Konu: | Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 71 |
Tarih: | 26.03.2025 |
CHP GRUBU ADINA VELİ AĞBABA (Malatya) - Sağ olun Sayın Başkanım.
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, hem sizlerin hem de Türkiye'nin Kadir Gecesi'ni kutluyorum. Değerli arkadaşlar, Kadir Gecesi'nde dualar kabul edilir. Allah sizi günahlarınızdan bundan sonra da uzak tutsun. (CHP sıralarından "Amin!" sesleri) Allah sizi ıslah etsin. (CHP sıralarından "Amin!" sesleri) Allah sizin kötülüklerinizden, şerrinizden bu ülkeyi, bu ülkenin insanlarını ve bu ülkenin gençlerini korusun. (CHP sıralarından "Amin!" sesleri) Allah bu ülkeyi inşallah yakın zamanda sizden kurtarsın. (CHP sıralarından "Amin!" sesleri) Eğer kaldıysa Kadir Gecesi'nde bir kez olsun vicdanınızla baş başa kalın.
Ya, Allah aşkına ne istediniz Berkay gibi gençlerden, ne istediniz o güzelim gençlerden? Her gün tazyikli sularla, biber gazlarıyla o gençlere zulmediyorsunuz ama zulmünüzün sonu yakın değerli arkadaşlar. Ne istiyorsunuz Allah aşkına İstanbul Üniversitesinden, ODTÜ, Boğaziçi, Galatasaray, Hacettepe, Yıldız Teknik Üniversitesindeki öğrencilerden ne istiyorsunuz? Onlar hepimizin çocuğu, hepimizin evladı. Değerli arkadaşlar, bakın, orada eylem yapan çocuklar sadece Cumhuriyet Halk Partili çocuklar değil, ülkesindeki adaletsizliğe isyan eden çocuklar. ODTÜ'den, Hacettepeden mezun olup 20 bin liraya mahkûm olan çocuklar. İlk 1.000'e girerek Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesine gidip asgari ücretin altında maaşla geçinen ve buna isyan eden çocuklar. Özgürlükleri elinden alınıp, özgürlükleri kısıtlanıp buna isyan eden çocuklar.
Değerli arkadaşlar, bu ülkenin meydanlarında ülkenin geleceği var, ülkenin geleceğine biber gazı sıkıyorsunuz, ülkenin geleceğini TOMA'yla ezmeye çalışıyorsunuz, ülkenin geleceğine kurşun sıkıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bakın, birkaç günden beri yaşadığımız olaylar darbe dönemindeki günlerden farklı günler değil. Ekrem İmamoğlu ve arkadaşları 19 Mart darbesiyle gözaltına alındı, Vatan Emniyete götürüldü. Vatan Emniyetten Çağlayan'a götürülüyor, Vatan Emniyetten Çağlayan'a kadar bütün o yollar kapalı, bir tek araç yok. Ekrem İmamoğlu'nun konvoyunda yukarıda 2 tane helikopter uçuyor, Çağlayan'a gidiyor, Çağlayan'dan -bu sorgu hikâyesini anlatmıyorum- Silivri'ye; tutuklanıyor. Değerli arkadaşlar, TEM kapalı, E5 kapalı; âdeta bir büyük korkuyla Ekrem İmamoğlu'nu -silahı yok, sopası yok- tüm İstanbul'u yasaklayarak Silivri'ye götürüyorlar. Niye acaba? Çünkü aldığınız kararı milletten saklamak istiyorsunuz. Çünkü aldığınız kararın yarın demokrasi tarihine geçecek utanç verici bir karar olduğunu görüyorsunuz ve utanıyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bakın, bu kararda hukuk aramayın, bu karar siyasi; emri verenler belli. Önce AK PARTİ'nin Pravda'ları yazıyor, Yeni Şafak, Sabah yazıyor operasyonları, olacakları yazıyor; ardından savcı görev alıyor ve operasyon yapıyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, sayenizde bu ülke iflasın eşiğine geldi. Hani, 2023'e kadar bir ekonomik modeliniz vardı ya "Faiz sebep, enflasyon netice." diye. Ne yaptınız? Önce sevmediğiniz hatta suçladığınız, hırsızlıkla suçladığınız Mehmet Şimşek'i Hazine ve Maliye Bakanı yaptınız. Değerli arkadaşlar, Hazine ve Maliye Bakanı geldi, tedbirler uyguluyor, rezervleri artırmaya çalışıyor ki bunları yaparken de bu bedeli emekli ödüyor, asgari ücretli ödüyor. Değerli arkadaşlar, iki yıl kemer sıkıldı, çiftçi çekti, sanayici çekti, esnaf çekti; bir gecede, Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alındığı bir gecede döviz