Konu: | İklim Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 73 |
Tarih: | 08.04.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA ELİF ESEN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İklim Kanunu Teklifi üzerine YENİ YOL Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Öncelikle, sonda söyleneceği başta söylemek zorundayım. Bu kanun "iklim kanunu" olarak adlandırılamaz; geri çekilmeli, az sonra önereceğimiz iyileştirmeler yapılmalı ve içeriğine uygun bir isimle Genel Kurulun, toplumun ve değerli vatandaşlarımızın huzuruna ancak öyle çıkmalı ama iklim kanunu olarak değil. Çünkü iklim krizi, ülkeleri ve toplumları gelecekte hayal edemeyeceğimiz zorluklarla mücadele etmek zorunda bırakabilir. Sadece doğayı korumanın yeterli olmayacağı, aynı zamanda ekonomi, tarım, enerji, teknoloji, kentleşme, ulaşım ve sağlık gibi alanları da doğrudan etkileyebilecek büyük sorun ve ihtiyaçlarla yüzleşmek zorunda kalabiliriz.
Aşırı hava olayları, seller, kuraklık, orman yangınları, tarım üretiminde düşüş, gıda fiyatlarında artış, su kaynaklarının azalması gibi sorunları ülkemizde de artan oranlarla yaşıyoruz. Ayakları yere sağlam basan, gerçek bir mücadele ortaya koyabilecek, samimiyetle, tüm toplumun faydası gözetilerek hazırlanmış, daha güçlü yasal düzenleme ve koruyucu, önleyici tedbirlere ihtiyacımız var; etkin bir iklim yasasına ihtiyacımız var. Şayet bunu başaramazsak önümüzdeki yıllarda bu sorunlar ülkemize ağır darbeler vurabilir; ekonomimize, kamu sağlığına ve topluma geri dönüşü olmayan zararlar verecek potansiyele ulaşabilir. Sadece süslü sözler sarf ederek ya da burada olduğu gibi "-mış" gibi yaparak şu anda biz bu kanunu görüşüyoruz ama iktidar sıralarına baktığımda izleyen, dinleyen milletvekili ne yazık ki görmüyorum. Şu an benim uyarımı, eleştirimi bile duyan milletvekili yok iktidar sıralarında, ne kadar üzücü.
HÜSEYİN ALTINSOY (Aksaray) - Buradayız, buradayız.
ELİF ESEN (Devamla) - Şu geldiğimiz nokta, bu Meclisin durumu gerçekten içler acısı. Vatandaşlarımıza, topluma şikâyet ediyorum bu boş ve dinlemeyen sıraları.
Az önce "-mış" gibi yaparak demiştim; plansız, stratejisiz, muğlak alanlarla dolu kanun teklifleriyle "Nasıl olsa biz bunu geçiririz." diyerek, bu sıraları boş bırakarak bizleri de dinlemeden çekip gidiyorsunuz ya da ayaküstü sohbetler yapıyorsunuz. İşte bu sebeple, olsa olsa bu hâliyle 198 sıra sayılı bu Kanun Teklifi'ne ancak bir niyet beyanı olarak bakılabilir. Neden mi? Çünkü bu kanun teklifine baktığımızda esas itibarıyla emisyon ticareti üzerine kurgulanmış, ticari işleyişin gereğini yerine getirmeyi amaçlayan piyasa düzenlemelerine karşılık geldiğini görüyoruz maalesef. Karbon piyasamızın henüz oluşmamasından da kaynaklanan muğlaklıkları da içinde barındırması, esasa ve usule dair oldukça sorunlu olması, tali komisyonlara havale edilmesine rağmen komisyon tavsiye ve raporları olmadan ilerlenmesi, odalar ve sivil toplum kuruluşlarından, işin uzmanlarından ciddi, sistemli görüş, öneri ve destek alınmaması sebebiyle de Meclisin ve toplumun huzuruna bu şekilde gelmemesi gereken bir yapıda ne yazık ki kanun teklifiniz. "Mecburi ticari gereklilikler, düzenlemeler için zemin hazırlansın, işler bir şekilde yürüsün." denmiş belli ki. Plan, strateji, hedef, denetim, sorumluluk alanları boşluklarla, gri alanlarla dolu, suistimale açık, yine yandaşı kayıracak eksikliklerle dolu, toplum açısından riskler içeren bir kanun teklifini iktidarınız getirdi, önümüze koydu. Oysa daha üç yıl önce, 2022'de iktidar tarafından yapılan İklim Şûrası'ndan rehber, reçete niteliğinde çok değerli sonuçlar çıkmıştı. Merak ediyoruz, neden bu kanun teklifi bunca çalışmayı yok saydı, neden bu sonuçlara bakmadan ilerlendi?
Yine, DEVA Partisi Genel Başkanı Sayın Ali Babacan, Genel Başkanımız, Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri kapsamında G20 tarafından görevlendirilen 16 kişilik heyette yer aldı; bir buçuk yıl boyunca bu kaynaklar nereden, nasıl bulunabilir konusunda 8 ayrı ülkeyi dolaştı, rapor hazırladı ve bunu Birleşmiş Milletlerde tüm ülkelerin gözü önünde sundu. Bu kadar önemli bir kaynak, uluslararası perspektif varken tüm bunlar neden değerlenmedi, değerlendirilmedi? Bunu da sizlere soruyorum.
