GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 9 Nisan Mimarlar Günü ve Mimar Sinan Haftası kapsamında Kayserili Sinan’ın dünya mimarisine etkilerine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:74
Tarih:09.04.2025

MURAT CAHİD CINGI (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başında bizleri izleyen aziz vatandaşlarımız; dünya mimarlık tarihinin en parlak isimlerinden biri olan Kayserili Mimar Sinan'ı anmak üzere gündem dışı söz almış bulunmaktayım.

Ülkemizde Mimar Sinan'ın doğum günü olarak kabul edilen, 9 Nisanda kutlanan Mimarlar Günü ve Mimar Sinan Haftası vesilesiyle hünerli elleriyle hayatımıza estetik katan tüm mimarlarımızın ve mimarlık öğrencilerimizin bu manalı gününü de tebrik ediyorum.

1489'da Kayseri'nin Ağırnas köyünde bir taş ustasının oğlu olarak dünyaya gelen Mimar Sinan, hayatının büyük bölümünü Osmanlı payitahtında geçirmiş ancak gönlü daima Kayseri'yle ve kendisine ilham kaynağı olan Erciyes'le birlikte çarpmıştır. 17 Temmuz 1588 tarihinde rahmetli olan Sinan geride yalnızca taşla işlenmiş şaheserler değil aynı zamanda da çağlara meydan okuyan bir mimari anlayış bırakmıştır. 20 yaşlarına kadar Kayseri'de yaşayan Sinan'ın doğduğu Ağırnas civarındaki kaya oyma evleri, yer altı şehirleri ve taş işçiliğiyle ünlü Koramaz Vadisi bölgesi mimarlıkla ilgili ilk keşiflerinin merkezini oluşturmaktadır. Bölgede Erciyes'in lavlarıyla oluşmuş volkanik tüf taşlarıyla inşa edilen binaların estetiği ve dayanıklılığı Mimar Sinan'ın İstanbul'a gidişi sonrasında mimarlık serüveninin âdeta ilham kaynağını oluşturmaktadır. Bölgede Erciyes'in lavlarıyla oluşmuş volkanik tüf taşlarıyla inşa edilen binaların estetikliği ve dayanıklılığı Mimar Sinan'ın ilham kaynağını oluşturmuştur. Erciyes Dağı'nın heybeti Sinan'ın muhteşem eserlerine yansımıştır. Nitekim İstanbul'da Karaköy'den Süleymaniye'ye doğru baktığınız zaman muhteşem heybetiyle bir Erciyes manzarası görmemiz açık seçik ortadadır değerli milletvekilleri.

Mimar Sinan sadece mimar değil aynı zamanda usta bir mühendis, estetikle derinleşmiş bir sanatçı, bir deprem mühendisi, bir şehir plancısı ve büyük bir yapı organizatörüdür. Kariyerine genç yaşta marangozluk ve inşaat ustalığıyla başlayıp zamanla Osmanlı sarayının en üst mevkilerinden biri olan Mimarbaşılığa kadar yükselmiştir. Bu görevde tam elli yıl kalmış ve bir asra ulaşan ömrü boyunca üç kıtaya yayılan imparatorluk coğrafyasında yüzlerce eser bırakmıştır. Sinan'ın mimarlık kariyeri yalnızca eserlerinin sayısıyla değil niteliğiyle de büyüleyicidir. "Çıraklık eserim." dediği Şehzadebaşı Camisi mimari denge ve sadelikteki zarafetiyle dikkat çeker. "Kalfalık eseri" olarak tanımladığı Süleymaniye Camisi yalnızca bir ibadethane değil medreseleri, hamamları, kütüphanesiyle bir külliye olarak Osmanlı şehircilik anlayışının mükemmel bir örneğidir ve elbette "Ustalık eserim." dediği Selimiye Camisi, Edirne'nin silüetine mühür gibi vurulmuş bu abide, kusursuz kubbesi, ışık ve ses kullanım tekniğiyle bugün bile mimarlık camiasında hayranlıkla incelenmektedir. Gerçekten de Sinan sadece cami değil, saray, çeşme, darüşşifa, hamam, imaret, kervansaray, köprü, medrese, su kemeri gibi 400 kadar eserde hep aynı titizliği göstermiştir.

Mimar Sinan'ın mimari anlayışı ve sanata bakışı yalnızca Osmanlı coğrafyasıyla sınırlı kalmamış, Balkanlardan Ortadoğu'ya, Kuzey Afrika'dan Güney Asya'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada iz bırakmıştır. Hatta Hindistan'daki dünyaca ünlü Tac Mahal'in mimarı Ahmed Lahori dahi bu muhteşem eserini inşa ederken Mimar Sinan'ın kubbe yapım tekniğinden ilham aldığını itiraf etmiştir. Dünya mimarlık tarihçileri, Mimar Sinan'ı yalnızca Osmanlı'nın değil insanlık tarihinin en büyük mimarları arasında kabul eder. Ünlü Fransız mimar Le Corbusier Sinan'ın yapılarındaki uyum ve dengeyi överken onun taşı konuşturan bir sanatçı olduğunu vurgulamış, "Eğer Osmanlı'da bir Michelangelo varsa o da Sinan'dır ama belki de Michelangelo'dan daha büyük bir yapı ustasıdır." demiştir. Meşhur Avusturyalı tarihçi Joseph von Hammer de "Sinan yalnızca Doğu'nun değil bütün dünyanın en büyük mimarlarından birisidir." diye tarihe not düşmüştür.

Özellikle vurgulanması gereken bir diğer yönü de Sinan'ın eserlerinin depreme dayanıklılığıdır. Onun inşa ettiği cami, köprü ve su yapıları asırlar boyunca pek çok depreme maruz kalmasına rağmen hiç etkilenmemiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet Sayın Cıngı, lütfen tamamlayın.

MURAT CAHİD CINGI (Devamla) - Bununla alakalı olarak Erciyes Üniversitemizde kurulu Mimar Sinan Araştırma Merkezi, ulu mimarın inşaat tekniklerini araştıran çok değerli çalışmalara da imza atmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamı İstiklal Şairimiz merhum Mehmet Akif'in güzel bir şiiriyle bitirmek istiyorum:

“Yıkmak, insanlara yapmak gibi kıymet mi verir?

Onu en çolpa herifler de emin ol becerir.

Sâde, sen gösteriver “İşte budur kubbe” diye,

İki ırgatla iner şimdi Süleymaniye.

Ama “Gel kaldıralım” dendi mi, heyhat o zaman,

Bir Süleyman daha lâzım, bir de Sinan”

Bu vesileyle, tüm vatandaşlarımızı Kayseri Ağırnas Mahallesi'nde yer alan ve her yıl binlerce insanın ziyaret ettiği Roma, Bizans'tan günümüze uzanan Mimar Sinan Evi'ni ziyaret etmeye davet ediyorum.

Bu vesileyle, tekrar, bütün mimarlarımızın güzel gününü kutluyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)