GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:90
Tarih:21.05.2025

DEM PARTİ GRUBU ADINA NEJLA DEMİR (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama doğrudan süt üreticilerinin isyanlarıyla başlamak istiyorum.

Geçtiğimiz günlerde Muş ve Ağrı'da gerçekleştirdiğimiz çiftçi buluşmalarında üreticilerin bize aktardıklarını olduğu gibi sizlerle paylaşmak istiyorum. Muş'ta süt üreticileri özetle diyorlar ki: "Bir bardak çay 20 TL ancak 1 litre süt 13 TL." Ağrı'daki süt üreticileri ise "İneğime verdiğim yemin kilosu 15 TL, sattığım sütün kilosu 14 TL; çoğu zaman bu fiyatların bile altında, satamıyoruz." diyorlar. Ardahanlı üretici Gökhan Uygur'un sözleri ise bu tabloyu daha da derinleştiriyor: "Süt inekçiliği yapıyorum, kesif yem pahalı, ot pahalı, ilaç pahalı; kazandığım para günü bile kurtarmıyor. Eskiden kendi işimin yükünü çekiyordum, kendi işimin ağır yükünü çekiyordum, şimdi sisteme, sermayedarlara köle yapılmak isteniyorum. Sistemin yükünün altında eziliyoruz." diyor. Erzurumlu çiftçi Şahin Aydın ise "Sesimizi duyurmak istiyoruz. Süt üreticisiyim, borçluyum; yemciye, veteriner hekime, uçan kuşa borcum var. 'Süt desteği ödemesi yapılacak.' deniliyor ama yapılmıyor. İneklerimi kesime versem peki sonra ne yapacağım diye kara kara düşünüyorum." diyor. İşte, bu sözler yalnızca bir ekonomik sıkıntıyı değil bir geçim mücadelesini, bir kırsal çöküşü ve bir üretim krizi gerçeğini ortaya koyuyor. Üreticinin elindeki ürün para etmiyor, tüketicinin sofrasındaki ürüne ise para ne yazık ki yetmiyor. Hem üretici hem tüketici zarar ediyor. Peki, bu düzende sürekli kazanan kim? Her iki tarafın da sırtından geçinen kim?

Sayın milletvekilleri, bugün gelişme çağındaki çocukların yoksulluktan içemediği, üreticilerin artan girdi maliyetleri karşısında isyan ettiği süt artık, Türkiye'de ne üretilebiliyor ne de satın alınabiliyor. Neoliberal tarım ve hayvancılık politikalarının yıllardır biriktirdiği sorunlar artık halının altına süpürülemez, gizlenemez hâlde.

Sayın milletvekilleri, küçük üretici iflasa sürükleniyor, halk pahalı gıdaya mahkûm ediliyor. Bakınız, TÜSEDAD'a göre 1 litre çiğ sütün üretim maliyeti 20,15 TL iken Ulusal Süt Konseyinin önerdiği satış fiyatı sadece 17,15 TL. Mevcut piyasa koşullarında ise süt ancak 13 ve 14 TL'ye satılabiliyor. Bu tablo bile tek başına tarım ve hayvancılığın nasıl bitirildiğini kanıtlıyor. Elbette bu düzenin tek mağduru üreticiler değil. İktidar geçmişte bitirmekle övündüğü tüp, ekmek ve yağ kuyruklarını, bugün marketlerde cam dolaplarda mücevher gibi saklanan, erişilmesi zor tereyağı ve peynir reyonlarına dönüştürmüştür. Oysa süt ve süt ürünleri lüks değil halkın temel besin kaynağıdır.

Bu vahim tablonun bir diğer nedeni de tarım cenneti olan Kürt coğrafyasında uygulanan siyasi tercihlerdir. Kürt sorunundaki çözümsüzlük ve güvenlikçi politikalar özellikle tarım ve hayvancılıkla geçinen bölge illerinde üretimi çökertmiş, yaylalar yasaklanmış, köyler boşaltılmış ve bin yıllık üretim zinciri dağıtılmıştır. Sonuç: İthalata dayalı, dışa bağımlı, kırdan kopmuş, gıda egemenliğini yitirmiş bir Türkiye. Bu tablo, iktidarın halktan kopmuş tarım politikalarının bu ülkenin hem üreticisine hem de tüketicisine nasıl ihanet ettiğinin belgesidir. Eskiden Şerafettin Yaylası'ndan Halep'e, Kamışlı'ya kadar hayvan ihracatı yapılıyorken bugün bu coğrafyada süt ineği bile kalmamış durumda. 1980 yılında 87 milyon olan hayvan varlığı bugün ne yazık ki 68,9 milyona düşmüş durumda. Bu veri bile yaşadığımız tarımsal çöküşün boyutlarını net bir şekilde ortaya koyuyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edin, buyurun.

NEJLA DEMİR (Devamla) - Bir kez daha altını çizerek söylüyoruz: Tarımda neoliberal kuşatmaya son verilmelidir, yerli ve küçük üretici korunmalıdır. Tarım politikaları toplumsal barışı, gıda egemenliğini ve adil paylaşımı önceleyen bir anlayışla yeniden kurgulanmalıdır. Tarımda merkeziyetçi değil yerel odaklı, halkçı, ekolojik ve katılımcı bir dönüşüm artık kaçınılmazdır, zaman kaybetmenin de anlamı yoktur.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)