Konu: | 14 Mart Tıp Bayramı’na, zehirli gıda ürünlerine ve gıda sahtekârlıklarına, sözleşmeli fahri Kur'an kursu öğreticilerine ilişkin açıklaması |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 66 |
Tarih: | 13.03.2025 |
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok değerli milletvekilleri, 14 Mart Tıp Bayramı, tüm tıbbiyelilerin yani sağlıkçıların, ebelerin, hemşirelerin, doktorların ve sağlıkta çalışan herkesin gününü kutluyorum.
Ciddi problemlerimiz var "Onlar gitsinler." demekle bu problemler çözülmüyor. "Gitsinler." dedikten sonra da maaşlarına zam yapıldı. Ama gördüğüm bir problemi de söylemek isterim. Dünyanın her yerinde özel hastanelerin sayısı azalırken veya az olurken Türkiye'de özel hastanelerin sayısı çoğalıyor ve devlet hastaneleri sayısı da azalmakta ve bu özel hastanelerin -hatta devlet hastaneleri de dâhil olmak üzere- faturalarının da doğru dürüst kontrol edildiği tahmininde değilim. Bunlarla ilgili olarak ne kadar soru önergesi vermişsek de bunlara hiçbir zaman cevap verilmemiştir. Benim de başıma gelen bir olayı da şimdi burada anlatmak istemem, daha sonra o hastane hakkında da cezai işlem yapılmıştı, Bakanla görüşmüştüm. O nedenle, Türkiye'nin bir denetime ihtiyacı vardır.
İkinci konuya gelince, bir yandan tıbbiyeliler, doktorlar dedik, doktorların maaşlarına zam yapıldı, yapılmalıdır, çok değerli bir meslek. Hâkimlerin maaşlarına zam yapıldı, çok değerli bir meslek. Adalete ihtiyacımız var ve sağlığa ihtiyacımız var. Ama nedense bu doktorları ve hâkimleri yetiştiren veya bizleri yetiştiren öğretim elemanlarının maaşları ise düşük kaldı. Türkiye'de 184 bin öğretim elemanı var, doktorundan doktor öğretim üyesine ve doçentinden profesörüne kadar 184 bin kişi. Peki, bu insanlara değer vermezseniz, bu insanlar doğru ve düzgün bir eğitim anlayışı içerisinde çalışabilirler mi? O zaman da yurt dışına göç başlar, beyin göçü başlar, değerli akademisyenler de yurt dışına gider. Bu sene evimde yazın otururken bir profesör arkadaşım gelmişti "2 çocuğumu gönderdim Amerika Birleşik Devletleri'ne, ben de Muğla Üniversitesinden bugün yarın ayrılıyorum, Amerika Birleşik Devletleri'ne gidiyorum. Bu maaşla geçinilebilir mi? Bu maaşla eğitim öğretim yapılabilir mi, akademisyenlik yapılabilir mi?" ifadesini kullanmıştı. Akademiye ciddi şekilde önem vermemiz gerekmektedir.
Zehirli gıda ürünleri Türkiye'nin ciddi bir problemi değerli arkadaşlar. Şimdi, son bir yılda haberlere konu olan zehirli gıda ve tarım ürünlerinden örnek vereceğim. Bakın, ben bir çiftçiyim, Manisa'da çiftçilik yapıyorum ve açık ve net söylüyorum: Aynı tarlanın ürünleri, aynı tarlada ilaç kullanıyoruz; 9 numara, 10 numara üzümleri Avrupa'ya ihraç ediyoruz; sonra bunlar, başka ürünlerimiz geri gönderiliyor oradan -bu kalemleri saymak isterim ama uzun sürecek- diyorlar ki: "Siz burada çok pestisit kullandınız." Yani ne? "İlaç kullandınız, sağlığa zararlı ilaç." Avrupalılar insanını korurken bunlar Türkiye'ye geri dönüyorlar ve -Bakanlığın söylemiş olduğu gibi de- diyor ki Bakanlık: "Ben bunları imha ettim." Ne kadar inanacağım ben Bakanlığa? İnanmayacağım ki bir bakan çıkıyor "Veriler çalınmamıştır." diyor, ardından diyor ki: "Aa, özür dileriz, çalınmış." "Çok özür dileriz." de demiyor, "Çalınmış bunlar." diyor. Ya, dün başka söylüyorsunuz, bugün başka söylüyorsunuz. Açık ve net söylüyorum: Bazı iade edilen ürünlerin de gümrüklerde ihaleyle verildiğini tespit etmiş durumdayım. Yani bu ürünleri Avrupalı kullanmıyor, Türkiye'de uyanık tüccarlar ve devletin yetkilileri tarafından da bunlar ihale ediliyor, tekrar yeniden bizlere veriliyor değerli arkadaşlar.
