GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Büyük Birlik Partisi lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun vefatının 16'ncı yılına, yirmi altı yıl önce Saraçhane’de ve Fatih’te yaşananlara, meydanlarda hak talep edenlere ve verdikleri mesaja ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:70
Tarih:25.03.2025

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

25 Mart 2009 tarihinde şaibeli bir helikopter kazası neticesinde hayatını kaybeden Büyük Birlik Partisi lideri merhum Muhsin Yazıcıoğlu'na vefatının 16'ncı yılında rahmet diliyorum; kendisini rahmetle, minnetle, saygıyla yâd ediyorum, mekânı cennet olsun diyorum.

"Eğer bir ülkede halk bunalmış ve ellerini semaya açarak adalet çığlığı atar hâle gelmişse oradaki yargı sisteminde bir sorun var demektir." Çok tarihî bir laf, çok önemli bir laf. Bu sözün, bu lafın sahibi kim biliyor musunuz? Sayın Erdoğan. Bir zamanlar adaletsizlikten, hukuksuzluktan, yargı zulmünden şikâyet eden ve o dönemde haklı olan Erdoğan, maalesef bu ülkede hakkaniyetli bir adalet mekanizmasını yirmi üç yıldır tesis edememiştir. Bunu sadece ben söylemiyorum, bunu AK PARTİ saflarında siyaset yapmış eski bir Bakan da söylüyor. Ne diyor Sayın Hüseyin Çelik? "Biz bir militan yargı oluşturduk." diyor. Bu militan yargı eliyle siyasetin dizayn edilmesine, insanlara haksızlık yapılmasına, adalet duygusunun ayaklar altına alınmasına şiddetle itiraz ediyoruz.

Sizi tam yirmi altı yıl öncesine götürmek istiyorum. Tam yirmi altı sene önce Saraçhane, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ben de oradayım, Sayın Erdoğan'ın yanındayım. Bilemiyorum, o tarihte Sayın Erdoğan'la omuz omuza olan herhangi biri var mı aramızda? Yine o meydanlar doluydu, on binler vardı o meydanlarda ve Erdoğan'ı destekliyorlardı ama o meydanlarda olmayan bir şey vardı: TOMA'lar yoktu, insanların üzerine tazyikli su fışkırtan TOMA'lar yoktu. Orada gösteri yapan, Sayın Erdoğan'a haksızlık yapıldığı için onun hukukunu korumak üzere o meydanlara gelen insanların üzerine gaz kapsülleri atılmıyordu, polisler coplarla onların üzerine yürümüyorlardı ve insanlar orada haklı tepkilerini ortaya koydular. Daha sonra bir başka şey daha, Fatih... Bakın, Fatih'te de Sayın Erdoğan cezaevine gönderilirken on binler meydanlardaydı. Sayın Erdoğan en son nereye uğradı biliyor musunuz? Benim ofisime uğradı ve ben kendisini o haksızlıkta yanı başında olan birisi olarak desteğimi ifade etmek üzere ofisimde ağırladım ve Pınarhisar Cezaevine ben götürdüm yoğun bir kalabalıkla beraber. Aynı şekilde, yine Fatih caddeleri hınca hınç doluydu ama polis yoktu, TOMA'lar yoktu, gaz kapsülleri yoktu ve coplar yoktu. O gün sayın...

NURETTİN ALAN (İstanbul) - Bir tane cam kırılmış mıydı?

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Geleceğim oraya, geleceğim, sabredin.