baskılansın diye 25 milyar dolar satıldı ve yüzde 40 rezervimiz gitti değerli arkadaşlar, yüzde 40 rezervimiz gitti. Bakın, emekliye bin TL ikramiye verirken zorlanan iktidar Türkiye'yi ne hâle getirdi. Hukuksuzluk, ülkenin geleceğini yok ediyor değerli arkadaşlar. Yani Ekrem İmamoğlu'na ve arkadaşlarına uygulanan hukuksuzluğun cezasını sadece Ekrem İmamoğlu çekmiyor, tüm Türkiye çekiyor değerli arkadaşlar. Tüm ülke ekonomik olarak hukuksuzluğun etkisini hissediyor ve maalesef bin TL sadaka verdiğiniz emekli bu hesabı ödemeye devam ediyor. Neyin uğruna peki? Bir kişinin koltuğu uğruna arkadaşlar. Birilerinin iktidarını hukuksuzca sürdürmek için emekliye 14.469 lira maaş veriliyor, bin TL ikramiye veriliyor, asgari ücretli 22 bin lira alıyor ve ülkenin önemli kısmı açlık sınırının altında yaşamaya devam ediyor. Ne için? İktidarınız için. Ne için? Bir kişinin koltuğu için. Batsın sizin koltuğunuz, batsın sizin iktidarınız! (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bakın, bu ülkede herkes etkileniyor bu hukuksuzluktan. Bu ülkede artık can ve mal güvenliği yok. Bakın, yarın öbür gün tapunuzu iptal edebilirler, diplomanızı iptal edebilirler, malınıza çökebilirler. Hukuk yok, hukuk askıda. Ya, bu koşullarda bir Allah'ın kulu yatırım yapar mı? Bir Allah'ın kulu gelip ülkeye yatırım yapar mı değerli arkadaşlar?
Değerli arkadaşlar, bugün cezaevine gittim, artık gide gele bütün infaz koruma memurları tanıyor beni. Değerli arkadaşlar, şu gördüğünüz defterden 40 tane yazmışım, 40 tane. 2012'de yazdığım defterdeki isimler değişik ama aynı yargı düzeni devam ediyor. O gün kim vardı o yargı düzeninde? Beyefendiler hoca efendileriyle, Fetullah Gülen hocayla yapıyorlardı, savcıları Zekeriya Öz'dü. Bugün Zekeriya Öz yok, bir başka savcı var. Bugün Fetullah Gülen'den kopya çekiyorlar ama tam da beceremiyorlar ve ülkenin yargısını yok etmeye çalışıyorlar değerli arkadaşlar. Ekrem İmamoğlu, Ahmet Özer, Emrah Şahan, Rıza Akpolat ve Murat Çalık'ı, bürokratlarıyla beraber insanları cezaevine atıyorlar. O insanları cezaevinde tutacak hukukun "h"si yok, hiçbir kanun yok değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, dün -tırnak içerisinde söylüyorum- muhterem hoca efendiyle kurduğunuz düzenle TSK'yi yok ettiniz, tüm aydınları baskı altına aldınız. Bugün de o kurduğunuz düzenle, benzer düzenle ne yapıyorsunuz? Kendi siyasi rakiplerinizi saf dışı bırakmaya çalışıyorsunuz. Değerli arkadaşlar, bir siyasi partinin lideri, Genel Başkanı Ümit Özdağ'ı cezaevinde tutacak bir kanun maddesi var mı ya, bir kanun maddesi var mı? Onun da maalesef iddianamesi hâlâ hazırlanabilmiş değil.
Bakın, burada açıkça söylüyorum: Hoca efendinizden, hoca Fetullah'tan daha vicdansız, daha kötü, daha rezil bir akla sahipsiniz arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Gazetecileri tutukluyorlar. Gazetecinin görevi ne? Fotoğraf çekmek. Milletvekilinin görevi ne? Konuşmak. Yarın sizi konuşmadan dolayı tutuklayabilirler. Değerli arkadaşlar, Bülent Kılıç, uluslararası ödül almış, fotoğraf çektiği için tutuklanıyor. Bu dava dünya tarihinde yoktur. Bakın, bu, sizi 4 kez yenen birini yok etme girişimidir, 15 milyon 497 bin kişinin iradesini gasbetme girişimidir; bu bir gasptır, gasp! Bu, meydanlardaki milyonlarca kişinin geleceğine ipotek koyma girişimidir ama buradan haykırıyoruz değerli arkadaşlar, buradan hep beraber haykırıyoruz: Başaramayacaksınız! Başaramayacaksınız! Başaramayacaksınız! (CHP sıralarından alkışlar) Tarihte bunun -hem Türkiye tarihinde hem dünya tarihinde- onlarca örneği var. Gazeteci tutukluyorlar ya! Değerli arkadaşlar, bu gazetecilere savaşta dokunulmuyor, savaşta!
