GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkarak Millî Mücadele'yi başlatmasının 106'ncı yıl dönümüne ve 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'na ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:76
Tarih:11.04.2025

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk milletinin kurtarıcısı mavi gözlü bozkurdun Bandırma Vapuru'ndan Samsun'a ayak basmasıyla aziz ve cefakâr milletimizin küllerinden doğduğu ve bağımsızlık meşalesinin yakıldığı o büyük gün olan 19 Mayısın 106'ncı yıl dönümü vesilesiyle söz almış bulunmaktayım.

Gözlerindeki bağımsızlık ateşinin Anadolu'nun bağrından yanmaya başlamasıyla Samsun'a çıkan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, halkını yedi düvele karşı dimdik ayakta tuttu, esaretin zincirini paramparça ederek milletinin iradesiyle yurdunu hürriyete kavuşturdu. Samsun'da başlayan o büyük uyanış Ankara'da cumhuriyetle taçlandırıldı. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesi olan bu kutlu günü Türk gençliğine armağan ederek gençliğin cumhuriyetimizin teminatı olduğunu en güçlü şekilde vurguladı.

Ülkemizin refahı, milletimizin geleceği gençlerin omzunda yükselmek yerine, üzülerek belirtmeliyim ki sırtlarında koca bir yük hâline getirilmiştir. Bugün Türkiye'de gençler, tarihî seviyelere ulaşan işsizlikle, özgürlük arayışıyla ve insanca yaşama umuduyla sınanmakta, kendi öz yurtlarında niteliksizliğe ve ideolojik kuşatmalara mahkûm edilmektedir.

(Uğultular)

BAŞKAN - Sayın Usta, bir dakika...

Sayın milletvekilleri, Mecliste çok yüksek bir uğultu var. Hatibi dinlemek bakımından, rica ediyorum, mümkün olduğu kadar sessiz olun.

Buyurun.

ERHAN USTA (Devamla) - Teşekkür ederim.

Ne acıdır ki dökülen onca kanla kazanılmış bu yüce Türk yurdunda gençlerimiz bugün türlü gaflet, dalalet ve hatta ihanet ortamlarının gölgesinde hayata tutunmaya çalışmaktadır.

İçinden geçtiğimiz bu süreçte liyakatin yerini sadakat almış, şahsi menfaatler milletin ortak çıkarlarının önüne geçmiştir. "Yeni çözüm süreci" denilerek bölücü terör örgütü PKK'yla yeniden masaya oturulması Türk devletini tehlikeye atmaktan, Türk milletinin onurunu, geçmişini ve geleceğini hiçe saymaktan başka bir şey değildir. Bizler bu süreci bir teslimiyet süreci olarak görüyoruz. Bilinmelidir ki burada karşı çıktığımız şey, terörün bitirilmesi değildir. Elbette ki bu topraklarda herkesin en derin arzusu bütün vatandaşların refah ve huzur içerisinde yaşayabilmesidir. Ne var ki şu anda kapalı kapılar ardında yapılan kirli pazarlıklar geçmişte olduğu gibi bugün de terörün bitirilmesine değil, tam tersine terörün meşrulaştırılmasına ve Suriye'nin kuzeyinde bir terör devletinin kurulmasına hizmet etmekte, devletin egemenliğinin aşındırılması riskini taşımaktadır. Ayrıca, bu mesele dar siyasi kalıplar içinde tartışılacak bir konu değil, aksine tüm toplumun ortak vicdanıyla değerlendirilmesi gereken bir millî güvenlik ve toplumsal bütünlük meselesidir.

Bizim çağrımız, hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun, vatanına, milletine ve geleceğine sahip çıkan herkesedir. Unutulmamalıdır ki bu toprakların tapusu Lozan Antlaşması'dır. Lozan, Sevr'i yırtıp atan "Bu vatan Türk milletinindir." diyen bir hukuk manifestosudur. Bugün Lozan'a dil uzatanlar, aslında Türk milletinin egemenliğini tartışmaya açmak isteyenlerdir; biz bu zihniyete dün nasıl direndiysek bugün de bu zihniyetin dimdik karşısındayız.

Türk milletinin ikbaliyle oynayanlar 19 Mayısta işgalin ve esaretin hesabını nasıl verdiyse bu yüce millet de bugün "terörsüz Türkiye" söylemiyle yürütülen ve milletin değerlerini istismar eden yaklaşımların hesabını günü geldiğinde mutlaka soracaktır. Bu süreç, yalnızca bir güvenlik sorunu değil Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter yapısını ve millî devlet anlayışını doğrudan tehdit eden bir tehlikedir. Şehit Bedirhan bebeğin, şehit öğretmenlerimiz Neşe Alten'in, Necmettin Yılmaz'ın, Aybüke Yalçın'ın, şehit Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun, şehit Eren Bülbül'ün, şehit Kaymakam Muhammet Fatih Safitürk'ün, şehit İsmail Yazıcı'nın üç aylık hamile eşinin, binlerce kahraman şehidimizin ve ailelerinin sesi bu topraklarda sonsuza dek yankılanacaktır.

Bugün devleti yönetenler belki zamanla bu tercihlerinin neye mal olduğunu görecek ve pişman olacaklardır ancak o vakit geldiğinde milletimizin vicdanı çoktan hükmünü vermiş olacaktır. PKK'nın amaç ve hedeflerine hizmet etmek üzere hayata geçirilmeye çalışılan bir anayasaya asla izin vermeyeceğiz. Millet tehlike altındaysa, bekamız tehdit altındaysa hiçbirimiz çaresiz değiliz; hepimiz birer Mustafa Kemal Atatürk'üz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Usta, devam edin.

ERHAN USTA (Devamla) - Teşekkür ederim.

Devletin temel taşlarını şahsi ikballer ve koltuk için yerinden oynatmaya çalışanlara sesleniyorum: Türkiye'nin Türksüzleştirilmesine izin vermeyeceğiz. Vatan bir bütündür, pazarlık konusu yaptırtmayacağız. Türkiye Cumhuriyeti devletini böldürtmeyeceğiz.

Bu vesileyle, milletimizin vicdanına, bu mirasın bekçilerine sesleniyorum: O gün yanan meşaleyi bugün taşıyan Türk istikbalinin evladı, muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur. Yalnız değilsin, Kuvayımilliye ruhuyla biz buradayız.

19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını kutluyor, sevgilerimi iletiyorum.

Yaşasın Türk milleti, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti devleti!

Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)