| Konu: | Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 91 |
| Tarih: | 27.05.2025 |
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 210 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Sizleri ve aziz milletimizi hürmetle selamlıyorum.
Kanun teklifinin ilk 9 maddesi Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilgilidir. Bu kapsamda Din İşleri Yüksek Kuruluna resmî kurumların talebi üzerine dinî yayınları incelemek ve mütalaa vermek, namaz vakitleri ile dinî gün ve geceleri tespit ve ilan etmek, Kur'an-ı Kerim meallerini incelemek ya da incelettirmek görevleri verilmektedir. İslam dininin temel nitelikleri açısından sakıncalı olduğu tespit edilen meallerin yargı kararıyla basım ve yayımının durdurulması, toplatılması ve imha edilmesine ilişkin düzenleme yapılmaktadır. Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulunun 1 başkan ile 12 üyeden oluşması öngörülmekte, mushaflar ile Kur'an-ı Kerimlerin basımı ve yayımlanmasına dair kriterler belirlenmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığının göçmen, engelli, bağımlı, afetzede gibi desteğe muhtaç kesimlere yönelik manevi danışmanlık hizmeti sunabilmesi sağlanmaktadır. Başkanlığa kurban ibadetiyle ilgili denetleme yetkisi, okuma salonu, aile ve dinî rehberlik merkezi, gençlik çalışmaları merkezi ve kütüphane açma yetkisi ve yardım kampanyaları organize etme görevi verilmektedir. Başkanlığın dinî kültür, tecrübe ve ihtisaslarıyla tanınmış kimselerden rapor, tebliğ, makale, kitap hazırlatmak, tercüme yaptırmak, vaaz verdirmek suretiyle faydalanması, Başkanlıkça yapılan sınavlarda görevlendirilen personele sınav ücreti verilmesi, hac ve umre seyahatleriyle ilgili iş ve işlemler ile harcamaların denetimine dair düzenlemeler yapılmaktadır. Başkanlık müşaviri, Başkanlık müftüsü ve Başkanlık vaizi ünvanındaki personelin merkez veya taşra teşkilatında çalıştırılabilmesi, ayrıca yurt dışı teşkilatın müşavirlik ve ataşeliklerden oluşacağı ve yurt dışında mahallinden sözleşmeli personel olarak çalışanlara ödenecek ücret düzenlenmektedir. Bunlarla birlikte, Diyanet İşleri Başkanlığında önemli görevleri ifa eden vaizlere eş değer kadroların ek ödeme oranlarının verilmesi, yine din hizmetleri sınıfında çalışan murakıpların statü ve özlük haklarının eş değer kadrolar dikkate alınarak belirlenmesi görüşündeyiz. Ayrıca, kadrolularla aynı işi yapmalarına rağmen birçok haktan yararlanamayan vekil imamlar ve fahri öğreticilerin kadroya alınması, camilerdeki ve kurslardaki ihtiyaç gözetilerek alımlarda kontenjanının artırılması gerekli görülmektedir.
Kanun teklifinin 10 ila 15'inci maddeleri Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumuyla (TENMAK) ilgilidir. TENMAK varlıklarının devlet malı sayılması, haczedilememesi ve rehin edilememesi düzenlenmekte, gümrük vergisi ve mahallî idarelere ait her türlü vergi, harç ve fonlar ile yargı harçlarından muaf tutulmaktadır. TENMAK tarafından yürütülen projelerle ortaya çıkan eser, buluş, endüstriyel tasarım gibi fikrî ve sınai ürün üzerindeki hakların sözleşmeyle düzenlenmesi, üretimini ve satışını yapabilmesi hükme bağlanmaktadır. TENMAK Yürütme Kurulu Başkanı ve üyelerine kamu iktisadi teşebbüsleri için belirlenen ücret ödenmesi düzenlenmektedir. Ayrıca, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Türkiye Atom Enerjisi Kurumu adına yurt dışına gönderilen öğrencilerin eğitimleri sonunda uzman yardımcısı ve uzman olarak atanması öngörülmektedir. TENMAK ülkemizin rekabet gücünü artırmak ve sürekli kılmak amacıyla enerji, maden, iyonlaştırıcı radyasyon, parçacık hızlandırıcıları ve nükleer teknoloji alanlarında faaliyetlerini yürütmektedir. TENMAK bünyesinde Nükleer Enerji Araştırma Enstitüsü, Bor Araştırma Enstitüsü, Nadir Toprak Elementleri Araştırma Enstitüsü, Temiz Enerji Araştırma Enstitüsü, Enerji Araştırma Enstitüsü, teknoloji transfer ofisleri, araştırma geliştirme merkezleri, eğitim ve bilgilendirme merkezleri gibi çok önemli birimler bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın bu bölümünde ülkemiz ve özellikle de Konya açısından büyük önem arz eden bir konuyu tekrar dile getirmek istiyorum. Binlerce yıldır tarım yapılan ve ülkemizin en büyük tarım havzalarından biri olan bereketli Konya Ovası büyük tehlike altındadır. Kuraklık, iklim değişikliği ve kontrolsüz sulama ova için ciddi tehdit oluşturmaktadır. Sıklıkla oluşan obruklar ve yarıklarla alarm veren Konya Ovası'na havza dışı yeni kaynaklardan ivedi olarak su getirmek zorundayız. Konya'nın yüz yıllık rüyası olan KOP projesinin kilit tesisleri Mavi Tünel ve Bağbaşı Barajı 2012 yılında, Bozkır Barajı 2020 yılında, Afşar Barajı 2022 yılında yapılmakla birlikte hâlâ Mavi Tünel'den tarımsal sulama amaçlı su verilememektedir; sadece Konya merkez ile Çumra ilçesinde içme suyu verilmiştir. Beyşehir Gölü'nden ovaya Mavi Kanal üzerinden bazı dönemlerde su verilmekle birlikte Beyşehir Gölü'müz de çok ciddi risk altındadır. Yıllardır Toros Dağları'na eskisi gibi kar yağmamaktadır. Konya Ovası iklim değişikliklerinden en çok etkilenen, en az yağış alan bölgedir. Bu yıl da kuraklık nedeniyle birçok yerde ekinler boy vermemiş olup bugünlerde sürekli yağmur duası yapılmaktadır. Yer altı sularındaki çekilme nedeniyle çiftçilerimiz her yıl ya yeni kuyu açmakta ya da mevcutları daha da derinleştirmektedir. Kuyuların çoğu ruhsatsız olmakla birlikte üretimde sıkıntı oluşmaması için bir şey yapılamamaktadır. Eğer şikâyet olursa o kuyu hakkında işlem yapılmakta, bu da büyük haksızlık ve eşitsizliğe sebep olmaktadır. Konya Ovası'na Ermenek Barajı'ndan, Manavgat Çayı'ndan, Hirfanlı Barajı'ndan, Fırat Nehri'nden ve diğer imkânlardan bir an önce su getirilmelidir. Bu konuda yıllardır çalışma yapılmakla birlikte henüz uygulamaya konulan bir proje yoktur. Başka ülkelerden, binlerce kilometreden petrol, doğal gaz geliyorsa denizin altından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne su götürdüysek Konya Ovası'na da havza dışından su getirilmelidir. Gelecekte su petrolden daha kıymetli hâle gelecektir. Konya Ovası'na yeni kaynaklardan su getirilmesi için daha fazla zaman kaybedilmemelidir. Eğer böyle giderse gelecekte "Konya Ovası" diye bir ova kalmayacak, tahıl ambarı Konya'da tarım yok olacak, içme suyu dahi bulunamayacaktır. Bu mesele sadece Konya'nın değil Türkiye'nin meselesidir. Zira, Konya tarım ürünlerinin en büyük üretim merkezlerinden biridir. Bugüne kadar birçok yatırım ve hizmeti Konya'mıza kazandıran Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Konya Ovası'na dış havzalardan su getirecek projeleri hızla uygulama koyacağına inanıyoruz. Konya Ovası ve ova çiftçisi hasretle ve umutla suyun geleceği günleri beklemektedir.
Diğer taraftan, Konya dâhil ülkemizin birçok bölgesinde yaşanan zirai don afeti nedeniyle önemli düzeyde tarımsal üretim kayıpları bulunmaktadır. Cumhurbaşkanımız Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kayıtlı ve zirai don sigortası olmayan çiftçilerimizin de zarar gören mahsullerinin üretimi için yaptıkları harcamalarının hasar oranına göre karşılanacağını açıklamış, Tarım Bakanlığımız da çalışmaları başlatmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak afetten zarar gören çiftçilerimizin zararlarının karşılanmasını, tarımsal kredi borçlarının faizsiz ertelenmesini, ayrıca çiftçilerimizin SGK prim borçlarına kolaylık getirilmesini gerekli görüyoruz. Bununla birlikte, tarımda kullanılan elektrik maliyeti yüksek seviyelere çıkan çiftçimiz elektrik fiyatlarında daha fazla indirime gidilmesini ya da ilave elektrik desteği verilmesini istemektedir.
Çiftçi demek helal kazanç, alın teri ve emek demektir. Çiftçilerimizin derdi derdimiz, sevinci sevincimizdir. Çiftçilerimize ne versek ne yapsak yetersizdir.
Bu düşüncelerle Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak "kabul" oyu vereceğimiz kanun teklifinin hayırlı olmasını diliyor, sizlere ve aziz Türk milletine saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)