Konu: | Tutuklanan gazetecilere ilişkin açıklaması |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 70 |
Tarih: | 25.03.2025 |
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Gazetecilerin tutuklanması gerçekten birçok açıdan vahim bir tabloya işaret ediyor. Gazetecilerin görevi toplumun haber alma hakkını objektif bir şekilde kullandırabilmektir. Eğer bir gazeteci bu görevini yaparken meslek ilkelerine aykırı hareket ediyorsa bu ancak yine toplum tarafından kınanabilecek, meslek örgütleri tarafından eleştirilebilecek bir durumdur. Gazetecilik görevinin kendisinin kriminalize edilmesi kabul edilemez. Sahada olan biteni görüntülemekten ve izleyicilere aktarmaktan ibaret olan bir faaliyetin suç olarak tanımlanması ise düşünülemez. Bu zannediyorum müneccimlerin tutuklanmasından sonra yakın dönemin en vahim olaylarından biri olarak kayda geçmiştir, geçecektir.
Sayın Başkanım, gazetecilerin zor şartlar altında yürüttükleri göreve karşı aslında karşımızda büyük bir İletişim Başkanlığı ağı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun toparlayın.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Bugün İletişim Başkanlığının bir talimatıyla canlı yayınlara başlayanlar, canlı yayını kesenler, aynı gün, aynı ortak manşetlerle ortaya çıkan büyük medya ağına karşı bağımsız, küçük mecralarda ve özgürce görevini yapmaya çalışan gazetecilerin tutuklanmış olması aslında bu medya düzeninin ne kadar kırılgan olduğunu gösterir. Eğer bu gazeteciler toplumu yanlış bilgilendiriyorlarsa neredeyse 1'e 100 mesabesinde güçlü, kendi kontrolünüzde olan medya unsurlarıyla bu yanlışları deşifre edebilirsiniz, afişe edebilirsiniz ama sadece gözünün ve elinde taşıdığı cihazın yani bir merceğin görmüş olduğu bir fotoğrafı kamuoyuna servis ettiği için bir gazetecinin tutuklanması kabul edilemez. 2002 yılındaki medya düzenini hatırlatıyoruz. Bugünkü medya düzenine bakıyoruz ve yirmi iki yıl aradan sonra yaşananların gerçekten AK PARTİ'nin çıkış iddiasıyla ne kadar örtüştüğünü soruyoruz.