GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul Milletvekili Özlem Zengin’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, bütçe görüşmelerinde sordukları soruya Cumhurbaşkanı Yardımcısının verdiği cevaba, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının açıklamasına, Bolu Kartalkaya’daki otel yangınıyla ilgili olarak kurulan araştırma komisyonunun bugünkü gündemine, 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı’na ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:82
Tarih:30.04.2025

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Özlem Zengin Hanımefendi'ye, Sayın Başkana bir hatırlatmada bulunacağım. Lütfen o sözünüzü, Batman'la ilgili sözünüzü tekrar tashih edin, düzeltin, tavzih edin. Bu bir şehri ilzam eder. Her yerde terör faaliyetinde bulunanlar olur ama terör faaliyetinde bulunanlar nedeniyle de bir şehir, bir kitle, bir ideoloji itham edilemez, ilzam edilemez. O nedenle, tashih etmenizde fayda var. Ya tashih edersiniz veyahut da ısrar edersiniz.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz, bütçe görüşmelerinde Sayın Mehmet Şimşek yurt dışına gidiyordu ve yurt dışına gittiği zamanlarda da biz "Acaba para mı arıyorsunuz? Neden para arıyorsunuz? Parayı Millî Savunma Bakanı getirmez, Hazine ve Maliye Bakanı getirmez, İçişleri Bakanı getirir ve aynı zamanda Adalet Bakanı getirir, siz harcarsınız." demiştik. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı da şöyle bir cevap vermişlerdi, "Biz para aramıyoruz, paramız var." demişti. Peki, paranız varsa o zaman ben de sizlere sorayım: Geçen gün, dün itibarıyla Sayın Bakan açıkladı, 3 milyon 123 bin kişi EYT nedeniyle emekliye ayrılmış vaziyetteler. Bu EYT'lileri niye inim inim inlettiniz? Madem yapacaktınız, yıllarca niye beklediniz? Madem yapmayacaktınız, yıllar sonra niçin bunları yaptınız? Yaptığınız işi de eksik yapıyorsunuz, 5000 prim günü olanları emekliye ayırmanız gerekiyordu, onlarla ilgili emeklilik işlemi yapmadınız. 3600, aynı zamanda kısmi emeklilik ek göstergesi olanları da kısmi emekliliğe tabi tutacaktınız. Bunlar da aynı şekilde bir yara olarak karşımızda duruyor. Bir de kalkmış birileri şöyle cevap veriyor, "Efendim, 40 yaşında insanlar emekliye ayrılacaklar bu EYT nedeniyle. Bu da Türkiye bütçesine çok ciddi bir yük getiriyor." diyor. Ben de buradan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına bir çağrıda bulunuyorum: 40 yaşında emekliye ayrılanların şu sıralamasını, sayısını bize bir bildirsin bakalım: Türkiye'de kaç kişi 40 yaşından ve aşağısından emekliye ayrılmış, bunları bize söylesinler. Diğer bir taraftan, mademki paranız var, 3600 prim günüyle ilgili söz vermiştiniz, yapamadınız. Aynı zamanda, 3600 ek göstergeyle ilgili 1'inci derecede memur olanların hepsine 2018 seçimleri öncesinde ve 2023 seçimleri öncesinde bir söz vermiştiniz, o sözünüzü de yerine getirmediniz; sadece 4 meslek grubuna bu 3600 ek göstergeyi verdiniz, diğerlerine vermediniz. O nedenle sizden bir kez daha 3600 ek göstergeyi hayata geçirmenizi istiyoruz.

Taşeron belediye işçileri... Şimdi, taşeron belediye işçileri var ve belediyelerde belediye başkanlarının insafına terk edilmiş vaziyette. Bir partiden belediye başkanı olmuşsanız, önceki kişi yine aynı partiden ise yine aynı şekilde onun almış olduğu işçileri çıkarabiliyor. Şimdi, Türkiye'de 1 milyona yakın belediye işçisi var. Daha önce taşeronlara kadro verildiğinde "Bir daha bu iş yapılmayacak." denilmişti, tekrar yeniden yol olmuştu bu. Şimdi de aynı şekilde bunlara kadro verilmeli ve işçi alımları veyahut da işçi çıkartmaları bir daha belediye başkanlarının iki dudağı arasında olmamalı, onların insafına bu iş terk edilmemeli; mutlaka bir kanunu olmalı, kriterleri olmalı, buna göre hareket edilmelidir.

Şimdi, Altındağ Belediyesinde işçilerle ilgili problem var. İşçilerin çadırı tekmeleniyor, işçiler dışarı çıkartılıyor, hak arıyorlar; bu insanların ne suçu var? Geliyorsunuz siz... Belediye Başkanı daha önce de yine AK PARTİ'liydi, şimdi de AK PARTİ'li Belediye Başkanı, onun aldıklarına bu kızıyor. Bu başka bir partili olsa daha fazla işlem yapıyorsunuz. O nedenle, bu taşeron işçileriyle, belediye işçileriyle ilgili olarak da mutlaka bir düzenleme yapmamız lazım.

