Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 71 |
Tarih: | 26.03.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Çok kıymetli arkadaşlar, ben bu önerge vesilesiyle size Ankara Ulucanlar Cezaevinden bahsetmek istiyorum. Ulucanlar Cezaevi, biliyorsunuz, Sayın Veysel Tiryaki tarafından, gerçekten kıymetli ve dönemini yansıtan bir müzeye çevrildi. Aynı çalışmanın, inşaatı veya projesi devam etmekte olan Diyarbakır Cezaevi için de yapılmasını daha önce buralarda dilemiştik, ifade etmiştik. Orada da o yönde yani kendi dönemini yansıtan bir müze olması yönünde çalışmalar olduğunu takip ediyoruz. İnşallah, orası bittiğinde oradan da bahsederiz.
Kıymetli arkadaşlar, bilinen bir ibretlik sözdür: "Mezarlıklar kendini vazgeçilmez sanan insanlarla doludur." Ben bunu siyaset için şöyle uyarlamak istiyorum: Siyasi tarih, kendi iktidarını sonsuz zanneden partiler ve liderlerle doludur. Oysa İbni Haldun'un yüzyıllarca önce yazdığı gibi, siyasi iktidar bir döngüdür ve mutlaka sünnetullaha uygun bir şekilde taraflar arasında el değiştirir. O zaman Ulucanlar Cezaevine niçin bakalım? Çünkü az sonra ifade edeceğim isimlere baktığımızda, kendisini devletin sahibi veyahut da devletin ideolojisinin sahibi gören birçok insanın dönemler içerisinde Ulucanlar Cezaevinde yattığını görürsünüz. Önce idamlardan birkaç isim vermek istiyorum: İskilipli Âtıf Hoca, Cavid Bey ve İzmir suikastındaki 5 arkadaşı, Talât Aydemir, Deniz Gezmiş ve arkadaşları, Necdet Adalı, Mustafa Pehlivanoğlu, Erdal Eren ve devam ediyor. Neredeyse Türkiye'deki herhangi bir siyasi ve sosyolojik kesimi temsil edip de burada duygudaşlık kuracağı idam olmayan bir kesim yok.
Tutuklulara geçelim: Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Muhsin Yazıcıoğlu, Nazım Hikmet, Yaşar Kemal, Mahir Çayan, Yılmaz Güney, Cüneyt Arcayürek, Fakir Baykurt, Hatip Dicle, Leyla Zana ve arkadaşları, Metin Toker, Kemal Tahir, Muharrem Şemsek ve Mustafa İslamoğlu. Biz bu listeye baktığımızda şunu görüyoruz: Devlet dönem dönem tarafları birbirine kırdırdığı gibi, devletin sopasını ele geçiren de muarızını bir muhalefet değil, bir düşmanlık duygusuyla dövmekten ve yargı kudretiyle idamlara veyahut da cezaevlerine mahkûm etmekten çekinmemiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, devam edin.
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) - Bugünkü yargı uygulamalarını kutsayanlar "Ama bu bir yargı süreci." "Hukuk devletinin gereği." diyenler Ulucanlar Cezaevini bir gezdiğinde orada yatan herkesin, Ulucanlar Cezaevinde yatan herkesin ve Ulucanlar Cezaevinde hayatına son verilen herkesin dönemin yargı mevzuatı ve prosedürüyle bu durumu çektiğini ve dönemin muktedirlerinin de "Bu bizi ilgilendiren bir konu değil; bu, yargısal bir faaliyettir." diye eleştirileri cevapladığını görebilirler. Arkadaşlar, Allah hiçbir canlıya sonsuzluk vadetmemiştir ve vermemiştir, iktidarlar geçicidir. Eğer biz dün bize yapılanı hatırladığımızda bugün yaptıklarımızın da yarın bize aynı usul, esas ve içerikle yapılabileceğini savunabiliyorsak "Evet, ben de bu şekilde gözaltına alınabilirim." "Evet, ben de bu şekilde otuz beş gün tutuklu kalıp ilk duruşmada beraat ve tahliye edilebilirim." "Evet, benim de bu şekilde önüm kesilebilir, bu müstahaktır." diyorsak o zaman bu süreci onaylayabiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) - Ama hayır, kendi nefsimizi merkeze aldığımızda soru işareti koyuyorsak lütfen başkası için de bu soruları sormaktan geri durmayalım diyorum.
İyi akşamlar diliyorum. (YENİ YOL sıralarından alkışlar)