Peki, aynı tarlanın 8 numarasını kim yiyor? Biz yiyoruz. Peki, biz bunu yerken, Avrupalılar bunu denetlerken "Burada çok fazla pestisit kullanılmış, ilaç kullanılmış, insan sağlığına zararlı ilaçlar kullanılmış." diyorlar ve kullandırmıyorlarsa biz niye kullandırıyoruz, biz niye denetlemiyoruz? 86 milyonun kabahati ne? Kanser niye çoğaldı, niye hastalıklar çoğalıyor? Bizim çocuklarımız fiziki olarak niye gelişemiyorlar?
Bunlarla ilgili birkaç örnek vermek isterim. Hatay'da, Dubai'ye ihraç edilecek limonlarda yapılan incelemelerde Türkiye'de kullanımı sonlandırılan yasaklı pestisit tespit edildi. Muhafaza altına alınan limonlar imha edildi. Pestisit tartışmaları bitmiyor. Çiftçinin binbir emekle ürettiği gıda ürünleri pestisit tarım zehri oranlarına takıldığı için Türkiye'ye geri iade ediliyor. File marketten alınan Kapya biberi numunesinde olması gerekenden 110 kat fazla yasaklı madde, pestisit tespit edildi. Bulgaristan Türkiye'den limon ve biber alımını durdurdu. Makedonya basınında yer alan habere göre, Bulgaristan Türkiye'den biber ve limon alımlarını pestisit içerdikleri gerekçesiyle durdurdu. CarrefourSA'da dereotunda yüksek oranda pestisit çıktı yani zehir çıktı. Türkiye'deki marketlerden, bir semt pazarından satın aldığı 90 adet domates, salatalık, biber örneğini laboratuvarda analiz ettiren Greenpeace, ürünlerde kullanılması yasak pestisit kalıntısı tespit etti. Rusya nar, narenciye ve biber ithalatını durdurdu. Batı Akdeniz ihracatçılar Birliği Başkanı Ümit Mirza Çavuşoğlu, Rusya'nın Türkiye'den özellikle de bu dönemde, ağırlıklı olarak Antalya'dan yapılan nar, narenciye ve biber ithalatını durdurduğunu açıkladı. Hem biber hem narda ihracatın en yoğun döneminin yaşandığı bu süreçte getirilen bu yasağın üreticiyi zor durumda bırakacağını söyledi. Biber, maydanoz, marul yerken bir kez daha düşünün, en çok bu ürünlerde tespit edildi. Uzmanlar acil olarak uyarıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdağ, buyurun lütfen.
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Artan pestisit, kimyasal zehir kullanımına karşı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Gıda Mühendisleri Odası dâhil olmak üzere bütün odalar, Tarım Bakanlığına çağrıda bulundular. İzmir Şube Başkanı Kırım, Bakanlığın tıpkı taklit, tağşiş listesi gibi pestisit listesi açıklamasını istedi. Yeşil ve Kapya biberi, marul ve maydanozda pestisitin tutunma oranının yüksek olduğunu kaydeden Kırım, temiz olana kadar yıkama, sirke ve karbonatlı suyla yıkamanın pestisiti azaltabileceğini söyledi; bunlar sathi önlemler. Niye bunlara daha önceden tedbir almıyorsunuz? Niye bunları bize yediriyorsunuz? Sen Bakanlık değil misin, Tarım ve Orman Bakanlığı değil misin? Mühendislerin yok mu, uzmanların yok mu, makinen yok mu, cihazların yok mu? Var. Peki, bunlarla ilgili olarak başka neler yapılabilir? Bunlarla ilgili olarak da ihracat yapılırken Türkiye çok ciddi darbe yemektedir. 30 milyar dolar gıda ihracatı yapıyoruz biz, sebze ihracatı yapıyoruz; çok büyük bir rakam bu, bu 30 milyar dolar bundan sonra azalacak ve azaldığı gibi, Batılılar bizden almayacak, Rusya bizden almayacak, Türkiye ciddi şekilde bu ihracattan da zararlı çıkacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdağ, tamamlayalım lütfen.