Yardımcı hizmetler sınıfının hâlâ bir kanunu yok, kanun olmadığı için görev tanımları yok. Ekonomik ve hukuki sorunlarını da gideremediniz ve çok ciddi şekilde problemleri var, sayıları da oldukça fazla; 125 bin kişi yardımcı hizmetler sınıfında çalışıyor.

Sözleşmeli öğretmenler... Şimdi, sözleşmeli öğretmenlerle ilgili söyledik, dedik ki: Yapmayın, sözleşmeli öğretmen olur mu? Kadrosuz öğretmen olur mu veyahut da özel sektörde çalışan öğretmen olur mu? Şimdi, buraya Öğretmenlik Mesleği Kanunu'yla ilgili olarak bir kanun getirdiniz ve özel okullara ucuz iş gücünü sağlamak adına bu çocukları, bu gençleri oralarda çok düşük maaşlarla çalıştıracaklar. Sözleşmeli öğretmenliği kaldırın ve derhâl olarak KPSS üzerinden bütün herkese kadrolarını verin, bunlarla öğretmen açığını kapatın ve öğretmenlikte tek bir öğretmen sınıfı olsun ve bu da öğretmenlik olsun, başka bir şey olmasın.

Diğer bir hususa gelince, tıbbi cihaz tedarikçileri... Değerli milletvekilleri, bunlarla ilgili o kadar çok uğraştık, o kadar çok dil döktük, meydanlarda o kadar çok protestolarda bulunduk ve dediler ki Sağlık Bakanı: "Yüzde 25 alacağınızdan vazgeçin, o şekilde veririz." Bunlar vazgeçtiler. Oradan kaç sene geçti? Üç sene geçti, dört sene geçti, beş sene geçti; döviz nerede, enflasyon nerede, faizler nerede; bu insanları âdeta açlığa, yoksulluğa mahkûm ettiniz. Şimdi de yine aynı şekilde bu insanları mağdur ediyorsunuz. Bir an önce tıbbı cihaz tedarikçilerinin paraları ödenmeli ve bu mağduriyetler bu şekilde sari bir hastalık hâline getirilmemelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özdağ, lütfen tamamlayın.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Emeklilere vermediğiniz seyyanen zammı hâlâ veremediniz.

Kur'an kurslarında sözleşmeli olarak çalışan Kur'an kursu öğreticileri var. Burada sözleşmeli olarak çalışan imam-hatiplilere kadro verdiniz iki defa, bu insanlara kadro vermediniz ve bu insanları çok ciddi şekilde mağdur ediyorsunuz. Bir: Sigortalar eksik yatıyor. İki: Maaşları çok düşük, asgari ücretin de altında. Âdeta 17'nci, 18'inci yüzyıllardaki kölelik sistemini getirmişsiniz. Bir de Diyanet İşleri Başkanlığında ve Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerim'de adaletten bahsedilmesine rağmen siz burada adaletsizlik yapıyorsunuz.

"100 bin öğretmen ataması" dediniz, bu 100 bin öğretmen atamasında gele gele 25 bin öğretmen... 25 bin öğretmenin de 10 binini bu akademilere aktardınız. Niye aktardınız? Tekrar, yeniden KPSS'ye tabi tutsaydınız, onlara da bir 25 bin kişi, 20 bin kişi vermiş olsaydınız, bu insanların hakkını yememiş olsaydınız. Niye 25 bin kişiyi bir anda 15 bin kişiye düşürdünüz? Burada da bir haksızlık var, bir hukuksuzluk var ve bir keyfîlik var. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu demekten başka bir şey değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özdağ, lütfen tamamlayın.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Tamamlayacağım Sayın Başkanım.

Aynı şekilde, paranız varsa, siz kamu mühendislerine, kamu avukatlarına, kamu mimarlarına, kamu şehir plancılarına çok düşük maaş veriyorsunuz. Şimdi, doktorlar dediler ki: "Gideriz." "Giderseniz gidin." dediniz. Ardından da baktınız ki durum kötü, hemen maaşlarına zam yaptınız. Aynısını ihtiyaç duydunuz ki -doğrusunu yaptınız- hâkim ve savcılara da yaptınız. Biraz önce bahsetmiş olduğum meslek grupları aynı meslek gruplarıdır, bunlara da en kısa zaman içerisinde paralarının verilmesi lazım.

Peki, paranız varsa bu faizler nedir? Paranız varsa bu enflasyon nedir? Paranız varsa Türkiye'deki bu zamları neyle açıklayacağız? Konut, araba fiyatlarındaki fahiş artışların sebebi nedir? Bu kadar dış borç, 540 milyar dolar borç nedir Allah aşkına? Önce kur korumalı mevduatla, şimdi de yüzde 50 faizle paradan para kazanmak nedir söyler misiniz?

