Konu: | Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 91 |
Tarih: | 27.05.2025 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Değerli Meclis Başkanımız, ben Sayın Meclis Başkanının bugün vicdanına seslenerek birkaç şeyi dikkatlerine sunmak istiyorum: Değerli arkadaşlar, Türkiye tarihi maalesef siyasi cinayetlerin, darbelerin olduğu bir tarih. 27 Mayısta bir darbe yaşandı, o darbe sonrasında yaşananlar hâlâ zihnimizden çıkmıyor ve o acı, milletin yüreğinde kanamaya devam ediyor. Hem rahmetli Başbakan Menderes'in hem 2 Bakanın asılması hakikaten hepimizin vicdanını hâlâ kanatmaya devam ediyor. Tabii, daha sonra intikam alır gibi Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının da idamı hâlâ bu milletin vicdanında bir kara leke olarak yaşamaya devam ediyor.
Değerli arkadaşlar, tabii, birçok darbe görüldü, birçok darbe yaşandı ama iki darbe var ki hem Kenan Evren'e hem 12 Marttaki darbecilere rahmet okuttu, onları bile geçtiniz, AK PARTİ'ye söylüyorum. Bakın, 2009'da başlayıp 2014'e kadar devam eden bir darbe süreci vardı. İlk kez siyasiler askerlere darbe yaptı. Kimin eliyle yaptı? Yargı eliyle yaptı. Kiminle yaptı? Siyasetçilerle, hâkimlerle, savcılarla beraber yaptı. Şimdi, o zaman "hoca efendi hazretleri" dediğiniz, gıyabında dua ettiğiniz, eteğini öptüğünüz, yanında fotoğraf çektirdiğiniz hatta kadın milletvekillerinizin sanki şeyh, hoca kutsal bir mekâna girmiş gibi başını örttüğü hoca efendiyle Türk Silahlı Kuvvetlerine bir darbe yaptınız. Bu darbeyle -bu, bugünkü yaşadıklarımıza benziyor- mahkeme eliyle hepimizin göz bebeği olan Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanını terör örgütü lideri -ağırlaştırılmış müebbetten hapis yattı- Türk Silahlı Kuvvetlerini de terör örgütü olarak ilan ettiniz. Sonra bir gün çatıştınız, makam mevki için çatıştınız, beraber yönetiyordunuz, araya meşhur MİT krizi girdi, çatıştınız, sonra "Milletim bizi affetsin." dediniz ve parti genel başkan yardımcınız "Millî ordumuza kumpas kuruldu." dedi. Tarihimizde ilk kez siyasiler askerlere darbe yaptı. Sonra 15 Temmuz darbe girişimini yaşadık ki o darbe girişimi aslında sizin ördüğünüz yolda yürüyerek yapılan bir darbedir. Siz Türk Silahlı Kuvvetlerindeki vatansever, yurtsever, Atatürkçü subayları, aynı menzile yürüdüğünüz, aynı kıbleye doğru namaz kıldığınız insanlarla beraber ordudan tasfiye ettiniz ve o tasfiye edip yerine getirdiğiniz generallerin tamamı Meclisi bombaladı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bozduğunuz o yapısı, gitti Boğaziçi Köprüsü'nde insanları katletti.
Değerli arkadaşlar, bugün de bir darbe dönemini yaşıyoruz, darbe sürecini yaşıyoruz. Bakın, burada konuştuklarım tarihe geçiyor, sizin de konuştuklarınız tarihe geçiyor. 2012'de, 2013'te bu Balyoz, Ergenekon sürecinde savundunuz onları, bugün utanmanız lazım. Biz 2010 referandumunda "Bu referandum Türk Silahlı Kuvvetlerini yok edecek, yargıyı bağımlı hâle getirecek." dedik; siz şükrettiniz, okyanus ötesine selamlar gönderdiniz. O gün biz haklı çıktık, o süreçte biz haklı çıktık.
Değerli arkadaşlar, değerli AK PARTİ milletvekilleri; bakın, bu süreci de tarih yazacak, bu 19 Mart darbe sürecini yazacak. Burada açıkça itham ediyorum sizi, bu akıl 12 Marttaki darbecilerden daha kirli, daha kötü bir akıldır! (CHP sıralarından alkışlar) Bu akıl, 12 Eylüldeki Kenan Evren'in zihniyetinden daha kötü, daha kirli bir akıldır! 15 Temmuzdaki darbe girişiminde insanları katletmeye çalıştılar, yönetimi ele almaya çalıştılar, ondan daha kötü bir akıldır! Arkadaşlar, insanların namusuyla, şerefiyle oynuyorsunuz, insanların haysiyetiyle oynuyorsunuz.
