Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 85 |
Tarih: | 08.05.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Partinin grup önerisi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu GSM firmaları hakkında söylenecek o kadar şey var ki neresinden başlayacağımı bilmiyorum. Bu söz uzunca bir süredir "Çalıyorlar da çalışmıyorlar da." şeklinde konuşulmaya başlandı. Eskiden "Çalıyorlar ama çalışıyorlar da." diyorlardı. Peki, "Bu GSM operatörleri, sözün neresinde firmaları?" derseniz tam da göbeğinde derim yani hem çalıyorlar hem de çalışmıyorlar. 23 Nisanda, İstanbul'da 6,2 büyüklüğünde bir deprem oldu. Doğal olarak insanlar yakınlarından haber almak ya da görevlilere durumlarını bildirmek, ulaşmak istediler; peki, yapabildiler mi? Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu Beyefendi'ye göre ulaşamamışlar ama bu çok da önemli bir şey değilmiş. Neden? On beş dakika kadar ulaşamamışlar. Bu on beş dakika hayat memat meselesi dediğimiz dakikalar değerli arkadaşlar. Sayın Bakan tıpkı selefleri gibi halkımızla kafa bulma konusunda hayli mahir maşallah. İletişim ve internet erişimini lüks olarak gören, mobil cihazları, bilgisayarları, eğlence araçları olarak değerlendiren ve bunlardan ÖTV ve fahiş kayıt ücretleri tahsil eden bir zihniyetten bu beklenirdi zaten. Bugün barınma, ulaşım, beslenme gibi temel bir ihtiyaç hâline gelen iletişim ve haberleşme hakkı, bu iktidar döneminde en hazzetmediği haklardan olsa gerek. Zira bunu pahalı ve neredeyse ulaşılamaz hâle getirmek için elinden geleni ardına koymuyor. Eğitimden sağlığa, çalışma hayatından üretimin her alanında olmazsa olmaz olan haberleşme ve internet erişimi bu iktidar sayesinde erişememe, bağlanamama, ulaşamama ama cepleri boşaltma aparatına dönüştürüldü. Kurtarıcı Mehmet Bakan şimdi "Her yol giriş ve çıkışlarına, OSB kapılarına vergi memuru dikeceğim." diyor. Esasen her bir vatandaşımın cebine bir cep vergi memuru yerleştireli çok olmuştu zaten. GSM firmaları da maşallah "sen, ben, bizim oğlan" döngüsünde yerini almış ve "Nasıl olsa hesap soran yok." deyip milletimizi affedersiniz ama kazıklamakla meşgul. Bunun için öyle sahtekârlıklar icat ediyorlar ki şeytana pabucu bile ters giydiriyorlar. 23 Nisandaki İstanbul depreminde çöken mobil iletişim faciası ne ilk ne de sonucuydu, Bakan ve yetkililerin akla ziyan açıklamaları da öyle.
Çok değil, çöken mobil hatları ve internet erişimi yaşanırken bu şahısların benzer lafazanlıklarını 6 Şubat depreminde de yaşamıştık. Resmî rakamlara göre 60 bine yakın insanımız hayatını kaybetti ama tek bir Hükûmet yetkilisi sorumluluk almamıştı. O zaman da iktidar ve lafazan bakanları, mesela, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı insanlar haberleşemesin diye, yardım isteyemesin diye mobil iletişimin bandını daraltmadılar mı? Bu sorumsuzlukları yüzünden belki de binlerce insanımız yardım çağrısı yapamadığı için, yerini bildiremediği için hayatını kaybetti, engelli oldu. Böyle bir vicdansızlığı bu ülkeye yaşattılar maalesef.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdağ, lütfen tamamlayın.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Ama tek bir nedamet getiren de olmadı. Bir gün bu ülkede hukuk kaim olduğunda bu yapılanların hesabını mutlaka vereceklerdir. Tek tek bu vurdumduymazlıkların, insan hayatını hiçe sayan bu rezilliklerin hukuk önünde hesabı mutlaka sorulmalıdır.
Türkiye'de internetin adı var ama kendisi yok; üstelik ne kadar az çekerse o kadar çok fatura gönderiyorlar ama ne denetleyen var ne de bunlara bir şey diyen var. Altyapı yatırımı yok ve yirmi yıl öncesinden benzer bir hizmet kalitesi, tam bir soygun düzeni. Bakanın açıkladığı gibi, Suriye'ye internet hizmeti sağlayacaklar, faturasını da herhâlde bizim Türk milletine, 86 milyona gönderecekler.
Ülkemizde üç büyük mobil iletişim firması var: Turkcell, TÜRK TELEKOM ve Vodafone. Peki, bu firmaları kim denetler? Ulaştırma ve Altyapı Bakanı yani Hükûmet değil mi? Yahu, Hükûmet doğrudan ya da dolaylı ortağı ve kontrolü altında tuttuğu bu firmaları nasıl ve niye denetlesin ki? Sözlerimin başında ifade ettiğim "sen, ben, bizim oğlan" döngüsünde olanların böyle bir derdi olabilir mi diyor ve İYİ Partinin grup önerisini destekliyoruz.
Saygılar sunuyorum. (YENİ YOL sıralarından alkışlar)