GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Engelli bireylerin eğitim, rehabilitasyon, istihdam ve sosyal hayata katılım konusunda erişilebilir bir hayat sürdürmeleri için kapsamlı politikaların geliştirilmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin Önergelerin ön görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:88
Tarih:15.05.2025

YENİ YOL GRUBU ADINA ELİF ESEN (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri, televizyonları başında bizleri izleyen kıymetli izleyicilerimiz; saygıyla selamlıyorum Genel Kurulu.

Dün Mecliste farklı bir gün yaşadık; grubumuz YENİ YOL'dan gelen önerge, iktidar sıralarının boş olması ve muhalefet partilerinin de değerli desteğiyle kabul edildi. Öncelikle, böyle bir şans eseri önergemizin kabulünün Türkiye çapında milyonlarca engelli bireye ve ailelerine çare olması ihtimalinden hem büyük bir mutluluk duyarken siyasetin fayda üretmenin önüne geçmesinden dolayı da üzüntülerimi burada belirtmek istiyorum. Çünkü Meclisin çalışma usulü şansa bırakılamaz. Böyle önemli konularda iktidar-muhalefet ayrımı olmamalı, dahası popülist propaganda siyasetine böyle önemli konular kurban edilmemelidir. Çocuk, engelli, yaşlı gibi hassas konulara partilerüstü bakmalıyız. Zira, bu ülkede tüm vatandaşlarımızın temsili de sorumluluğu da yüce Meclisin ve bizlerin omuzları üzerindedir. Darısı Türkiye Büyük Millet Meclisinde araştırma önergelerinin, iktidar-muhalefet ayrımı olmadan bütün Türkiye'nin sorun, ihtiyaç, fayda ve çözüm üretme önceliğine verildiği günlere diyelim.

Bugün burada her biri hayatın içinde, her biri biricik olan milyonlarca engelli bireyin sesi olmak üzere karşınızdayım. Zira, sahada çok vakit geçiriyorum; sokakta, çarşıda, pazarda şikâyetçi olan ve en çok yanıma gelen şu son bir yılda engelli bireyler, aileleri ve emekliler. Engelli bireylerin hayatlarını doğrudan etkileyen sosyal politikaların ve uygulamalarının sahada etkili olabilmesi için öncelikli dayanağımız engellilerle ilgili güncel, şeffaf ve güvenilir verilerin olması gerekliliği. Ancak bugün Türkiye'de engelli bireylere dair 3 ayrı veri seti kullanılıyor ve her biri birbirinden ciddi biçimde sapmış durumda. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının yönettiği Ulusal Engelli Veri Sistemi'ne göre yalnızca 2,5 milyon engelli vatandaşımızın bu sistemde kaydı bulunuyor. Oysa kamuya yansıyan tahminler toplam engelli bireylerin sayısının 10 milyona yaklaştığını gösteriyor hatta dünya standartları baz alındığında bu sayının 13 milyonu bulduğunu tespit ediyoruz. 10 milyon vatandaşımızın engelli olması demek, dolaylı olarak yaklaşık en az 30 milyon vatandaşımızın bu durumdan etkileniyor olması demek anlamına geliyor aileleriyle birlikte, zira bakım verenlerin de hayatla ilgili eğitimden çalışmaya tüm kararlarının derinden etkilenmesi anlamını taşıyor. Bu veriler bize gösteriyor ki toplumumuzun azımsanmayacak büyüklükte bir kesimi sistematik bir ihmalin, kurumsal dağınıklığın ve toplumsal duyarsızlığın gölgesinde yaşamlarını sürdürüyor.

Değerli milletvekilleri, milyonlarca insanı ve yakın çevrelerini etkileyen bir durum baştan savma ya da yetersiz mekanizmalarla ele alınamaz. Dolayısıyla umudumuz, araştırma komisyonunun ortaya koyacağı verilerle bir engelli bakanlığının kurulması olacaktır. Böylece nüfusumuzun ciddi bir kısmını doğrudan ve dolaylı etkileyen bu konuda gerçekçi, adil ve kalıcı çözümler üretebiliriz. Bugünün Aile Günü olduğunu da hatırlatarak engelli bakımındaki yetersizliklerin aileleri dağıttığını da ayrıca hatırlatmak istiyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, Anayasa'mızın 10'uncu maddesi, devlete engelli bireyler için pozitif ayrımcılık yapma görevini yüklüyor. TÜİK verilerine göre 10 milyonu aşkın engelli bireyimizin olduğundan bahsetmiştim ama bütçeden aldıkları paya geldiğimizde bu payın yüzde 2'yi bile bulmadığını görüyoruz. Bakın, ortalama 10 milyon birey ve ailelerini kapsadığımızda yüzde 2'nin altında bir bütçe payı; bu insanlar yoksulluk sınırının çok altında yaşam mücadeleleri veriyorlar ve biz hâlâ onların temel sosyal haklarını konuşuyoruz burada. Engelli bireylerin eğitimden sağlığa, ulaşımdan istihdama, sosyal hizmetlerden kamuya erişime kadar her alanda sistemli bir şekilde geri planda bırakıldığını üzülerek gözlemliyoruz.

Türkiye'de kamu kurumlarında çalışan engelli birey sayısı sadece 80 bin, oysa kamuda engelli istihdamı için ayrılmış kontenjanların büyük kısmı hâlâ boş. 2023'te EKPSS'ye başvuran 50.623 kişiden yalnızca 2.179'u işe yerleştirilmiş. 2024'te sayı daha da düşmüş, engellilerin bir kısmı başvurmaktan vazgeçmişler; 50.623 sayısı 43.130'a düşmüş, işe alınan kişi sayısı ise 2.114'e. Üstelik, engelli bireylerin sadece 2,4'ü üniversiteden mezun olabiliyor, buna karşın özel sektör genellikle üniversite mezunu engelli istihdamını tercih ediyor. Eğitimde fırsat eşitsizliği istihdamda da çarpıcı bir eşitsizlik yaratıyor, özellikle kadın engellilerde okuma yazma bilmeyenlerin oranı her 3 engelliden 1'i şeklinde çarpıcı bir şekilde karşımıza çıkıyor. Oysa anayasal eşitlik lafla değil uygulamayla mümkün olabilir. Öte yandan, Türkiye genelinde yalnızca 106 bakım ve rehabilitasyon merkezi bulunuyor ve bunlarda da sağlık profesyonelleri, sosyal hizmet uzmanları, evde bakım teknikerleri, psikologlar hâlâ atanmış durumda değil; bu da son derece önemli bir problem.

5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun'a geldiğimizde ise yedi yıl içinde yapılması öngörülen düzenlemelerin neredeyse yirmi yıldır ertelendiğini görüyoruz.

Sayın milletvekilleri, saygıdeğer Genel Kurul; bugün Mecliste bir araştırma, Meclis araştırması talep ediyoruz bu konuyla ilgili çünkü biz bu sorunları artık günübirlik çözümlerle değil, köklü ve koordineli politikalarla ele almak zorundayız. Engelli bireylere yönelik tüm hizmetlerin tek bir çatı altında toplanması, kamu kurumları arasında dağılmış olan görevlerin bütüncül bir stratejiyle yönetilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, engelliler bakanlığının kurulmasını da içeren yapısal bir dönüşüm zaruri bir ihtiyaçtır ve şimdi tam zamanıdır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL VE İYİ Parti sıralarından alkışlar)