Konu: | Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 85 |
Tarih: | 08.05.2025 |
PERİHAN KOCA (Mersin) - Teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen değerli halkımızı bir kez daha saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Öncelikle bu ses rafineriden geliyor. "TÜPRAŞ işçisi ayağa kalktı, susturamazsınız." diyen TÜPRAŞ işçilerini Türkiye Büyük Millet Meclisinden saygıyla selamlıyorum. İzmit'ten Aliağa'ya, Batman'dan Kırıkkale'ye, sefalet dayatmasına, sermayeye, sendikal bürokrasiye karşı tek yürek olan, insanca bir yaşam için, ekmek için, onuru için direnen TÜPRAŞ işçilerine buradan selam olsun.
Değerli arkadaşlar, dünyanın en büyük yalanları listesine ilk sıradan girecek bir patron düzeni yalanı vardır, hepiniz bilirsiniz. İşçiyi cayır cayır cehennem ateşinde yakan her kârlı şirket cebini doldururken aslında bu klişe yalana sarılır ve derler ki: "Biz bir aileyiz." Ama işçiler "Biz bir aileyiz." martavalının ne anlama geldiğini yaşam koşullarından, çalışma koşullarından, iş ve ekmek mücadelelerinden çok iyi bilirler. Sermayenin, patronunun ve iş birlikçi iktidarın çünkü tek bir ailesi vardır; kendi mutlu zengin azınlığı, kendi şürekâsı. Bunun dışında gerisi ne yazık ki lafügüzaftır. AKP-sermaye ilişkisi de işte tam da bu istedikleri aile ilişkisi gibidir, kimi zaman bir dargındırlar, bir barışıktırlar; dalgalı ilişkilerinde kimi zaman kamuoyunda sert tartışmalara girermiş gibi görünürler, gerilimler yaşarlar, birbirlerine gözdağı verirler ama bu ilişkinin değişmeyen tek bir yönü vardır değerli arkadaşlar, o da işçi sınıfı düşmanlığıdır, sınıf düşmanlığıdır. Her konuda kârları için, çıkarları için tartışabilirler, gerilebilirler ama mevzubahis emekçiye gelince işçi sınıfına karşı sınıf düşmanlığı hususunda hiçbir görüş ayrılığı, hiçbir davranış ayrılığı yaşamazlar. Çünkü onlar bir ailedirler, aynı gemidedirler ve aynı gemide el ele, kol kola, omuz omuza işçinin emeğini, alın terini sömürerek o gemiyi el birliğiyle yüzdürme derdindedirler. Her ne kadar kameralar önünde, geçtiğimiz haftalarda olduğu gibi, TÜSİAD üzerinden olduğu gibi didişseler de işçilere yönelik tavırlarında her zaman tek yürektirler. Bu sermaye ailesinin iş birliğini dün TÜPRAŞ toplu sözleşmesinin imzalanmasında aslında bir kez daha gördük. TÜPRAŞ ile PETROL-İŞ arasında bir imza yapıldı. 31 Ocakta başlayan ve 3.500 işçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmeleri işçilerin hiçbir talebini karşılamayan bir şekilde apar topar dün bitirildi. İktidarın göz bebeği Koç Holding bünyesindeki şirketin yüzde 28 zam ve üç yıllık sözleşme teklifi karşısında işçiler son derece haklı bir şekilde yüzde 85 zam ve iki yıllık sözleşme talebinde bulunmuşlardı ama tabii ki bunların hiçbiri karşılanmadı ve dört haftadır İzmir, Kocaeli, Batman, Kırklareli'nde sürdürdükleri eylemin ardından dün sabaha karşı bir satış sözleşmesine uyandılar TÜPRAŞ işçileri.
Biliyoruz ki işçi havzalarının birçok bölgesine yayılan eylemler grev yasaklamalarıyla, polis baskılarıyla, iş birlikçi sendika oyunlarıyla söndürülmeye, bitirilmeye çalışılıyor. Dün bunların hepsini aynı anda TÜPRAŞ sözleşmesinde hepimizin gözleri önünde bir kez daha görmüş olduk. İşçi sınıfının öfkesini dizginlemek için iş birlikçi sendika gizli kapaklı işler çevirerek ilk altı ay için yüzde 35, ikinci altı ay için yüzde 24'lük zammı içeren teklifi imzalayıverdi ve işçilerin kıdem farkı dâhil hiçbir talepleri yoktu. Bu satış sözleşmesinin imzalanmasının ardından ise bir kez daha talimatlar verildi ve işçilere polisle, kolluk gücüyle, biber gazıyla saldırıldı. Patronuyla, sendikasıyla, devletiyle, polisiyle bir olup "Biz bir aileyiz." dedikleri işçilere karşı yine bir kez daha işçi düşmanlığında birleşmiş oldular. Ama değerli arkadaşlar, dün belki izlemişsinizdir, görmüşsünüzdür, TÜPRAŞ işçileri "Madem biz bir aileyiz, biz neden bu hâldeyiz? " diyorlar, "Burada polis karşımıza dikilip bize 'Yaptığınız eylem yasal değil.' diyor ama soruyoruz, yirmi saat çalışmak yasal mı, sefalet yasal mı?" diye işçiler feryat ediyorlar ve diyorlar ki: "İnsan onuruyla bu kadar da fazla oynanmaz."
Evet, işçi kardeşlerimizin de ifade ettiği gibi, gerçekten sermaye-iktidar ittifakı işçinin, emekçinin ekmeğiyle oynadığı gibi insanlık onuruyla da oynuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Koca, lütfen tamamlayın.
PERİHAN KOCA (Devamla) - Biz buradan bir kez daha ifade edelim, işçilere dayatılan sefalet zammını kabul etmiyoruz. TÜPRAŞ işçisinin haklı mücadelesi şiddetle, sarı sendika oyunlarıyla karalanamaz. İşçilerin talepleri nettir, işçilerin talepleri bellidir; yüzde 85 zam, iki yıllık sözleşme talepleri derhâl karşılanmalıdır. TÜPRAŞ işçilerinin taleplerinin yanındayız. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)