GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:82
Tarih:30.04.2025

HASAN ÖZTÜRKMEN (Gaziantep) - Tek adam rejimi kurulurken Anayasa değişikliğinin verdiği yeni yetkilere dayanılarak çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle devletin yapısı baştan aşağı değiştirilmiştir; bütün bir devlet geleneği yıkılarak, oturmuş gelenekler bozularak yeni bir yürütme yapısı hayata geçirilmiştir. Anayasa’nın çizdiği sınırları aşmak için çıkarılan 703 sayılı KHK'yle Cumhurbaşkanına bütün alanlarda kimseye hesap vermeden düzenleme yapma yolu açılmış ve rejimin otoriterleşmesinin ilk adımı atılmıştır. Yeni kurulan tek adam rejimiyle bir nevi Meclisin yasama yetkisi elinden alınmıştır. Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle Meclisin yetkisini gasbetmiştir. Bu yüzden çok sayıda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, hemen hemen tüm üyeleri iktidar tarafından belirlenmiş Anayasa Mahkemesi üyeleri tarafından hukuk düzenine aykırı olduğu için iptal edilmektedir.

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi tam da bu yüzden Meclis gündemindedir. İktidar, Anayasa'yı kanun yoluyla aşmak ve sarayın iradesini kanunlaştırmak istemektedir. Teklifin 2'nci maddesiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "Uzman istihdamı" başlıklı ek 41'inci maddesi başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmektedir. Yapılan değişiklikle kamu kurumlarında uzman istihdamı genişletilerek bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uzman ve uzman yardımcısı istihdam edebilmeleri için, teşkilatlanmaları için Cumhurbaşkanlığı kararlarıyla uzman ve uzman yardımcısı istihdam edebilmelerinin öngörülmesi şartı getirilmiştir. Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmeden bazı kamu kurum ve kuruluşlarında yılların birikimine dayanılarak oluşturulan, gerçek anlamda kariyere dayanan Devlet Planlama Teşkilatı planlama uzmanı, Hazine uzmanı, devlet bütçe uzmanı ve benzeri uzmanlık kadrolarının ünvanlarının topluca değiştirilerek yapılan genel düzenlemelerin devlet bürokrasisinin ihtiyaç duyduğu uzman kadrolardaki istihdamın kalitesini olumsuz yönde etkilediğini de görmekteyiz. İktidar tarafından kapatılan "Devlet Personel Başkanlığı" ibareleri de madde metninden çıkarılmıştır.

Diğer yandan, maddenin dokuzuncu fıkrasında uzman ve uzman yardımcılarına tanınan denetim için gereken gizli dahi olsa bütün belge, defter ve bilgileri talep edilebildiği takdirde ibraz etmek, para ve para hükmündeki evrakı ve ayniyatı ilk talep hâlinde denetimle görevli uzman ve uzman yardımcılarına göstermek, sayılmasına ve incelenmesine yardımcı olmak zorunda olduklarına ilişkin düzenleme özel hayatın gizliliğini ihlal edici niteliktedir. Madde metninde yer alan hükümle uzman ve uzman yardımcılarına diğer görevlerinin yanı sıra araştırma, analiz, teftiş, denetim, inceleme ve soruşturma da yaptırabilecektir. Kamu kurumlarında işe alımlarda ve görevlerde yükselmelerde liyakat ilkesinin temel alınması esastır. Teftiş, denetim, soruşturma işlevleri farklı bir şekilde eğitim ve yetiştirilme ve süreçlerini içerdiğinden uzman ve uzman yardımcılarının uhdesine bırakılmamalıdır. Düzenleme, kamu görevine giriş, yetiştirme, kariyer ve liyakat ilkelerine aykırılık taşımaktadır. Bu durum, ünvanlar arası görev ve yetki çatışmasına da neden olabilecektir. Kamu yönetimine uzman olarak istihdam edilmek üzere alınanlara ayrıca teftiş, denetim, soruşturma işlevlerinin yüklenmesi kamu yönetiminde telafi edilemeyecek zararlara neden olacaktır.

AKP iktidarında kamuya alımlarda tek kriter devam etmektedir, o da sadakattir. Kamuya alımlarda işleyen mülakat rejimi cumhuriyetimizin bugüne kadar yarattığı tüm insan ve planlama birikiminin son zerrelerini de silmek üzere olanca hızıyla devam etmektedir. Uzman ve uzman yardımcısı istihdamlarında kariyeri, birikimi ve liyakati esas alacak tek garanti yoktur, milyonlarca mülakat mağduru gencimizin yaşadığı ıstırap bunun ispatıdır; üstelik AKP Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan seçimlerden önce verdiği "Kamuda mülakatı kaldıracağız." sözü orta yerde dururken. Ancak artık faydası yok çünkü yalanlarla seçim kazanma döneminin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Sandık halkımızın önüne geldiğinde bu yalan ve talan rüzgârı da sona erecektir.

Yarın 1 Mayıs; emeğin, emekçinin haklarını arama, örgütlenme özgürlüğünü arama günüdür. Yarın meydanlarda emekçilerin yanında olacağız.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)