Konu: | Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 88 |
Tarih: | 15.05.2025 |
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 1'inci maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada, bir kez daha, milletimizin gerçek sorunlarından uzak, milletimizin feryadına kulak tıkayan bir gündemle karşı karşıyayız. Milletimizin yüreği açlıkla, yoksullukla kavrulurken, iğneden ipliğe gelen zamlarla beli bükülmüşken, pazarda fileler boş kalmışken, sofralar eksilmişken AK PARTİ'si iktidarı hâlâ gerçek gündemi perdeleme çabasında. Yoksulun, işçinin, çiftçinin, emeklinin, memurun derdine derman olabilecek bir çaba, bir irade yok ortada. Bunun yerine ne var? İmralı'daki teröristbaşı için af planları, dağdaki katillere kucak açma hazırlıkları var. Sözüm ona "barış" adı altında milletimizin sinir uçlarına basan, şehit annelerinin yüreğini kanatan, vicdanlarını sızlatan projeler var.
Değerli milletvekilleri, bugün bu kürsüden sesleniyorum: Siz kim oluyorsunuz da milletin boğazında düğüm varken, şehit analarının gözyaşları daha kurumamışken masalar kurabiliyorsunuz? Siz hangi hakkın, hangi hukukun, hangi vicdanın temsilcisisiniz ki bu ülkenin evlatlarını katledenlerle müzakere hayalleri kuruyorsunuz? Hangi devlet anlayışı milletin canını yakanlarla el sıkışmayı marifet sayar? Hangi hukuk devleti dağdan inenlere af planları hazırlar da köyünde vergisini ödeyen, askere giden, çocuklarını helal lokmalarıyla büyütmeye çalışan vatandaşa sadece susmayı ve kemer sıkmayı reva görür?
Yıllar önce "açılım süreci" adı altında başlattığınız bir gaflet politikası vardı. O süreç milletimizin kanıyla, gözyaşıyla sulanmış bir bataklığa dönüşmüştü. Sözde mutabakatlarla, seçim mühendislikleriyle terör örgütüne alan açıldı, meşruiyet kazandırıldı; "ulusal birlik" denildi ama teröristlere cesaret verildi. Peki, bugün hangi başarı hikâyesini anlatabiliyorsunuz? O dönem atılan her adım Türkiye Cumhuriyeti devletinin terörle mücadeledeki reflekslerini zaafa uğrattı, devletin direnci kırıldı, güvenlik kurumları siyasetin esiri yapıldı, "Türkiye ile teröristler aynı masada" algısı yaratıldı. Bu algı teröristlere moral, devlete ise itibar kaybı getirdi ve şimdi aynı hatalar yeniden sahnede.
Bakınız değerli milletvekilleri, terör örgütü PKK 12'nci kongresini yapıp bir de üzerine fesih bildirisi yayınladı. Sözde bir final, sözde bir yeni dönem ilan edildi. Bildirinin her satırı Lozan sancıları üzerinden Türkiye Cumhuriyeti'ne saldırılarla dolu. "Ey Türkiye" diye başlayan cümlelerle âdeta meydan okunuyor. Şaşırdık mı? Elbette ki hayır çünkü yıllardır bu eli kanlı örgüt devletin zaaf gösterdiği her boşluğu kendine alan olarak gördü; açılım süreçlerinde bunu gördü, müzakerelerde bunu gördü, sessiz kalınan her terör eyleminde bunu fark etti ama bu bildiri yalnızca bir veda mektubu değildir, bu bildiri eşkıyalık düzenine meşruiyet kazandırma çabasıdır. Sevr ile Lozan'ı tartışmak gibi tarih dışı, uydurma, akıldan yoksun kavramlarla milletimizi bölmek, kutuplaştırmak, çatışmaya sürüklemek üzere kurgulanmış siyasi bir tiyatro sahneleniyor ve bu tiyatronun sahnelenmesine göz yuman her siyasi irade bu oyunun ortağıdır. Bu millet terörle mücadelede ağır bedeller ödedi, sayısız şehidimiz var, her biri bir ocaktı, her biri bir hayaldi, bir gelecek umuduydu, kahraman gazilerimiz var, göğsünü siper etti bu vatan için, şimdi siz kalkıp bu milletin kahramanlarına rağmen "Teröristlere af." diyorsunuz. Bu sadece bir siyasi tercih değil bu, şehitlerimizin hatırasına ihanettir; bu, gazilerimizin fedakârlığına nankörlüktür; bu, şehit analarının gözyaşlarını yok saymaktır. Ve soruyorum: Daha önce denenmiş, iflas etmiş, millet nezdinde mahkûm edilmiş bir açılım politikasını bugün ne hakla, hangi akılla yeniden masaya koyuyorsunuz? Bu ne millî menfaatle ne vicdanla ne de devlet ciddiyetiyle bağdaşır. Siz barış vadettiğinizi zannediyorsunuz ama aslında terör örgütüne moral pompalıyorsunuz. Siz "huzur" diyorsunuz ama terörün yeniden dirilmesine zemin hazırlıyorsunuz. Siz "çözüm" diyorsunuz ama milleti çözümsüzlüğe itiyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Başkanım, tamamlıyorum.
BAŞKAN - Uzatamıyoruz, öyle karar alındı.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Son sözüm şu olsun: Bu millet teröristle masaya oturanları da terörle mücadelede geri adım atanları da şehidini unutanları da ihaneti normalleştirenleri de asla unutmaz ve affetmez. Türk milletinin hafızası güçlüdür, vicdanı uyanıktır; ne yapılan hataları ne de göz göre göre sürdürülen yanlışları görmezden gelir. Bu kürsüden bir kez daha hatırlatıyorum: Türkiye Cumhuriyeti devleti terörle müzakere etmez ancak terörle mücadele eder. Teröristlerle aynı fotoğrafa girenlerin yeri milletin vicdanı değil, tarihin utanç sayfalarıdır ve bu büyük Türk milleti uğruna can veren evlatlarının aziz hatırasına her daim sahip çıkacak. Bu inanca, kararlılığa ve iradeye sahiptir. Hiç kimse bu iradeyi hafife almasın diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)