Konu: | Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 82 |
Tarih: | 30.04.2025 |
SIRRI SAKİK (Ağrı) - Sayın Başkan, sevgili milletvekili arkadaşlarım; ben hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün sevgili Selahattin Demirtaş'tan "Jamal" diye 8'inci kitabı, romanı geldi; buradan sevgili Selahattin'e selam, sevgiler. İçeride bulunan bütün siyasi tutuklu ve hükümlülere bin kez selam olsun.
Şimdi, bugün, burada ciddi tartışmalara tanıklık ettik. Aslında o kadar haksız bir iddia ki... Biz bu topraklarda akan tek damla kanı kendi bedenimizden akmış gibi görürüz; bunun adı Kürt çocukları olur, Türk çocukları olur. Kim ki bu kan üzerinden siyaset yapıyorsa namerttir, şerefsizdir; biz böyle bir şeye tenezzül etmeyiz. Ben bir askerin buradan anılmasını... Asla böyle bir şey düşünmem. O benim evladım, benim kardeşim, o ailenin yaşadığı bütün acıyı yüreğimde hissediyorum. Bu toprakların artık bu acıları yaşamaması için çırpınıyoruz ama -ne hikmetse- birilerinin sosyal medyada küçük bir kibrit kutusu kadar yer kaplamak için Meclisi tetikleyip tahrik etmeye de hakkı yok.
Sayın Başkan, dün burada bir Kürtçe atasözünden bahsettim; alelacele hemen oradan düğmeye bastınız. Aklıma ne geldi biliyor musunuz? Sakarya'da bir baba ve oğlu Kürtçe konuşuyorlar, adam silahını çekiyor, ikisine ateş ediyor yani "Niye Kürtçe konuştunuz?" diye ateş ediyor, baba orada öldü. Burada düğmeye basmak ile ateş etmek arasında hiçbir fark yok yani Kürt diline tahammülünüz olsun, bu dil kadim bir dildir. Biz sonradan buraya gelip bu toprakları vatan edinen değiliz, bizim yedi ceddimizin bu topraklarda yeri vardır ve bu toprakların sahibiyiz. İki üç nesil önce çıkıp buralara gelip Türk olmayanlar Türkçülük yapıyor. Kardeşim, biz bu toprakların ve bu kadim dilin sahibiyiz, bu dil kadimdir. Bakın, bu Parlamento ne kadar geri biliyor musunuz? Bundan tam yüz beş yıl önce bu Parlamentoda, şu tutanaklarda Muş milletvekili Kürtçe konuşma yapıyor ve tutanaklara Kürtçe geçiyor. Dün Grup Başkan Vekilimiz söyledi, daha önce "x" diye geçiyordu, şimdi otomatik olarak kesiyorsunuz; buna hakkınız yok, bu kadim dile kimsenin bu kadar düşmanlık yapmaya hakkı yok. Bakın, İngilizce konuşulur, Arapça konuşulur, ses seda çıkmaz. Birkaç gün önce buraya Endonezya Cumhurbaşkanı geldi, hepimiz kalktık ayağa; ulusal giysileriyle buraya geldi, burada kendi ana diliyle konuştu, bütün Parlamento kalktı, onu ayakta alkışladı. Peki, bu Parlamento parçalandı mı, ne oldu? Peki, bu kadim dil size ne etti? Niye bu dile bu kadar düşmanca bir tavır içerisindesiniz? Hiç beğenmediğiniz, sürekli "Faşist, bilmem ne İsrail." dediğiniz... Vallahi, İsrail Parlamentosunda Arapça konuşma yapılıyor, anında tercüme ediliyor. Belçika'da, Parlamentoda üç farklı dilde konuşma yapılıyor ve o ülkelerde bütün kimliklere, bütün inançlara saygı duyuluyor ama burada Kürtçe konuşulduğu an kıyametler kopuyor. Peki, bu şekilde mi siz Kürt sorununu çözeceksiniz? Kürtlerin değerlerine saygı duymadan mı bu sorunu çözeceksiniz? Bundan vazgeçin. Bakın, biz bu toprakların ev sahibiyiz ama ne hikmetse bize misafir hukuku bile uygulanmıyor. Misafirler geliyor, buralarda baş tacı, bütün konuşmalarını ana dilleriyle yapıyorlar ama biz burada hâlâ kendi dilimizden konuşamıyoruz; yapmayın bunları. Sayın Başkan, ben ana dilim için bu kadar ağır bedeller ödüyorum. Biraz önce Selahattin'den bahsettim. Selahattin dokuz yıldır cezaevinde, Figen dokuz yıldır cezaevinde. Binlerce Kürt çocuğu hem öldüler hem zindandalar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Sakik, lütfen tamamlayın.
SIRRI SAKİK (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Bunlar hepsi bu dilin özgür olması için. Başka ne yaptılar, ne ettiler? Bizim dilimize karşı bu haksızlığı yapmayın. Bence, vallahi, ana dilimize saygı göstermeliyiz Sayın Başkan. Eminim yani ben ne kadar Kürt'sem siz de o kadar Kürt'sünüz, sizin ananız-babanız da Kürt. Eminim onlar da bu uygulamayı içlerine sindirmiyorlar. Bu halkın inançlarına, kimliklerine saygılı olalım. Barış istiyorsanız ilk önce bu halkın diline, kültürüne saygılı olmalısınız; bu, böyle sağlanır. Birbirimize saygılı olmalıyız, birbirimize tepeden bakmak, el sallamak, emir kipleriyle konuşmak; bu işler çok geride kaldı, kimse bize böyle parmak marmak sallamasın. Biz ölümü, korkuyu çok gerilerde bıraktık.
Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)