Bakın, ben Sayın Numan Kurtulmuş'un HAS PARTİ lideriyken bir röportajını okumuştum, çok da beğenmiştim. Dedesi Kurtuluş Savaşı'nda birçok cephede görev almış Numan Kurtulmuş, Allah rahmet eylesin; babası İstanbul'da, Fatih'te çok saygın bir hekim, hatta perşembe günleri insanları bedava muayene ediyor; muhafazakârların önde gelen insanlarından birisi, hem düşün anlamında hem yaşantı anlamında önemli insanlardan birisi. Sayın Numan Kurtulmuş, babanız eğer bu olayları görse veya görüyorsa size derdi ki: "Evladım Numan Bey, vicdanın hiç sızlamıyor mu?"
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Var mı, var mı?
VELİ AĞBABA (Devamla) - Bakın, siz de muhafazakârlıktan gelen bir insansınız. Değerli arkadaşlar, böyle vicdansızlık olur mu? Bakın, neler çıkıyor neler.
Değerli arkadaşlar, size de sesleniyorum, siz de dediniz ya: "17 tane kitap yazdım." Sayın Grup Başkan Vekili; arkadaşlar, bir iddia ortaya atılıyor, arkasından iddia fos çıkıyor. Bakın, tekrar -vicdan varsa- vicdanlarınıza sesleniyorum; Sayın Numan Kurtulmuş, size de sesleniyorum: Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alındığı villada "drone" uçuruluyor. Ekrem İmamoğlu'nun lüks villası İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait çıkıyor arkadaşlar, İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait çıkıyor. Diyor ki: Bir yılda 1.388 tane hayalî konser yapmış. Arkadaşlar, biraz ahlak, biraz vicdan, biraz haysiyet... Pandemi döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi tam 5.535 sanatçıya destek vermiş. Burada Mansur Yavaş da aynısını yaptı.
Değerli arkadaşlar, bakın, bir kadın, Kadriye Kasapoğlu... Kadriye Kasapoğlu'nu gözaltına aldılar. Buradaki operasyonun mantığını da ben size söyleyeyim: Ekrem İmamoğlu'nun Özel Kalemini, korumasını da gözaltına alarak aileye bir gözdağı veriyorlar. Kadriye Kasapoğlu ne yapmış? Ekrem İmamoğlu'yla telefonla konuşmuş, Mustafa Akın'la -Ekrem İmamoğlu'nun Koruma Müdürü- telefonla konuşmuş, Ali Kurt'la telefonla konuşmuş; bundan dolayı suçlanıyor ve 12 yaşındaki oğlu Çınar'ın doğum günü olduğu gün tutuklanıyor arkadaşlar. Bakın, hepinizin eşi var, çoluk çocuğu var, akrabası var. Yarın bu suçlamalarla, değerli arkadaşlar, dışarıda kalacak bir AK PARTİ'li milletvekili yakını olmaz.
Tekrar Sayın Numan Kurtulmuş'un vicdanına sesleniyorum: Çıkın bir konuşun ya! Allah aşkına, çıkın, konuşun! Bakın, sizin babanız... Sizin dönem dönem -şimdikini saymıyoruz- neleri savunduğunuzu biliyoruz. Ya, dediniz ki... Ne yapıyor savcı? Para arıyor, para, para! Para arıyor, "Para nerede?" diyor. (CHP sıralarından alkışlar) Yok kardeşim, yok; bizde para yok!
Ekrem İmamoğlu Türkiye siyasetinde bilinen, iddialı insanlardan birisi. Ya, adamın yediği yemeği kameraya aldınız, arabasını kameraya aldınız. Ekrem İmamoğlu'nun izlemediğiniz, dinlemediğiniz yeri kalmadı. Beş kuruş para bulamadınız, kaset bulamadınız, bant bulamadınız, kayıt bulamadınız; hâlâ insanların haysiyetiyle, şerefiyle, namusuyla oynuyorsunuz. Bakın, oradaki bürokratların şerefiyle namusuyla oynuyorsunuz. "Evin var mı?" diyor. "Var, Trabzon'da babadan kalma 1 tane evim var." diyor. "Sen kiminle konuştun?" diyor. "Efendim, benim patronum, onunla konuştum." diyor.
Bak, ben size bir şey söyleyeyim: Yolsuzluk arıyorsanız, hırsızlık arıyorsanız karşıya bakacaksınız. Kimi görürsünüz biliyor musunuz?
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Seni görüyoruz!