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Bir diğer husus, yemiş olduğumuz gıdalarla ilgili, bu piyasada satılan gıdalarla ilgili ciddi hileler var. Süt ve süt ürünlerinde gıda sahtekârlıkları, peynirde yapılan sahtekârlık; bozulmaya ve küflenmeye çok yatkın olan peynirler bazı vicdansız üreticiler tarafından eritilip tekrar kalıba dökülerek piyasaya sürülüyor. Niye denetlemiyorsunuz? Ve diğer taraftan yoğurttaki hileler; yoğurt üretiminde kullanılan sütlerin bazıları çiftliklerden çok düşük fiyatlara satın alınmış antibiyotikli sütlerden oluşmaktadır. Antibiyotikli sütlerin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Sütün bozulmasını önlemek için son derece zararlı kimyasallar kullanılmaktadır. Bu kimyasallar vücutta kansere kadar varan sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Tereyağında sahtekârlık yapılıyor; milletimizin "doğal tereyağı" adı altında aldığı bazı ürünlerin içine bitkisel margarinler katılmaktadır. Margarin, kalp ve damar hastalıkları riskini arttıran trans yağlar içermektedir. Ambalaj üzerinde "doğal tereyağı" yazıyor olması ne yazık ki her zaman gerçeği yansıtmamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Son kez efendim...
BAŞKAN - Son kez açıyorum.
Buyurun.
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Vatandaşlarımızın bu konuda bilinçli olması gerekmektedir, vatandaşlar bilinçli olacak ama önce devleti yönetenler bilinçli olacaklar ve insan sağlığına zarar verenlere bunlarla ilgili cezalar artırılacak. Bunların sadece ilan edilmeleri yani "Bunlar şu, şu, şu firmalar, bu sahte gıdaları kullandılar." demek yetmez, bunlara çok ağır cezalar uygulanmalı ve daha öncesinden, bunların yapılmaması için de eğitilmeleri gerekmektedir. Bir diğer husus, salça ve baharatlarda hileler; domates ve biber salçalarına daha kırmızı bir görünüm vermek için gıda boyası eklenmektedir. Aynı zamanda kırmızı toz bibere kiremit tozu veya taş tozu karıştırıldığı tespit edilmiştir. Zeytinyağındaki sahtekârlıklar, ülkemizde "saf zeytinyağı" adı altında satılan bazı ürünlerin içerisine ayçiçeği, pamuk yağı veya kanola yağları ilave edilmekte ve bazı ilaçlarla beraber de bu karışıklığı gidermeye çalışmaktadırlar. Ben Hükûmeti çok acil olarak tedbir almaya davet ediyorum hem ihraç ettiğimiz sebze ve meyvelerle ilgili hem de yemiş olduğumuz tüm gıda ürünleriyle ilgili acil tedbirler alınması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Son cümlenizi alayım lütfen.
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Ama görüyorum ki bu konuda tedbir alınmamakta ve "Saldım çayıra Mevla'm kayıra." diyerek insanlarımızın sağlığı hiçe sayılmaktadır ama insan sağlığı çok önemlidir çünkü önce sağlık gelir, sağlığınız varsa her şeyiniz var demektir.
Anayasa'mız da zaten vatandaşların hükûmetlere ve devlete vermiş olduğu görev gereği "Bunların maddi ve manevi sağlığını temin etmekle görevlidir." diyor; kim görevlidir? "Devleti yönetenler görevlidir." diyor ama gördüğümüz şudur ki sizler bunları görmemezlikten, duymazlıktan geliyorsunuz ve vatandaşlarımız çok ciddi şekilde tehlike altındadır. Bunların üzerinde durulması gerekir.
Son söz olarak da sözleşmeli fahri Kur'an kursu öğreticileri var, KPSS'yle giriyorlar. Aynı zamanda Diyanet İşleri Başkanlığı bunların mesleklerini test ediyor, mesleki bilgilerini ve aynı zamanda mülakata tabi tutuyor. 2018 yılında seçim beyannamesinde söz vermişsiniz "Kadro vereceğiz sizlere." diyerek; 2 defa sözleşmeli imamlara, imam hatiplere kadro vermişsiniz, bunlar 2018 ve 2022 tarihinde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Bu insanlar da bekliyorlar "Bizim kadromuzu verin." diyerek, aynı işi yapıyorlar. Bu noktada da duyarlı olursa Hükûmet...
Teşekkür ederim, saygılar sunuyorum Meclise.