GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YENİ YOL Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:90
Tarih:21.05.2025

YENİ YOL GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grup önerimiz Gazze'ye insani yardım koridorunun açılmasıyla ilgili, dün de araştırma önergesi olarak aynı önergeyi vermiştik, bugün de aynı önergeyi veriyoruz. Neden aynı önergeyi veriyoruz? Dün burada bizim önergemiz görüşülürken 30-35 AK PARTİ'li milletvekili vardı ama oylama olurken 172 milletvekiline çıkmıştı. Hızlı hızlı geldiler, ne konuştuğumuzu anlamadılar diye düşündük, hangi hassasiyeti taşıdığımızı anlamadılar diye düşündük ve neye "evet" neye "hayır" dediklerini de belki anlayamadılar, bilemediler diye düşündük; tekrar, yeniden onlara hatırlatmak adına Gazze'ye insani yardım koridoru açılmasıyla ilgili bir araştırma önergesi verdik.

Bakın, arkadaşlar, 1948 yılından itibaren İsrail orada bir devlet kurdu, üç bin yıl vatansız yaşadılar bunlar, Yahudiler ve ardından da geldiler; İkinci Cihan Harbini bahane ederek, Hitler Hazar Türkü Yahudilerini öldürerek bir noktada buraya, bu devletin kurulmasına vesile oldu ve ardından da burada büyük Nekbe başladı, büyük felaket başladı. Orada Filistinlilerin topraklarını işgal etmeye başladılar, adım adım devam ettiler. Ürdün'le, Lübnan'la, Mısır'la ve aynı zamanda Irak'la, Türkiye'yle problemlerinin olduğunu gösterdiler, ardından da 7 Ekim saldırısını bahane ederek... 7 Ekimde Hamas vatanını kurtarmak adına... Belki o eylemle ilgili bazı konuları tartışabiliriz ama o eylemi yaptıktan sonra, aynen Hitlerin Reichstag yangınını bahane ederek Almanya'ya hâkim olduğu gibi, Netanyahu'da burada bu 7 Ekim saldırısını bahane ederek bir noktada bir yandan İsrail'deki muhalefeti susturdu, bir diğer yandan da kendisi bu toprakları işgal etmeye başladı. Şimdi sadece işgal etmiyorlar ve diyorlar ki: "Buralar bizim." Gazze'yle ilgili "Bizim." diyorlar.

Peki, şimdiye kadar Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti neler yaptı? Bir şey yapamadı ki, inan yapamadı. Biz burada hatırlarsanız eğer "Ticaret yapılıyor." dediğimiz zaman bize "Yalancısınız, yalan söylüyorsunuz." diyordunuz. Ticaret yapıldığını kim söyledi? Ulaştırma ve Altyapı Bakanı söyledi. Peki, Ticaret Bakanı neler olduğunu söyleyebildi mi şimdiye kadar? Söyleyemedi arkadaşlar. Bakın, Fransa dün, Kanada, İngiltere bir açıklama yaptılar, "Eğer İsrail bu orantısız saldırılarına devam ederse ve insani yardım koridorunu açmazsa biz somut eylemler yapacağız." dediler. Kim bunlar? Hristiyan devletler değil mi? İngiltere, hani "emperyalist" dediğimiz; Fransa değil mi, Kanada -hadi neyse, Kanada'yla bir problemi yok dünyanın çok fazla- ve bunlar insani hassasiyetler gösteriyorlar. Peki, biz bu insani hassasiyeti gösterebiliyor muyuz? Gösteremiyoruz. Hükûmet kusura bakmasın, sınıfta kalmıştır. Dünyanın her yerinde protestolar yapılıyor İsrail'e karşı. Kim yapıyor? Yahudiler yapıyor, Hristiyanlar yapıyor veyahut deistler, ateistler yapıyorlar. Peki, bizim ülkemizde bu protestoları yaptığımız zaman ne oluyor? "Yapamazsınız." deniyor. Niye?

LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Kim "Yapamazsınız." diyor?

