Konu: | Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 85 |
Tarih: | 08.05.2025 |
ELİF ESEN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başında yüce Meclisi takip eden kıymetli vatandaşlarımız; sizleri saygıyla selamlıyorum.
YENİ YOL Grubu adına söz alırken yalnız 200 sıra sayılı çorba Kanun Teklifi'ne değil, tahrip edilen, çürüyen bir sisteme de itiraz etmek için karşınızdayım. Anayasa’nın 70'inci maddesi her Türk vatandaşının kamu hizmetine girme hakkı olduğunu yazar ancak bu teklifle kamu hizmeti emek ve ehliyet düzeninin değil sadakat ve sadaka düzeninin bir uzantısı hâline getirilmek istenmektedir. DEVA Partisi Parti Programı'mızda da diyoruz ki:
1) Kamu hizmetine girmek her vatandaşın anayasal hakkıdır.
2) Hiç kimse siyasi görüşü, etnik ve dinî kimliği sebepleriyle kamu hizmetine girmekten mahrum bırakılamaz.
3) Kurumların üst düzey yönetici kadrolarına atanacaklar için liyakat, başarı ve performans ölçütleri belirleyeceğiz.
Gelelim ilgili 17'nci maddeye. Maddeyle getirilen düzenleme müsteşar kadrosu ihdas edilinceye kadar HSK'deki müsteşar temsiliyetinin bakan yardımcısı eliyle yürütüleceğini hüküm altına almaktadır. Yoksa bu geçici hükümle yapılmak istenen bakan yardımcılığını fiilen müsteşarlığın yerine mi getirmektir? Bu durum Anayasa Mahkemesinin 2023/212 sayılı Kararı'nın ruhuna da tamamen aykırıdır. Mahkeme yürütmenin yargı kurumları içindeki temsiline dair sınırların aşılmasına itiraz etmişken, şimdi bu sınırlar geçici maskesi altında delik deşik edilmektedir. Unutulmamalı ki siyasi sadakatin hâkim olduğu atama modeli HSK'yi tarafsızlıktan uzaklaştırır, adaletle hükmetmeye, yönetmeye zarar verir. Hukuk devleti geçici vesayetle yönetilemez. Kamu yönetiminin süreklilik ilkesi geçici çözümlerle değil kurumsal istikrarla sağlanabilir ancak. Anayasa'ya aykırı olduğu AYM kararıyla tescillenmiş bir uygulamayı geçici bir maddeyle devam ettirmek hukukun üstünlüğü anlayışıyla değil idarenin üstünlüğü zihniyetiyle ifade edilebilir ancak.
Teklifin geneline dönecek olursak, Anayasa’nın 2'nci maddesinde yazılı hukuk devleti ilkesi bu torba düzenlemelerle ayaklar altına alınmaktadır. Özellikle yazılı ve öngörülebilir hukuk devletinin gerekleri yok sayılmaktadır. Bu durum Anayasa’nın sistematik olarak çiğnenmesi anlamına gelmektedir. Bir ülkede anayasaya uyulmaması, anayasanın defalarca alınan kararlarla ayaklar altına alınması doğru mu? Değil. Yine, sınavsız atamalar da bunun bir başka örneği. Anayasa’nın 10'uncu maddesindeki eşitlik ilkesine de aykırı hareket ediliyor. Kanun önünde eşitlik varken sadakat kriterine göre bürokrat devşirmek doğru mu? Elbette değil. Açıkça Anayasa'ya aykırı. Yüce Allah kitabımız Kur'an'da nasıl buyuruyor bizlere? Önem verdiğinize inanarak söylüyorum bunu. 2 ayette mealen şöyle buyuruluyor: "Eğer bilmiyorsanız bilenlere sorun." Kim o bilenler? Uzmanlar, konu hakkında ehliyet sahibi olan kişiler. Yine, Nisa suresi 58'inci ayette şöyle buyruluyor: "Şüphesiz Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor." Yani ne emrediliyor bize? Bir, liyakat; iki, adalet; üç, istişare. Bu üç konu başlığı hem toplumsal hayatımızı hem de siyaset hayatımızı tanımlayan, yönlendiren ve bizi emirle bağlayan doğrular. İçlerinden bizim konumuz liyakat "layık olmak" demek. Kimin layık olup olmadığını anlamanın da elbette kriterleri var. Vatana, devlete, millete, emanete ihanet etmemek en başlıca kriterimiz olmalı. Bir yerde liyakat yerini sorgusuz sadakat ve itaate bıraktıysa orada sorun var, orada adaletsizlik var. Gerçek sadakat vatana, devlete, millete ve emanete hıyanetlik etmeden o görevin gerektirdiği özellikleri haiz olmak ve layıkıyla görevini yapmaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Esen, lütfen tamamlayın.
ELİF ESEN (Devamla) - Ezcümle, Anayasa size açıkça haykırıyor Sayın AK PARTİ'li milletvekilleri, memurların ataması sınavla olur, kamu hizmetine giriş eşitlikle olur. Devlet hukukla, adaletle yönetilir ama siz "hukuk devleti" prensibini kâğıt üstünde bırakıp iktidarın keyfiyetine yol açan düzenlemeleri Meclisten geçirmek istiyorsunuz.
Hepinizi, hukuka, vicdana ve halkın emaneti olan bu kürsünün şerefine sadık kalmaya davet ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)