GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:88
Tarih:15.05.2025

VEZİR COŞKUN PARLAK (Hakkâri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli halklarımız; 9 Nisan tarihinde Hakkâri'de kaybolan Feleknaz Keskin çok üzücü ki bütün aramalara rağmen bulunamamıştı, ailesinin bulunması için acılı bekleyişi devam ediyor.

Geçen hafta da Gever'de Avaşin Deresi'ne düşen ve altı gündür aranan 17 yaşındaki İbrahim Kom'un sağ salim bulunmasını ümit ediyorum. Arama çalışmalarını da yakından takip ediyoruz. Büyük bir özveriyle çalışan arama kurtarma görevlilerine ve halkımıza teşekkür ediyorum. Yaralanan görevlilere de acil şifa diliyorum.

Değerli milletvekilleri, üzerinde konuştuğumuz kanun teklifi kendini yasamanın yerine koyan yürütme erkinin yetki gaspını meşrulaştırma araçlarından biridir. Bu halk, Cumhurbaşkanına yasama değil yürütme yetkisi vermiştir. Dolayısıyla kanun yapma yetkisi yalnızca Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir fakat ne yazık ki yürütme erki kendisini yasamanın yerine koyarak kanun yapıcı rolüne soyunmaktadır. Bu yetki gaspları Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilince de bu kanun teklifindeki gibi hülleye başvuruyorlar. Öncelikle siyasi iktidarı bu kanuni olan fakat hukuki olmayan yöntemden vazgeçmeye davet ediyoruz. Diğer yandan, birbirinden farklı konuları aynı torbaya koyan bu yöntem daha önce defalarca eleştirilmesine rağmen, iktidar maalesef bundan vazgeçmiyor. Yasama faaliyetini yürütme erkinin temsilcileri değil halkın yetki verdiği Türkiye Büyük Millet Meclisi yerine getirmelidir.

Değerli halklarımız, bu siyasi iktidarın icraat envanterinde doğa katliamları en üst sıralarda yer almaktadır. Âdeta doğanın maliyeti sıfırmış gibi kısa vadeli kârlar için doğal varlıkları yok eden binlerce uygulama gördük. Vekili olduğum Hakkâri de ne yazık ki bu uygulamalardan en büyük payı alan şehirlerden biridir. Hakkâri'de son yıllarda artan maden arama ve çıkarma çalışmaları doğrudan dağların yapısını bozmakta, ormanlık alanları tahrip etmekte ve doğal yaşamı da tehdit etmektedir. Özellikle ağır metallerin çıkarıldığı alanlarda toprağın ve su kaynaklarının kirlenmesi hem hayvancılıkla geçinen köylüleri hem de ekosistemi doğrudan etkilemektedir. Madencilik faaliyetlerinin halka istihdam sağladığı söylenebilir. Ortada bir istihdam olduğunu zaten inkâr etmiyoruz ancak, bu kısa süreli istihdam olanaklarının halkımıza getirdiği maliyetin de farkında olmak zorundayız. Kaldı ki bu madenlerde çalışan insanlar, diğer kentlere göre çok daha düşük ücretlere çalışıyorlar. Kontrolsüz madenciliğin Hakkâri'nin doğasında yarattığı tahribat, kısa süreli ekonomik getirisini katbekat aşacak düzeydedir. Bunun bedelini de maalesef, gelecek nesiller ödeyecek. Hakkâri ekonomik potansiyeli çok yüksek olan bir kenttir. Doğru bir planlamayla kentin istihdam sorunları çözülebilir.

Hakkâri'deki bir başka önemli ekolojik sorun, ormansızlaşma ve meraların daralmasıdır. Şehrimizde uzun yıllardır uygulanan güvenlikçi politikalar, bununla bağlantılı olarak, artık kalıcı hâle gelen yayla ve mera yasakları Hakkâri halkının hayvancılıkla sürdürdüğü geçim kaynaklarını bitirme noktasına getirmiştir. Toprağını işlemek isteyen çiftçi, hayvanlarını otlatmak isteyen çoban yıllarca engellemelerle, tehditlerle hatta silahlı saldırılarla karşı karşıya kalmaktadır. Hakkâri'deki ormansızlaşma ve merasızlaşma sadece bir ekonomik sorun değildir aynı zamanda göçü tetikleyen ve kültürel dokuyu da zayıflatan bir etkendir. Diğer taraftan, Hakkâri'nin on binlerce yıllık buzulları kendi reklamını yapmak isteyen bürokratların oyuncağı hâline gelmiş durumdadır. Dünyanın başka bir yerinde olsa kamu otoritelerinin gözü gibi bakacağı Cilo ve Sat Buzul Gölleri gösteriş uğruna festival adı altında tahrip ediliyor.

Şu anda Hakkâri'de kapitalist modernitenin en vahşi versiyonlarından biri cereyan ediyor. Hakkâri'de ekolojik yıkım bugünkü tempoda devam ederse gelecek nesillere bırakacak bir doğamız kalmayacak. Yaşamakta olduğumuz sürecin Hakkâri'de ekolojik yıkımın ivmesini yavaşlatmasını ümit ediyoruz çünkü kırk yıllık çatışmalar sadece toplum üzerinde değil doğa üzerinde de büyük tahribatlar yaratmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VEZİR COŞKUN PARLAK (Devamla) - Genel Kurulu da bu duygularla saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)