Şimdi size bir şey söyleyeyim: Dünya izliyor, dünya bir liderin doğuşuna tanıklık ediyor. Kararlı bir liderin, cesur bir liderin, gözünü budaktan sakınmayan bir liderin yani Sayın Özgür Özel'in doğuşuna tanıklık ediyor. (CHP sıralarından alkışlar) Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Türkiye'deki son seçimlerin 1'inci partisinin Genel Başkanını ölümle tehdit ediyor arkadaşlar; yanlış duymadınız, ölümle tehdit ediyor! "Senin de bir gün kabrini yakarlar, yıkarlar." diyor. Ya, olacak iş mi Allah aşkına, vicdanınıza sesleniyorum -vicdan olmadığını biliyorum da- olacak iş mi ya! Bir Cumhurbaşkanı, bir siyasi partinin Genel Başkanını tehdit ediyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, demirden korksaydık trene binmezdik. Özgür Özel'in oturduğu o koltuk kimin koltuğu biliyor musunuz? Bu toprakların, bu coğrafyanın yetiştirmiş olduğu en büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk'ün koltuğu. (CHP sıralarından alkışlar) O Atatürk ki izinde gittiğiniz padişah tarafından idam fetvası verilmiş, o idam fetvası boynunda, emperyalistlere karşı, yedi düvele karşı mücadele eden ve onların önünde diz çökmeyen bir liderdir Mustafa Kemal Atatürk. (CHP sıralarından alkışlar) Özgür Özel, Mustafa Kemal Atatürk'ün koltuğunda oturuyor. Özgür Özel, ne bir santim geri adım atar ne bir santim eğilir ne bir kelime eksik söz söyler değerli arkadaşlar. Hepiniz haddinizi bilin! Hepiniz haddinizi bilin! Milyonlarca insan Özgür Özel'in arkasındadır, onun arkasındayız.
Değerli arkadaşlar, burada biraz önce bir trol çocuğu da konuştu "hırsızlık, yolsuzluk" diyor. Yahu, hırsızlık arıyorsanız bakın hemen geçmişe gidin, eş başbakana bakın, eş başbakana. Eş başbakan kimdi? Rıza Sarraf. Bakanların yarısının maaşını Rıza Sarraf veriyordu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Hemen bitiriyorum.
Rıza Sarraf eş başbakan, niye? 4 tane bakan ona bağlıydı. Hırsız arıyorsanız saatlere bakın, hırsız arıyorsanız ayakkabı kutularına bakın, hırsız arıyorsanız Yunus Emre Vakfına bakın. (CHP sıralarından alkışlar) Hırsız arıyorsanız çikolata kutularına bakın, elbise kılıflarına bakın; hırsız arıyorsanız SPK'ya bakın, Sermaye Piyasası Kuruluna bakın.
AYHAN BARUT (Adana) - Aynaya bakın!
VELİ AĞBABA (Devamla) - Bir boşanma davasıyla Türkiye'nin bir şeyden haberi oldu: Milletvekili hanımefendi kocasından 2 milyon dolar ne istiyor? Nafaka istiyor, boşanma parası istiyor. Nereden aldı? Ortaya çıkıyor ki, bir pislik patlıyor ki değerli arkadaşlar -ne oluyor biliyor musunuz- bakır madenleri, yatlar katlar ortaya çıkıyor. Hırsız arıyorsanız lütfen aynaya bakın. (CHP sıralarından alkışlar) Bizde bir tane hırsız bulamazsınız, bir tane yolsuzluk bulamazsınız. Ekrem İmamoğlu'nu altı yıldan beri denetlemeyen Sayıştay üyesi kalmadı, genel sekreterin odasının bitişiğinde müfettiş odası var, bulamadınız da şimdi mi bulacaksınız?
Bu, bir siyasi operasyondur, Ekrem İmamoğlu'nun arkasındayız. (CHP sıralarından alkışlar)