Madem paranız var, zirai don felaketi oldu ve bu zirai don felaketinde TARSİM hâlâ tespitlerini yapamadı, yapmadığı gibi -TARSİM'in bir hafta içinde yapması lazım kanun gereği- bunların paraları da ödenmedi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özdağ, son kez sürenizi uzatıyorum.

Buyurun.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - O nedenle, bu TARSİM'le ilgili, bu zararlarla ilgili çok ciddi çalışmalar yapılması lazım. Her gün söyleyeceğim burada, söylemeye çalışacağım. Bu çiftçilerimizin Ziraat Bankasına, özel bankalara ve aynı zamanda Tarım Krediye borçları var. Bu borçların hemen, çok hızlı bir şekilde ötelenmesi lazım, iki yıl gibi. Aynı zamanda bunlara yeniden kredi alabilmeleri için faizsiz veya düşük faizli krediler verebilmeliyiz ki gelecek sene sebzemizi, tarımımızı veya gıdamızı doğru bir şekilde dizayn edelim.

Bolu Kartalkaya'da yangın oldu biliyorsunuz. Kartalkaya'daki o yangından sonra hep beraber aynı konuyu gündeme getirdiğimiz için... Bir trajediydi, hakikaten bir dramdı. Bir kadın oradan sesleniyordu, babasıyla telefonla konuşuyordu, "Ben yanayım mı, atlayayım mı?" diyordu. Çocuklar öldü orada, çocuklarını attı bu insanlar. Ve burada bir Komisyon kurduk; bugün bu ölenlerin hatta bu öldürülenlerin anneleri, babaları, aileleri Komisyona geldiler ama Komisyona gelmeyen insanlar var. Kim bunlar? Bakanlar. Niye gelmiyorsunuz siz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özdağ, teşekkür için açıyorum, lütfen tamamlayın.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Çok teşekkür ederim.

Niye gelmiyor bu bakanlar; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı niye gelmiyor, İçişleri Bakanı niye gelmiyor? İl Özel İdaresi ilzam edilmedi mi, suçlanmadı mı burada? Veyahut da buraya imar verilmesinde, buranın çalışma ruhsatlarının verilmesinde Çalışma Bakanı, Kültür ve Turizm Bakanı, İçişleri Bakanı burada suçlanmadı mı? Suçlandılar. Komisyon, Meclis millet iradesidir. Öyle demiyor muydu Sayın Erdoğan 15 Temmuz akşamı? "Millet iradesinin üzerinde daha büyük bir irade görmedim ben." demiyor muydu? Niye gelmiyor bu bakanlar? Ben 15 Temmuz darbe komisyonunun Başkan Vekiliydim, buraya eski Genelkurmay Başkanları, Cumhurbaşkanları geldiler, Başbakanlar geldiler. Hani Meclis ileriye doğru gidecekti? Eskiden "Buraya bir albay gelmiyor, bir yarbayı çağırıyoruz gelmiyor." diyordunuz, şimdi ise bakanlarınız gelmiyor, sonra da buna tutuyorsunuz "Millet iradesi" "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle beraber çok büyük mesafeler katettik." diyorsunuz. Hayır, katetmiyorsunuz, o bakanlar suçsuzsa gelmeliler, burada ifadelerini vermeliler, beyanda bulunmalı, milletvekillerinin sorularına cevap vermelidirler. Ha, gelmiyorlar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özdağ, son cümlenizi alalım lütfen.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Söyleyeyim efendim son cümlemi.

Şimdi, 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı var, 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı'nda da ciddi problemlerimiz var. Sendikalaşma oranımız oldukça düşük ve bu sendikalaşmayla ilgili olarak da Hükûmet üyelerinin yani Hükûmetin bazı yerlere müdahale ederek... 3 tane büyük sendika var Türkiye'de, diğer sendikalarla ilgili kotalar getirdiniz, o kotalar iptal edildi, ardından tekrar, yeniden buradan kanun çıkardınız, AYM üzerinden tekrar yeniden gündeme geldi. O nedenle, bu kotaları yeniden düşünün ve bu 3 sendika içerisinde de bir sendikaya ayrıcalık yapmayın. Ben Adalet ve Kalkınma Partisinde Genel Başkan Yardımcılığı yaptığımda da gündeme gelmişti, müdahale etmiştim, "Lütfen bu sendikalara karışmayalım. A sendikası, B sendikası, C sendikası işçilere ve memurlara hangi özlük haklarını, hangi ekonomik haklarını, hangi sosyal ve kültürel haklarını veriyorlarsa onlar kendi aralarında yarışsınlar, biz yarışmanın taraftarı olalım ve bir sendikanın yandaşı veyahut da yardımcısı olmayalım." demiştim. İşçi ve Emekçi Bayramı bu şartlarda ne kadar kutlu oluyorsa o kadar kutlu olsun. (YENİ YOL sıralarından alkışlar)