleri Meclise geliyor, bir geliyor, iki geliyor, üç geliyor ve antidemokratik yasal teklifler kanunlaşıyor. Bir de bir ülke düşünün, güvenlikçi değil de özgürlükçü yasa teklifleri geliyor, onlar yasalaşıyor. Güvenlikçi teklifleri getirmenin amacı nedir? Demek ki o ülkede yoksulluğa çözüm bulunmamış, o ülkede ekmek zor, kazanç zor, iş, aş zor, gençler işsiz, emekli aldığı parayla yaşam koşullarını sağlayamıyor, asgari ücreti ise açlık sınırlarının altında ve o ülkede artık beyin göçü var, başka ülkelere göçüyor. İktidar bu düzeni sürdürmek amacıyla ne yapıyor, güvenlikçi politikalarla birlikte neyi getiriyor? "Cumhurbaşkanı hükûmet sistemi" adı altında yasal düzenlemeler getiriyor. Anayasal hak ve özgürlüklerin kullanılmasını engellemek amacıyla, ifade özgürlüğünü, hak arama özgürlüğünü, barışçı toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkını, basın açıklaması yapma hakkını, örgütlenme hakkını engellemek amacıyla ne yapıyor? İnsanlar toplanmasın, insanlar muhalif tavırlar koymasın, insanlar basını kullanmasın, özgürce hareket etmesin diye yasa teklifleri getiriyor. O ülkeye düşünün, dezenformasyon yasası getiriyor. O ülkeyi düşünün, Seferberlik Yönetmeliği'nde değişiklik yapıyor, terörist olarak ilan ettiği ve lekelenmeme hakkını tanımadığı insanları asker alacağım diye hüküm getiriyor. O ülke düşünün, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 9 maddelik bir yasa teklifiyle -5'i Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen- Devlet Denetleme Kuruluna görevden alma hakkını veriyor. O ülke düşünün, Cumhurbaşkanı tarafından atanan, kendilerinin hiçbir sorumluluğu olmayan, TMSF'den tutun başka birçok kimliğe, kişiye, atanan kişilere ne yetkisi veriyor? Anayasa’nın 7'nci, 9'uncu maddesine göre yargı yetkisi veriyor. İşte, o ülke neresi? O ülke Türkiye arkadaşlar, Türkiye. Nereden diyoruz? Şimdi Churchill demiş ki arkadaşlar, bakınız: "Sabahın beşinde kapı çalındığında gelenin polis değil de sütçü olduğundan emin olunan rejime 'demokrasi' denir." (CHP sıralarından alkışlar) Hangimiz eminiz arkadaşlar? Sabahın köründe şafak operasyonlarıyla muhaliflerin evleri basılıyor, konuşanlar içeri alınıyor. Düşünebiliyor musunuz, cezaevi açılmasından dolayı müjde veren iktidar milletvekilleri var. Aydın'ın en güzel Yörük ocağı olan Çine'ye 4.500 kişilik cezaevi açılıyor. Düşünebiliyor musunuz arkadaşlar, cezaevi açmakla, 492 tane cezaevi açmakla övünen bir iktidarla karşı karşıyayız. Sonra ne oluyor? Millî irade bir kenara itiliyor. Millî irade ne? Vatandaşın sandıkla getirdiği belediyelerde belediye başkanlıklarına kayyum atanıyor, kayyumlar geliyor. Her zaman söylüyorum, AKP iktidarı kayyum iktidarıdır; AKP iktidarı demokrasiye, özgürlüklere karşı iktidardır. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, nereden bakalım? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarına bakalım. Düşünebiliyor musunuz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde adil yargılanma hakkında, güvenlik hakkında, özgürlük hakkında ve ifade özgürlüğünde en çok ihlal kararı verilen ülke Türkiye. Düşünebiliyor musunuz, OECD verilerine göre -bizim üye olduğumuz- yargıya güvende 38 ülke arasında 36'ncı olan ülke Türkiye. Düşünebiliyor musunuz, lekelenmeme hakkını getiren ve çıkıp da 9 tane yargı paketiyle, 4 tane yargı strateji belgesiyle, 2 tane insan hakları eylem planıyla Türkiye'yi bu hâle getiren hangi iktidar? AK PARTİ iktidarı. (CHP sıralarından alkışlar) İnsanların hukuki güvenliğinin olmadığı, can güvenliğinin olmadığı, cezaevi kapılarının muhaliflere açık olduğu iktidara karşı vatandaş ne yapıyor? Direniyor, her yerde direniyor, direnme hakkını kullanıyor, Anayasa'dan kaynaklanan direnme hakkını kullanıyor. Ne kadar cezaevi açsanız dahi ne kadar polis baskınlarıyla, şafak baskınlarıyla susturmaya kalksanız dahi yoksulluğu önleyemediniz, vatandaşı yoksul hâle getirdiniz. Yasakları... Vatandaşın özgürlüklerini kaldırdınız ve yolsuzluklar konusunda da Türkiye dünyada 1'inci ülke hâline geldi. Nerede 3Y'ler? Sayın AK PARTİ'liler nerede 3Y'ler?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bülbül, tamamlayın.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) - Yoksulluk, yasaklar ve yolsuzluk konusunda sizin yirmi üç yılda geldiğiniz nokta Türkiye'nin özgürlüklerinin bittiği nokta. Artık şunu söylemek istiyorum: Sonun geldiği noktada yolun sonu gözüküyor arkadaşlar, yolun sonu gözüküyor. 2028'de veya 2028'nin önünde, gelecek seçimde adaylarımız yargı aparatlarıyla ne kadar engellenirse engellesin Cumhuriyet Halk Partisinin Cumhurbaşkanı adayı kesinlikle o ülkenin Cumhurbaşkanı olacaktır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)