GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:84
Tarih:07.05.2025

CHP GRUBU ADINA MURAT BAKAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime Sırrı Süreyya Önder'e Allah'tan rahmet, ailesine, sevenlerine başsağlığı dileyerek başlamak istiyorum.

4 Mayısta Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel'e alçakça bir saldırı gerçekleştirildi. Ancak biz burada yalnızca bir kişiye yönelik bireysel bir saldırıyı değil, Türkiye'de siyasal muhalefeti, kurumsal dengeyi ve anayasal düzeni hedef alan organize bir müdahaleyi konuşuyoruz. Bu saldırı rastlantı değil, basit bir güvenlik zafiyeti değil; bu, doğrudan siyasal anlamı olan, organize edilmiş planlı bir eylem. Arkadaşlar, bu bir saha testidir. Siyasal iktidarın sınırlarını kimlerin zorlayabileceğini, hangi reflekslerin gelişeceğini, kimin susacağını, kimin direneceğini ölçmeye yönelik bir denemedir ve bu deneme doğrudan Cumhuriyet Halk Partisi lideri üzerinden İstanbul'un kalbinde Atatürk Kültür Merkezi gibi sembol bir mekânda gerçekleştirilmiştir. Bu ne ilktir ne de münferittir. Hatırlayalım: İsmet İnönü'ye 1950'de, 54'te, 64'te saldırı, linç girişimi ve suikast gerçekleştirdi. Bülent Ecevit 2'si suikast girişimi olmak üzere 6 saldırıya uğradı. Deniz Baykal 2010'da Van'da hedef alındı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun 2014'te Artvin'de konvoyu silahlı saldırıya uğradı, Çubuk'ta 2019'da linç edilmek istendi ve şimdi Sayın Özgür Özel devlet erkânının, Meclis Başkan Vekilinin, binlerce yurttaşın katıldığı, tüm Türkiye'nin canlı yayında izlediği bir cenazede saldırıya uğruyor. Birinci derece güvenlik önlemlerinin alınması gereken bir yer ve zamanda MİT'in, Emniyetin, Jandarmanın koordineli çalışması gerekirdi, alanın önceden fiziki ve teknik güvenlik taramasından geçirilmesi gerekirdi, giriş-çıkışların sıkı denetime tabi tutulması gerekirdi ancak 2 evladını katletmiş bir alçak hiçbir engelle karşılaşmadan tüm güvenlik protokollerini aşarak alana girdi, saatlerce alanda kaldı. Aracı otoparka alınmayan Genel Başkanımızı çıkacağını bildiği yerde ısrarla bekledi, nihayetinde alçakça saldırdı. Olayın detayları bize saldırının rastlantı olmadığını gösteriyor. Saldırganın sıcak havaya rağmen yumruk, tekme ve cop darbelerine karşı fiziksel koruma sağlayacak deri ceket giymesi, bu tür kıyafetlerin genellikle istihbarat eğitimi almış kişiler ya da organize suç unsurlarınca kullanılması, yine saldırganın yakasına Sırrı Süreyya Önder'in fotoğrafını takarak kendisini kamufle etmeye çalışması saldırının önceden planlanmış, teknik yönlendirmeyle gerçekleşmiş olabileceğine dair ciddi işaretlerdir. Ayrıca saldırganın 2020 yılında sokak röportajı var, orada diyor ki: "Derin devlete ihtiyacımız var, yanlış adamlara terbiye verir." Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi olan Yasin Hayal'le ilgili "Cezaevinde Yasin Hayal'i korudum." diyor. "Sedat Peker dese ki: 'Git, canlı bomba ol.' olmazsam şerefsizim." diyor. Bu ifadeler saldırganın yalnızca ideolojik bir yönelime sahip olmadığını, aynı zamanda kullanışlı bir aparat hâline getirildiğini, belirli bir çizgiye angaje olduğunu da gösteriyor.

Değerli arkadaşlar, bu saldırı muhalefetin meşruiyetine, kurumsal denge gücüne, halk nezdindeki temsil gücüne yapılmıştır. Siyaset bilimi literatüründe veto oyuncuları kuramı rejimi sınırlayan, denetleyen aktörleri tanımlar. Türkiye'de medya, yargı, bürokrasi gibi denetleyici güçlerin zayıflatıldığı bir ortamda siyasi parti liderlerinin, Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu'nun cezaevine atıldığı bir koşulda Cumhuriyet Halk Partisi ve onun liderliği son kurumsal denge odağı hâline gelmiştir ve hedef alınan budur.

Biz bu önergeyle hiçbir kurumu toptan suçlamıyoruz ancak bu kurumların içinde, görevlerini ihmal eden, kasıtlı davranan, güvenliği siyasi saiklerle şekillendiren kişi ve yapıların araştırılmasını ve saldırganın arkasındaki gizli elin ortaya çıkarılmasını istiyoruz çünkü devlet ancak kendi içindeki hataları, eksikleri tanımlayarak güçlenir ve bu Meclis de millet adına hakikati aramakla yükümlüdür. Siyaseti düşmanlaştıran, muhalefeti hedef hâline getiren, tehditleri olağanlaştıran bu siyasal iklim saldırganlara cesaret vermektedir. Bugün bu saldırının arkasındaki gizli el sadece bir failin değil, onu cesaretlendiren, yönlendiren sistemin ve iklimin kendisidir. Bu gerçekle yüzleşilmediği sürece yeni saldırılar kaçınılmazdır. Gelin, bu Meclis susmasın.

Arkadaşlar, saldırgan daha önce İBB binasına gidiyor ve Ekrem Başkana yönelik bir suikast planı olduğunu söylüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen tamamlayın.

MURAT BAKAN (Devamla) - Emniyete yönlendiriyorlar, Emniyeti çağırıyorlar, Emniyet bu ihbarı sadece kişisel kanaat ve hissiyat olarak değerlendiriyor. Kişisel kanaat olarak görülen bu uyarının ardından bu aynı şahıs Genel Başkanımıza bu fiziki saldırıyı gerçekleştiriyor. İstanbul Emniyeti, şahsın cezaevi geçmişi dışında bir araştırma yapmıyor, cezaevindeki ilişkilerini sürdürüp sürdürmediğini araştırmıyor; radikalleşme riski, örgütsel bağları, psikolojik profilini incelemiyor, şahsın fiziki takibini yapmıyor, ikamet ettiği yer, görüştüğü kişiler, ziyaret ettiği kurumları incelemiyor, iddiaların içeriği ve potansiyel hedefle bağlantısı istihbarat birimleriyle koordineli şekilde analiz edilmiyor. Burada net bir şekilde bir ihmal var arkadaşlar.

Bu mesele, bir partinin meselesi değil; bu mesele, bu Meclisin, ülkemizin, hepimizin ortak meselesidir.

Gelin, bu saldırının arkasındaki karanlığı hep birlikte ortaya çıkaralım diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)