Konu: | Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 90 |
Tarih: | 21.05.2025 |
ELİF ESEN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri YENİ YOL Grubumuz ve DEVA Partimiz adına saygıyla selamlıyorum.
Bu hafta da Genel Kurul gündemimizde -az önce, yine, bir milletvekilimizin bahsettiği gibi- kamuoyunda artık "çorba kanun teklifleri" olarak bilinen, farklı alanlardaki düzenlemelerin bir araya getirildiği tekliflerden biri yer alıyor. Yıllar önce Anayasa'ya uygun şekilde yürürlüğe girememiş bazı uygulamaları bugün tekrar tekrar ısıtıp önümüze getiriyorsunuz ve yeniden Meclis gündemini meşgul ediyorsunuz ve yine, Meclis Genel Kurulunda kanun maddelerini görüşmek üzere az sayıda AKP'li ve MHP'li vekille bu kanun tekliflerini görüşmeyi sürdürüyoruz. Ancak emeği veren biz, son anda işaretle kanun teklifini geçiren sizler. Allah'tan kendi aranızdaki haberleşmeler iyi çalışıyor da oylama zamanlarını kaçırmıyorsunuz. Kanun teklifinde ne geçti, kaç iktidar vekili ne biliyor gerçekten çok merak ediyorum. Çok isterdim, vatandaşa deva olacak düzenlemeler geçsin. Çok isterdim; emeklimize, engellimize, gencimize, işçimize, öğretmenimize, çiftçimize yararı olabilecek, nefes aldırabilecek kanun düzenlemelerini hep beraber yapabilseydik. İşte, ben, bugün burada, liyakatin sorgulandığı bir sistemin içinde Anayasa'ya aykırı bir anlayışla atama, terfi, görevlendirme konularını konuşmaktansa ülkemin, insanımın çözüm bekleyen yaralarını konuşmayı tercih ediyorum.
Geçen hafta Eyüpsultan'da bir teyzemin sözünden çok etkilendim; teyzem tekerlekli sandalyedeydi, yaşı çok ileriydi, Sayın Genel Başkanımız Ali Babacan ve bizlere dedi ki: "Umutsuzlukların içinde umut arıyoruz." İşte, biz umutsuzlukların içinde umut arayanlar için Engelliler Haftası'nı da geride bıraktığımız bir vicdan sızısıyla hem evlatları hem de hayatları engelli olan bir aile hakkında konuşacağım bugün burada sizlerle, bana cezaevinden yüreği yaralı bir anneden gelen bir mektubu okuyacağım. Zira, bu mektup, biri engelli beşiz çocuklar ve ablalarıyla birlikte çaresiz kalan 6 kardeşin cezaevindeki annesi tarafından kaleme alınmış. Bakın, bir de fotoğraf yollamış; beşizleri var 9 yaşında ve 14 yaşında bir abla, anne-baba cezaevinde.
Şimdi, mektuptan hepsini değil bir kısmını girizgâhı atlayarak okuyorum: "Ben Nurcan Arslan, çocuklarımdan biri 14 yaşında, diğerleri ise beşizlerim, 5 çocuk 9 yaşındalar. Beşizlerimden birinin özel gereksinim raporu yani ağır engelli raporu olmasına rağmen hâlen tutukluyum, eşim Abdülkadir Arslan da benimle aynı cezaevinde tutuklu olarak bulunuyor.
Sayın Vekilim, bu zulmün adı nedir böyle bilmiyorum. Hayatında eline silah almamış bir insan olarak 'silahlı terör örgütü' adı altında suçlanıyoruz. Yapılan bu zulüm, sadece bana ve eşime değil suçsuz ve masum olan 6 çocuğumuza yapılmaktadır. Çocuklarımdan 14 yaşında olan kızım Vildan, bu yıl LGS yani Liselere Giriş Sınavı'na hazırlanıyor. Anne-babalar çocukları sınava hazırlanırken eve misafir dahi almazken benim çocuğuma anne-babasının yanında olmasını çok görüyorlar. Bu şartlar adil midir?" diye soruyor. "Beşizlerim 3'üncü sınıfa gidiyorlar, 5 çocuğun eğitimiyle ilgilenmek normalde çok zorken benim çocuklarımın destekçisi olan anne-babalarından maalesef ayrılar. Zor olan şartlar daha da zorlaşıyor. Geç gelen adalet, adalet değildir. Şu an çocuklarım Malatya'da dayılarının yanında kalmaktalar. Ağır engelli raporu olan oğlum Arif Nurettin Arslan'ın düzenli hastane kontrollerinin yapılması gerekiyor. Hiçbir sevgi, hiçbir muhabbet anne-babanın yerini alamaz; çocuklarımın anne-babalarına ihtiyaçları var, sesimi ses olmanızı rica ediyorum." diyor bu anne. İşte, ben de bugün bu kürsü konuşmasında o yüreği yaralı annenin mektubunu yüreği yaralı bir milletvekili olarak sizlere okudum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Esen, buyurun.
ELİF ESEN (Devamla) - Tamam efendim.
Burada engelli raporu da hazır, görmek isteyenler için.
Bakın, çocuğun üstün yararı ve suçun şahsiliği ilkesi gereği annesine muhtaç çocukların cezalandırılmadığı, henüz yargı süreci tamamlanmamış ebeveynlerin tutuksuz yargılandığı bir adım atabiliriz hep birlikte. Mevcut bir yasal düzenleme yapmadan bu tür durumlarda annelerin belirli bir yerleşim bölgesini terk etmeme şartıyla, "adli kontrol" adı altında serbest bırakılması sağlanabilir. Şunu özellikle ifade etmek istiyorum: Bir zulmün karşısında susanlardan değiliz bizler, adaletin yanında yol yürüyenleriz. Adaletin olmadığı yerde zulüm, zulmün olduğu yerde ise yıkım vardır ve unutmayın ki "Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin." Kur'an-ı Kerim Maide 8'inci ayet.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)