VELİ AĞBABA (Devamla) - Ödül verdiğiniz Rıza Zarrab'ı görürsünüz, ödülü verdiğiniz Rıza Zarrab'ı görürsünüz. (CHP sıralarından alkışlar) Namussuz arıyorsanız, haysiyetsiz arıyorsanız 17-25 Aralıktaki insanları düşünün. Adam diyor ki...
Bakın arkadaşlar, namaz kılıyorsunuz, ne diyorsunuz beş vakit? "Allah bizi iftiradan korusun, Allah bizi kötülükten korusun." Arkadaşlar, bunlar iftira. Bakın, beş vakit namaz kılıyorsunuz, beş vakit dua ediyorsunuz; sizi Allah'a havale ediyorum, başka bir şey demiyorum; Allah'a havale ediyorum, başka bir şey demiyorum arkadaşlar; milletin namusuyla, şerefiyle oynuyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bu dava çökecek ama bu dava çöktüğü zaman bu davayı savunanları da bu davanın karşısında olanları da tarih yazacak, bunu bilin. Nasıl ki 15 Temmuzda yazdı, nasıl ki 17-25 Aralık döneminde yazdı, nasıl ki Balyoz ve Ergenekon'da yazdı; bunu da yazmaya devam edecek.
Şimdi, bu torba yasada en çok konuştuğumuz konu Diyanet İşleri. Ben geçenlerde Plan ve Bütçe Komisyonunda bir fotoğraf gösterdim, bana açıklama yapmış, demiş ki: "Bu Veli Ağbaba bize iftira atıyor, bizim bu garajda böyle arabalarımız yok." Yani "Markası aynı değil, modeli aynı değil." diyor. Kardeşim, ben şasi numarasını nereden bileyim, motor numarasını nereden bileyim?
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Sen çok şey bilirsin Veli!
VELİ AĞBABA (Devamla) - Bak, size bir fotoğraf göstereyim, ibretiâlem için bir fotoğraf göstereyim. Bu Audi A8, Ali Erbaş biniyor buna. Bu kim? Bu da papa. Bak, bunun bindiği araba 24 milyon, papanın bindiği araba 1,5 milyon.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Ya, yapma Veli, yapma! Sizin bindiğiniz arabaları da biliyoruz.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Bizimkinin bindiği arabayla 16 tane bundan alırsınız, 16 tane, 16 tane bundan alıyorsun. Ya, vaaz veriyor Ali Erbaş, lafa geldi mi diyor ki: "Fakirlik Allah'a yakın olmaktır." Ey Ali Erbaş, hep Allah'a fakirler mi yakın olsun, biraz da sen yakın ol; biraz da siz yakın olun Allah'a, hep fakirler mi yakın olacak? (CHP sıralarından alkışlar) Bakın, değerli arkadaşlar "İsraf haramdır." diyoruz, "İhtişam günahtır." diyoruz ama konvoylarınıza bakıyoruz, yaşantınıza bakıyoruz, söylediğiniz ile yaptığınız birbirini tutmuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Ne olmuş yaşantımıza, ne var yaşantımızda?
BAŞKAN - Sayın Ağbaba, toparlayalım, buyurun.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Ya, Diyanet İşleri Başkanının herkese örnek olması gerekmiyor mu? Bakın, bir tarafta A8, bir tarafta 16 tane Mercedes'i var. Ha, Togg'a uzun yolda binemiyor, arıza yapıyormuş; öyle diyor Diyanet İşleri Başkanı, "Arıza yapıyor, Mercedes'e biniyorum." diyor.
Bakın, bir tarafta dünyanın maaşını alan insanlar, diğer tarafta 4 bin TL'yle emekli ikramiyesi alan fakirler, 14.469 lira alan emekliler.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Sizin derdiniz ne Diyanetle, sizin derdiniz ne Diyanetle?
VELİ AĞBABA (Devamla) - Siz bunu bilmezsiniz, siz bilmezsiniz Sayın Altınok; sizin tuzunuz kuru. 14.469 lira emekli maaşını nereden bileceksin, nereden bileceksin sen? (CHP sıralarından alkışlar) Maşallah, makamın, her şeyin yerinde.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Senin sülalenin yerinde, senin bütün sülalenin yerinde.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Sayın Altınok, senin tuzun kuru. Ya, bu emekli ikramiyesi var ya, ilk çıktığı zaman koç alıyordu, bir emekli maaşı ikramiyeye eşitti; şimdi tavuk alamıyor, tavuk, tavuk; horoz kesemiyor emekli.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Derdiniz Diyanet, başka bir şey yok.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Daha bana laf atıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla) - Biraz emekliyi dinleyin, biraz asgari ücretliyi dinleyin, biraz sokağa inin.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)