Konu: | YENİ YOL Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 66 |
Tarih: | 13.03.2025 |
CHP GRUBU ADINA ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hayvancılık konusunda çok kere gelip burada anlattıklarımız oldu. Çok dinlendi mi? Hayır, dinlenmedi çünkü dinlenmiş olsa yem ithal, aşı ithal, hayvan ithal, et ithal, süt tozu ithal... Türkiye neredeyse kendi hayvancılığını bıraktı, yurt dışından hayvan getirerek sistemi sürdürmeye çalışıyor. 2010 yılında ilk defa başlamıştı bu hayvan ithalatı, et ithalatı; o günden bu yana 10 milyon hayvan geldi, 11 milyon dolar hayvan için yurt dışına paramız gitti ama sorun çözülmedi.
Şimdi, süt olayına bu kez tersten bakalım, üreticiden değil de raftan geriye doğru gelelim. Bugün nereye giderseniz gidin, rafta -bakıyorsunuz- bir litre süt 44 liradan yukarı. Peki, bu 44 liraya sütün çıktığı yerde üretici kaç liradan bu sütü satıyor? Şu Anadolu illerinin çoğunda şu anda çiğ sütü litre fiyatı 14 liradan veriyorlar. Niye veriyorlar? Küçük aile tipi işletmelerinde 10-20 hayvanı olan hemen sağdığı sütü satmak zorunda çünkü yeterli tankı yok, o sütü satamazsa süt bozulacak. Aracı geliyor, diyor ki: Bana 14 liradan sütü verirsen alırım. Sanayici de ona diyor ki: Sen 15 liradan fatura kes, 14 liradan sütü al, ondan sonra ben de senden bu sütü 17 liradan alayım. Yani Ulusal Süt Konseyinin 17 lira 15 kuruş belirlediği fiyat şu anda küçük aile tipi işletmelerin eriştiği bir fiyat değil ama sanayici bir de ne yapıyor biliyor musunuz? Yemi de benden alacaksınız diyor, sütü kimden aldıysa ona da diyor ki: Yemi benden almazsan senin sütünü almam. Peki, yemin fiyatı duruyor mu? Yemin fiyatı durmuyor, sürekli yeme zam geliyor ve bugün 50 kilo süt yemi 700 liraya satılıyor. Yoncası pahalanıyor, mısır silajı pahalanıyor, pamuk tohumu küspesinden oluşan yem pahalanıyor. Hayvancılık yapan küçük aile tipi işletmeler de stok yapamadıkları için yemlerini büyük işletmeler gibi günlük fiyata yakın fiyatlarla aldıklarından bu kez kendi giderleri artıyor. Aşısı, veterineri, ahır giderleri yanında yüzde 70'i yem giderine tabi olduğu için yem fiyatlarındaki artış durdurulmadan hayvancılığın sürdürülebilirliği yok. Bu konuda yapılması gereken de mutlaka yemde yüzde 50 sübvanse sağlanarak besicilik yapan desteklenmeli.
Arkadaşlar, küçük aile tipi işletmeler ayakta kalmazsa büyük çiftliklerle bu işin sürdürülebilirliği olmaz, önümüzdeki süreçte daha büyük sorunlar yaşarız. 2020 yılında yanlış politikalarla doğum anı gelmiş hayvanlar, süt inekleri kesime gitti ve Türkiye'de hayvan açığı devam edip ithalat arttı.
Bakınız, bugün ülkede hayvancılığın sorunlarını aşmanın yolu...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gürer, tamamlayın lütfen.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) - Hayvan hastalıklarının önüne geçersek, buzağı ölümlerini Avrupa ortalamasına indirirsek bizim et açığımız kalmaz; yönetimde anlayış eksikliği var. Bu nedenle, hayvancılığın sorunları sürekli katlanarak devam ediyor. Rafta vatandaş pahalı ürün alıyor, üreten kazanamıyor, aracı ile sanayici kendi kârından taviz vermiyor. Şu anda Ulusal Süt Konseyi tavsiye fiyat açıklanıyor, onu taban fiyat sanıyorlar hâlbuki alım tavsiye fiyatı. O fiyatı belirleyen iktidar da sanayicinin yanında durduğu için üreticinin lehine bir sonuç ortaya çıkmıyor.
Burada olması gereken, küçük aile tipi işletmelerini koruyacak, kooperatifleşmenin önünü açacak, üretilen ürünün değer bulmasını sağlayacak yöntemler geliştirmek. Süt mamullerinin markette yanına varamıyorsunuz ama üreten bu işten para kazanamadığı için her geçen gün ahırlar boşalıyor diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve YENİ YOL Partisi sıralarından alkışlar)