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Niye? Yani bu Yahudilerden bu kadar mı korkacağız; bu İsrail'den, siyonistlerden bu kadar mı korkacağız biz? Tabii, korkarız. Niye korkuyoruz? 540 milyar dolar borcunuz olursa, onların bankalarından kredi alırsanız, faizleri ödeyemezseniz onlarla yaptığınız anlaşmaları kaldıramazsınız. Ekonomik anlaşmaların hangisini kaldırdınız, hangi askerî anlaşmayı kaldırdınız söyler misiniz bana. Bunları söyledim diye kızmayın. Tarih bir gün hepimizi yargılayacak; sadece tarih değil vicdanlar yargılayacak, çocuklarımız yargılayacak bizi ve bizi Allah yargılayacak. O nedenle, orada bir insanlık ölüyor, bu insanlığa karşı neler yapmamız gerektiğini bize tarih söylüyor, bizim geçmişimiz de söylüyor; yapamıyoruz arkadaşlar. Bunu yapmak için bir hamle yapmayı da birlik ve beraberliği de sağlayamıyorsunuz. Bir yandan bir "barış süreci" diyorsunuz -terörsüz Türkiye- evet, doğrudur, çok doğru bir süreçtir; bu süreci hep beraber tamamlamamız lazım, artık Türkiye'de kan akmaması lazım ama "İç barışı tahkim edelim." diyorsunuz, İç barışı tahkim ederken de İsrail tehlikesine karşı içeride birlik ve beraberliği sağlamıyorsunuz, sağlayamıyorsunuz ve kalkıyorsunuz, Güney Afrika Uluslararası Adalet Divanında adalet mahkemesinde bir dava açıyor; biz bu davaya müdahil olmak için tam yedi ay bekliyoruz arkadaşlar -burada kapalı oturumda da konuşmuştuk hatırlarsanız eğer- ve yedi ay boyunca Türkiye buraya müdahale edemedi. Niye edemedi biliyor musunuz? Dış politikadaki savrulmalar nedeniyle müdahale edemedi. Neydi bu dış politikalardaki savrulmalar? E, siz Hollanda'ya "Ey..." çekerseniz, ardından Almanya'ya dönerseniz, Almanya'ya "Ey..." çekerseniz, sonra kalkarsınız Yunanistan'a "Ey..." çekerseniz... "Bir akşam, gece yarısı ansızın gelebiliriz." diyeceksiniz, sonra, tekrar Yunanistan'a giderken gazeteci soracak size: "Efendim, bu, 'Bir gece ansızın gelebiliriz.' demiştiniz. Kime söylemiştiniz?" "Biz onları teröristlere söyledik." diyeceksiniz. Öbür tarafta adalarınız işgal edilecek, Lozan Antlaşması'nda yapamadığımız bir kısmı Yunanın olması, bir kısmı Türkiye'nin olması gerekirken; olmayan şeyi şimdi Yunan işgal ederken veya oraları ilhak ederken sesleriniz çıkmayacak. Ardından bakacaksınız, Birleşik Arap Emirlikleri'ne "Vay şerefsizler." diye manşetler atılacaklar, "15 Temmuzun arkasında." diyeceksiniz, sonra tekrar barışacaksınız. Suudi Arabistan'la Kaşıkçı cinayetini bahane ederek ardından "Size dosyayı mı verelim?" diyeceksiniz, sonra yeniden kardeşliği ihdas etmek için de kalkacaksınız barış anlaşmaları yapacaksınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen Sayın Özdağ.

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - İsrail'e bir anda diyeceksiniz ki -kendisi orada- "One minute." ardından dediniz ki: "Ben onu Şimon Peres'e söylemedim, buna söyledim." Bunlar savrulmalardır arkadaşlar.

LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Hiç öyle bir şey söylemedik. Hayal dünyasında...

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Gücünüze göre konuşacaksınız, boyunuza göre konuşacaksınız, kilonuza göre konuşacaksınız ve konuşurken... Demirel'in sözünü hatırlatayım ben size. Demirel'le dostluğum vardı, hapishane yıllarından çıktıktan sonra bu siyasetçileri merak ettim ben. 12 Eylül öncesi sevmediğim insanları böyle gideyim göreyim dedim, takdir ettim o insanları. Şöyle demişti: "Çin Seddi'nden Adriyatik'e kadar büyük Türk dünyası dedim, sonra benim canıma okudular. Bana kredi vermediler biliyor musunuz? Partimden adam çaldılar, sonra ekonomik kriz çıkardılar, sonra da darbe yaptılar." Ben illaki hayallerimiz olmasın demiyorum ama hayallerimiz olsun derken de demokrasiyi hâkim kılalım, şeffaflığı hâkim kılalım, ardından da gelin, bu insani koridor açılmasıyla ilgili olarak da bunu yapalım.

Sayın Erdoğan'a atıfta bulunuyorsunuz; Sayın Erdoğan'ın yapacakları var, Meclisin de yapacakları var. Ne diyordunuz İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu olarak?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Özdağ, lütfen.

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Tamamlıyorum efendim.

"Filistin'e gideceğiz." Gidebildik mi? Yapabildik mi bir şeyler? Yapamadık. Gelin, Türkiye'de birliği sağlayın, beraberliği sağlayın. Biz sadece bu Parlamentoda bir komisyon kurmayalım. Bu parlamentonun dışında Ürdün'de, Lübnan'da ve Irak'ta, İran'da veyahut da Mısır'da, "Yakın komşularımız da aynı hassasiyeti göstersinler." diyerek oradaki parlamentoları da harekete geçirelim. Bir küçük adım büyük adımlara çok ciddi şekilde öncülük yapar. O nedenle gelin -bu sefer doğru anlattım diye düşünüyorum- insani yardım koridoru açmak istiyoruz, bununla ilgili bir araştırma komisyonu kurmak istiyoruz. Adalet ve Kalkınma Partililer, arif olana tarif gerekmez diyorum "evet" oyu vereceğinizi umut ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)