Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 84 |
Tarih: | 07.05.2025 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA CİHAN PAÇACI (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün bu kürsüden sizlere bir siyasi partinin temsilcisi ve bir parlamenter olarak değil, bu ülkenin geleceği için kaygı duyan bir yurttaş olarak seslenmek istiyorum.
Bu kürsüye demokrasiye, ifade özgürlüğüne ve siyasetin onuruna yönelmiş son derece tehlikeli şiddet ve saldırılara karşı ses yükseltmek için çıktım.
Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını geride bıraktığımız bu dönemde ne yazık ki demokrasi tarihimizin en sert kutuplaşma iklimlerinden birini yaşıyoruz. Aslında, günümüzde farklı görüşlere sahip olmak doğal ve sağlıklı olandır, demokrasinin gereği de budur. Ancak ne yazık ki özellikle Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmesinden bu yana toplumsal ayrışma derinleşmiş, "biz ve onlar" dili siyasi rekabetin değil, toplumsal düşmanlığın aracı hâline gelmiştir. Sosyal medya linçlerinden fiziksel saldırılara, basına ve muhalefete yönelen baskılardan ifade özgürlüğü kısıtlamalarına kadar uzanan sistematik bir şiddet iklimiyle karşı karşıyayız. Bu, sadece bireylere değil, demokrasimize vurulan prangadır. Unutulmamalıdır ki demokrasi sadece sandığa atılan oyla değil, farklı seslerin birlikte yaşayabildiği bir toplumsal zeminde gelişir. Bugün bu zemin büyük ölçüde tahrip edilmiş ve bu tahribatı onarmak ise hepimizin sorumluluğundadır. Asıl üzerinde durmamız gereken şey, bu şiddet ve saldırıların bir günde ortaya çıkmadığıdır. Bu ortam yıllardır sürdürülen ve her geçen gün dozu artan bir siyasi anlayışın sonucudur. Bugün, maalesef, farklı düşünen ve siyasi iktidarı eleştiren sesler hedef gösterilmekte ve şeytanlaştırılmaktadır. Bu ülkede milyonlarca insanın oyunu alan partiler, milyonların temsilcisi olan milletvekilleri ve toplumda karşılığı olan birçok sanatçı, gazeteci ve kanaat önderi ayrıştırıcı ve nefret dolu söylemlerle yaftalanıp tehdit edilmektedir. Mesela Grup Başkan Vekilimiz Sayın Buğra Kavuncu İstanbul'da fiilî saldırıya uğramış, fail cezasız kalmıştır. Sayın Selçuk Özdağ kardeşimiz darbedilmiş ancak failler cezalandırılmamıştır. Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na linç girişiminde bulunulmuş ancak saldırıda bulunan failin -bırakın cezalandırılmayı- elini öpmek için kuyruk oluşturulmuştur. Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu aleni olarak tehdit edilmiş ve yargı sadece seyretmiştir. Ayyüce Türkeş Hanımefendi babasının mezarını ziyaret edemez hâle gelmiş ve yanındaki personel darbedilmiştir. Son olarak da Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel fiilî saldırıya uğramıştır. Bugün, âdeta yapanın yanına kâr kalan bir ortam oluşmuştur. Aslında, bu saldırılar kişilerden ziyade siyaset kurumuna ve demokrasiye yapılan saldırılardır. Bütün bu saldırıların ortak paydası ise saldırganların hiçbir ceza almamasıdır. Bu durum ise toplumda bu saldırganların suç işleme imtiyazına sahip oldukları algısını oluşturmaktadır. Şiddet ortamından en kısa sürede çıkarak huzurlu bir ortam yaratmak en başta siyasi iktidarın görevidir. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanının "AK PARTİ Genel Başkanı" sıfatıyla rakiplerine sert eleştiride bulunması hatta tehditvari ifadeler kullanması aynı zamanda Cumhurbaşkanı olması dolayısıyla doğru değildir. Özellikle biz siyasilerin ve toplumda karşılığı olan kişilerin söylemleri sadece kendimizi bağlamamaktadır. Unutulmasın ki bu söylemler milyonlarca insanı yönlendirmekte, etkilemekte ve şiddeti doğurmaktadır.
Sayın milletvekilleri, bu şiddet dolu ve tehlikeli gidişat, unutulmasın ki tedbir alınmazsa toplumsal kaosa sebep olabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Paçacı, lütfen tamamlayın.
MUSTAFA CİHAN PAÇACI (Devamla) - Bu ortamdan çıkmamızın ön şartı kutuplaşma değil, kucaklaşmayı; nefreti değil, sevgiyi hâkim kılmamızdır. Tabii, yargının ise bağımsız ve tarafsız ilkeler çerçevesinde faillere gereken cezaları vermesi şarttır. Siyasette dilimizi yumuşatmak, kutuplaştırıcı söylemlerden arınmak yalnızca nezaket kuralı değil, demokrasimizin ve toplumsal huzurumuzun gereğidir. Gelin, bu kutuplaştırıcı dile son verelim. Gelin, şiddeti meşrulaştıran bu siyasi atmosferi beraber dağıtalım. Gelin, ülkemizi birliğin, sevginin, saygının ve huzurun hâkim olduğu bir ortama taşıyalım. Zira bu mesele sadece siyasi bir mesele değil, bir memleket meselesidir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)