Bugün devletsiniz, o camları korumak da sizin vazifeniz, o camileri korumak da sizin vazifeniz. Anayasa 34'e göre sokağa çıkmış o milletin hakkını, hukukunu korumak ve onların gösteri yapma haklarını tesis etmek de sizin vazifeniz. Ben o gün Sayın Erdoğan'a hangi saik ve gerekçeyle destek olduysam bugün aynı gerekçeyle hayır diyorum, yanlış yapıyorsunuz diyorum, kurduğunuz ve tesis ettiğiniz militan yargı marifetiyle rakiplerinizi tasfiye etmekten ve insanlara haksızlık yapmaktan vazgeçin diyorum. Bakın, hiç kimse layüsel değildir, herkes sorgulanabilir, herkes yargılanabilir ancak hakkaniyetli bir adalet mekanizması çerçevesinde. 16 milyon kişinin Belediye Başkanı ve seçilmiş bir Belediye Başkanı bugün elde sabit ve somut hiçbir veri ve delil olmadan yargılanıyor. Elbette yargılansın fakat bu yargılanma mekanizması hakkaniyetli olsun, adil olsun ve gerçek ortaya çıksın. Bir zamanlar FETÖ'den öğrendiğiniz taktiklerle, medyada oluşturduğunuz infaz mangalarıyla önce insanları infaz ederek, ondan sonra içeriden sızdırılmış yalan yanlış bilgilerle insanların şahsi hüviyetini hedef alarak oluşturduğunuz kamuoyuyla bu yargıyı tesis edemezsiniz, bu ülkede adalet duygusunu tesis edemezsiniz. O dönemde yani kumpas dönemlerinde yani Ergenekon, Balyoz dönemlerinde FETÖ'cü alçaklar neyi yaptılarsa bugün onlardan öğrendiğiniz taktikleri aynı şekilde yapıyorsunuz ve maalesef adalet duygusuna haksızlık ediyorsunuz, millete de haksızlık ediyorsunuz. Öte yandan, az önce de söyledim, dedim ki: Bakın, insanlar sokakları boş yere doldurmuyorlar, o insanlardan rahatsız olmayın; meydanlara dökülmüş, feryat eden, hak talep eden ve Anayasa 34'e göre "Biz buradayız." diyerek bir şey söyleyen, iktidara mesaj veren o kalabalıkları lütfen dinleyin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Onları sokak teröristi olarak ilan etmek yerine, vandal olarak ilan etmek yerine "Evet, Anayasa 34'e göre haklısınız, gelin sizi dinleyelim; sizin güvenliğinizi tesis etmek de bizim sorumluluğumuz. Size kulak veriyoruz, nedir derdiniz?" diye onlarla oturup konuşmanız lazım. İstiyorsunuz ki herkes sizin gibi düşünsün, sizin gibi yaşasın, sizin gibi hareket etsin ve size alkış tutsun; bunun adı bir demokrasi değildir, bunun adı ceberut bir anlayıştır. Elbette itiraz edeceğiz, elbette yaptığınız yanlışlıklara "Hayır, bunu yapmayın." diyebileceğiz.

Bakın, sokaklara çıkan insanlar şunun feryadıyla sokağa çıkıyorlar... Özellikle gençler vardı meydanlarda, yirmi altı yıl sonra yine aynı meydanlara gittim, yine aynı atmosferi yaşadım ve oradaki gençler "Geleceğimizden endişe ediyoruz, istikbalimizden kaygı duyuyoruz. Siyasete girmediğimiz takdirde, iktidara destek olmadığımız takdirde önümüzün açılmayacağını biliyoruz ve hayal kuramaz hâle geldik; geleceğimizden endişe ediyoruz." diyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - 7'nci dakika...

Buyurun.

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Buz dolabı boş anneler, tenceresi kaynamayan anneler, yavrusu akşam yatağa aç giren anneler, akşam eve poşetleri boş dönen babalar, çarşıya pazara çıktıklarında maalesef ezilmiş, çürümüş ürünleri toplamak zorunda kalan emekliler ve gençler; bunlar döküldü meydanlara ve bir mesaj veriyorlar. Benim iktidar cephesine açık ve samimi çağrım: Meydanların sesini dinleyin, insanların ne söylemek istediğine lütfen kulak kabartın ve toplum sosyolojisini dinleyin. Onlar da bu ülkenin asil, eşit ve birinci sınıf insanları; onların derdiyle dertlenmezseniz, onların dertlerini dinlemezseniz maalesef bu ülkede huzur tesis etme şansınız yok. Bu dönemi, bu yaşanan kriz dönemini Türkiye atlatacak. Nasıl ki o Ergenekon döneminde, Sayın Erdoğan'ın "Ben bu davaların savcısıyım." dediği dönemde o alçak dönem nasıl bittiyse, o alçak dönemden bugün nasıl ders çıkarıyorsak Türk demokrasisi de gün gelecek bu hukuksuzluklardan, bu haksızlıklardan kurtulacak ve bunlardan ders çıkaracak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bitiriyorum, son cümle Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Hepimizin adalete ihtiyacı var, adalet sisteminin pırıl pırıl olmasına ve üzerine bir karabasan gibi çökmüş siyasi iradenin gölgesinden kurtulmaya ihtiyacımız var, demokrasinin kurum ve kurallarının işlemesine ihtiyacımız var, devlet kurumlarının şeffaf yönetilmesine ve denetlenmesine ihtiyacımız var; insanların özgürce, korkmadan kanaatlerini, düşüncelerini paylaşabildiği, ifade özgürlüğünün olduğu, aydınlık, pırıl pırıl, demokrat bir ülkeye ihtiyacımız var; bunun tesis edilmesi için canla başla gayret edeceğiz.

Teşekkür ediyorum.