Sayın milletvekilleri, kanun teklifinde iklim adaleti, döngüsel ekonomi, yutak alanlar, adil geçiş gibi önemli kavramlar geçiyor ama bunların nasıl uygulanacağına dair hiçbir plan, somut strateji, ölçek, denetim mekanizmaları yok işin içinde. Örneğin, adil geçiş sözde bir tanıma sahip ancak iklim değişikliğine karşı en kırılgan gruplar olan yoksullar, çocuklar, kadınlar, engelliler ve yaşlılar gibi grupların korunmasına yönelik herhangi bir plan, strateji, destek mekanizması veya finansal kaynak belirtilmiyor. Yine, kanun teklifi net sıfır emisyon hedefini dile getiriyor ancak bu hedefin hangi tarihte, hangi ara hedeflerle ve hangi mekanizmalarla sağlanacağına dair bir değerlendirme, bir belirleme yok maalesef.
Sayın milletvekilleri, bakınız, Avrupa Birliğinde, Avrupa ülkelerinde işler böyle yürümüyor. Planlar, stratejiler, hedefler, zaman planı, hepsi var, muğlaklık yok ama bizim ülkemizde yandaşı kayırmaya dair gri alanlar her zaman bir yerlere yerleştiriliyor; bu kanun teklifi de tam da öyle.
Öte yandan, bu teklif tamamen piyasa mekanizmalarına dayalı bir Emisyon Ticaret Sistemi oluşturmayı öngörüyor ve unutulmamalıdır ki karbon ticareti, emisyonları gerçekten azaltmaktan çok finansal kaynak oluşturmaktan yanadır. Kanunun özünde yer alması gereken çevreyi ve insanı koruma amacı, sermaye transferine alan açan bir piyasa düzenlemesine hizmet etmektedir. Uygulanan ülkelerde emisyon azaltımına hiçbir katkısı olmadığı da görülmüştür; aksine, karbonu ticari bir metaya dönüştürme potansiyeli oluşturmuştur. Hazırlanan teklif kapsamında sağlanacak teşviklerin hangi şirketlere ve hangi kriterlere göre verileceği belli değildir. Yine, karbon tahsisatlarının nasıl dağıtılacağı da şeffaflıktan uzak bırakılmıştır.
Öncelikle iklim değişikliği ve yan etkilerinin ülkemize, su kaynaklarımıza, insanımıza ve geleceğimize oluşturduğu risk ve tehditlerin farkında olarak bu teklifin geri çekilmesini ve geleceğimize dair barındırdığı eksikliklerin giderilmesini, yine bu eksiklikler giderildikten sonra da emisyon ticaret sistemiyle ilgili olarak isminin de değiştirilerek yeniden yüce Meclisin huzuruna gelmesini talep ediyoruz. İklim kanununun da -bu kadar önemli bir kanunun- başlı başına en temel işimiz olması, kaynaklarımıza sahip çıkılması açısından yeniden kendi kendine yeten bir Türkiye olabilmek için, yanlışlara hep birlikte "Hayır." diyebilmek için son derece önemli.
Bu topraklar binlerce yıldır tarımın ve hayvancılığın beşiği olmuş; buğdayın, zeytinin, koyunun, keçinin yurdu olmuştur ancak bir süredir yanlış yönetimin esiri olan, yok oluş sürecine sokulan ve dışa bağımlı hâle getirilen tarım ve hayvancılığımız can çekişmektedir. Bugün ise Meclise gelen bu teklif, halkın kulağına tek bir cümle fısıldamaktadır: "Üretme, dışarıdan al ve sesini çıkarma." Unutulmamalıdır ki tarım ve hayvancılık, bu ülkede bir dipnot değil bu ülkenin omurgasıdır ancak bu kanun teklifi üreticiyi yok saymakta, gıda güvenliğimizi piyasanın insafına terk etmektedir. Çiftçiyi, köylüyü, besiciyi sistem dışına iten bu anlayış, halkı açlığa mahkûm etme riskini de barındırmaktadır. "Su kaynakları yönetimi" "biyolojik çeşitlilik" "doğal alanların korunması" gibi başlıklar üreticinin emeğini tehdit etmeden açık ve bağlayıcı güvencelerle düzenlenmelidir. Üreticiye "Sen de varsın, sen değerlisin ve sistemde kalmalısın, bu ülke için üretmeye devam etmelisin." denmelidir, bu yasa teklifi üreticiyi dinlemelidir.
Şimdi, değerli vekiller, sizlere DEVA Partisi Eylem Planı'nda da yer alan 5 ana maddeyle önerilerimizi sunarak konuşmamı sonlandıracağım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Esen, lütfen tamamlayalım.
ELİF ESEN (Devamla) - Tamam Başkanım.
1) İklim değişikliği, su kaynakları ve çevre bakanlığı kurulmalı ve gerçek beka meselemiz olan çevre, tarım, hayvancılık ve gıda güvenliği konuları ihtisaslaşmış bir şekilde çalışılarak çözüm ve politikalar geliştirilmelidir. Çiftçimizin, sanayicimizin, ihracatçımızın ama daha da önemlisi, evinde, sofrasında ailemizin, evlatlarımızın yüzü gülmelidir.
2) Muğlaklığın, gri alanların olmadığı, kayırmacılığın, kötü niyetli uygulamaların fırsat bulamadığı, şeffaf, denetlenebilir entegre sistemlerden oluşan, fırsat eşitliği ve adaletle işleyen, denetlenebilir idari tedbirler, müeyyideler içeren bir karbon piyasası oluşturulmalıdır.
3) Karbon vergisi sonucu havuzda birikecek para daha temiz katma değerli bir üretim ve sanayinin yeşil dönüşümü için harcanmalıdır.
4) Yeşil büyümeyi destekleyen yeni yatırım alanlarının önü açılmalı, yenilenebilir enerji kaynaklarına tam geçiş için sanayiye teşvikler sunulmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Esen, teşekkür ediyorum.
ELİF ESEN (Devamla) - Ben teşekkür ediyorum, sağ olun. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)