GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YENİ YOL Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:66
Tarih:13.03.2025

YENİ YOL GRUBU ADINA MUSTAFA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bu ülkede çiftçilik yapmak, üretim yapmak artık bir işkence hâline geldi. Üreten, emeğiyle geçinen, hayvancılıkla uğraşan herkes âdeta hayatta kalma mücadelesi veriyor, direniş ortaya koyuyor. Süt üreticisi batıyor, hayvancılık gün geçtikçe kan kaybediyor, Anadolu boşalıyor ama iktidar hiçbir uyarıyı dikkate almıyor; maalesef, görmüyor, duymuyor, konuşmuyor. Peki, bu olanlar karşısında biz susabilir miyiz? Tabii ki hayır çünkü sadece mesele süt değil, mesele et değil; mesele bu ülkenin gıda güvenliği, mesele bu ülkenin geleceğidir. Her zaman söylediğimizi bir kere daha ifade edelim: Tarım artık tam anlamıyla bir millî güvenlik sorunudur. Yıllardır şunu söylüyoruz: Sütü çözemezseniz et sorununu çözemezsiniz; süt üreticisini desteklemezseniz besi meselesini halledemezsiniz, damızlık hayvanınızı koruyamazsınız, kırmızı et üretimini sürdüremezsiniz. Eğer bu hatalı politikalar devam ederse köyler, kasabalar boşalacak; ülkemiz kendi üreticisini değil yabancı üreticiyi desteklemeye devam edecektir. Bugün gelinen nokta ortadadır. 1 Ocak 2025 itibarıyla çiğ süt referans fiyatı 17,15 TL'ye yükseltildi ancak üretici daha döktüğü sütün tahsilatını yapamadan yem fiyatları yükseldi, parite eridi. Önümüzdeki aylarda paritenin nereye gerileyeceği belli değil. Süt endüstrisinin gelişmiş olduğu bölgelerde parite 1,3'e kadar düşerken diğer bölgelerde 1 paritesini bile yakalamak imkânsız hâle geldi. Ulusal Süt Konseyi Yönetmeliği'nde yapılan kısmi değişiklikler üretici lehine sözde iyileştirmeler getirdi ama piyasayı hâlâ büyük sanayiciler belirliyor. Büyük süt işletmeleri süt alımını durduruyor veya azaltıyor, üretici elinde kalan sütü satamıyor, sanayici stok maliyeti yüksek bahanesiyle süt alımını durduruyor. Üretici ile sanayici arasında yapılması zorunlu olan sözleşmeler iptal ediliyor, üretici sahipsiz bırakılıyor. Ve şimdi herkes şu tabloyu görsün: Maliyetlerini karşılayamayan üreticiler daha önce 1 milyondan fazla damızlık hayvanını kesime göndermek zorunda kaldı, bugün de süt ineklerini kesime göndermekten başka çareleri yok. Türkiye'nin en kaliteli çiğ sütü süt mamullerine değil süt tozuna gidiyor. Kırmızı et ihtiyacımızın büyük bir bölümü süt ineklerinin kesilmesiyle karşılanıyordu, şimdi buna bile ihtiyaç duyar hâle geldik. Mevsimsel olarak süt üretimi artsa bile sanayici yüksek stok maliyeti bahanesiyle süt alımı yapmıyor ve şimdi toplumda sıkça konuşulan bir konu var, "İklim kanunu çıkarsa hayvancılık bitecek." deniliyor ama biz diyoruz ki: Böyle giderse iklim kanununa falan gerek kalmayacak, sizin bu politikalarınız zaten hayvancılığı yerle bir edecek. Buradan soruyoruz: Değerli arkadaşlar, bu sektörü bilinçli şekilde çökertmeye mi çalışıyorsunuz? Böyle bir şey varsa bilelim. Bile isteye neden süt üreticisini iflasa sürüklüyorsunuz? Tüketiciyi ithalata mecbur bırakmak kimin işine geliyor? Bu politikalara devam ederseniz bu ülke ithal et olmazsa beslenemeyen bir ülke hâline gelecektir. Peki, çözüm nedir? Çözüm bellidir, basittir ama siyasi bir iradeye ihtiyaç var. Et ve sütte dışa bağımlılığı bitirmek, süt üreticisini desteklemek ve küçük aile işletmelerinin yanında olmak gerekir. Çiğ süt fiyatı en az 1,5 kilogram süt yemine endeksli hâle getirilmelidir. Üreticinin emeği korunmalıdır. Küçük aile işletmeleri göz ardı edilmemeli, teşviklerde öncelikli hâle getirilmelidir. Yağlı tohumlar, özellikle yem için kullanılan soya, aspir gibi ürünlerde dışa bağımlılık sona erdirilmelidir. Yerli ve millî hayvan katkı maddelerinin üretimi teşvik edilmelidir. Ekonomik et üretmek istiyorsak meralarımızı ıslah etmeliyiz. Hayvancılığımızı enerji ve protein açısından zengin kaba yemlerle desteklemeli; yerli melez ırklarımızı Angus, Charolais, Limousine, Hereford gibi et yönü baskın ırklarla melezleyerek et verimi yüksek besi materyali üretmeliyiz.

Bu topraklar bereketini kaybetmiş değil, bu millet üreticisinden vazgeçmiş değil ancak iktidar üreticinin feryadına kulaklarını tıkıyor ama unutmayalım tarlada izi olmayanın sofrada yüzü olmaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen Sayın Kaya.

MUSTAFA KAYA (Devamla) - Teşekkür ederim.

Eğer gerçekten güçlü, kendi kendine yeten bir ülke istiyorsak, önce yanlış tarım ve hayvancılık politikalarını bir kenara bırakıp üretenin yanında durmayı öğrenmeliyiz. Yoksa bugün sütü konuşuyoruz, eti konuşuyoruz, Allah korusun, yarın ekmeği nereden bulacağımızı tartışır hâle geliriz.

Değerli arkadaşlar, bu önergemize sizlerden destek bekliyoruz. Anadolu'daki şu an üreticiler de bu önergeyi yakinen takip ediyor ve buradan çıkacak kararı, alınacak kararları dört gözle bekliyor diyor, önergemize desteğinizi bekliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)